23 Aralık 2024 Pazartesi
Ana SayfaSektörden Haberler2012’de ‘ılımlı’ büyüme bekleniyor

2012’de ‘ılımlı’ büyüme bekleniyor

GYODER 2011 Yılsonu Değerlendirme Toplantısı: 2011 yılında %10 büyüyen inşaat sektörü, yıl içinde gerçekleşen “özel sektör inşaat harcamaları”nın yanı sıra 1.9 milyon kişilik istihdam sayısı ile de rekor seviyeye ulaştı. 2012 yılında %5-6 oranlarında büyümesi öngörülen inşaat sektöründe, kentsel dönüşüm ise ‘belirleyici’ olacak.

GYODER’ın 2011 yılı değerlendirmeleri ve 2012 yılı öngörülerini ele aldığı toplantıda, kentsel dönüşüm ön plana çıktı. Kentsel dönüşümün Türkiye ekonomisi için önemine de dikkat çekilen toplantıda; 2011 yılında %10 büyüyen inşaat sektörünün, 2012 yılında %5-6 oranında büyüyeceği öngörüsü paylaşıldı. 2011 yılında inşaat sektöründe istihdamın 1.9 milyon kişi ile rekor kırdığı, 2012 yılında ise istihdamın göreceli olarak yüksek kalacağı belirtildi. Gayrimenkul sektörünün, yüzde yüz Türk malı olan ve cari açığı büyütmeden büyüyen tek sektör olduğu vurgulanarak, bu durumun Türkiye ekonomisi için önemine dikkat çekildi.

GYODER (Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği) tarafından düzenlenen geleneksel Yılsonu Değerlendirme Toplantısı’nda, Başkanı Işık Gökkaya, Başkan Yardımcısı Özlem Gökçe ve Yönetim Kurulu Üyesi M. Emre Çamlıbel sunum eşliğinde bilgi paylaşımında bulundular ve soruları yanıtladılar. Ayrıca toplantıya GYODER Yönetim Kurulu Üyeleri Mehmet Erktin, Orhan Gündüz, Neşecan Çekici, Hakan Eren ve Uğur Dumankaya katıldı. GYODER Toplantıda ayrıca; GYODER tarafından üretilen ve gayrimenkul sektörünün en önemli veri kaynakları arasında yer alan; Kasım ayı Yeni Konut Fiyat Endeksi ve 2011 – 3’ncü Çeyrek Türkiye ve Dünya Gayrimenkul Sektör Raporu da paylaşıldı.

2011 Yılı tahminlerin üzerinde gerçekleşti

GYODER sunumunda, öncelikle 2011 yılı tahminleri ve gerçekleşmelere şöyle değinildi: “2011 yılı için %5 olarak öngörülen Türkiye ekonomisindeki büyüme oranı; %7.5 olarak gerçekleşmiştir. 2011’de enflasyon ise %6.5-7’lik öngörüye karşın, %10 civarında gerçekleşmiştir.

2011 yılı için Merkez Bankası faiz oranları; %6-7’lik öngörüye karşın %5.75, konut aylık ortalama faiz oranları ise (yılsonu); %0.9 olarak tahmin edilmesine karşın %1.3 olarak gerçekleşmiştir.

İnşaat – gayrimenkul sektöründe büyüme; 2011 yılında %8.0-10.0’luk öngörünün üst sınırında (%10) gerçekleşmiştir.

2011 yılında alınan konut ruhsat sayısında ise; %10’luk artış öngörüsüne karşın -%25’lik bir küçülme yaşanmıştır. Bu küçülmeye; 2011 yılı ilk çeyrek dönemde gerçekleşmesi öngörülen ruhsatların 2010 yılı 4. çeyrek döneminde alınması yol açmıştır. Genel bir değerlendirme için, bu iki çeyrek dönemin birden ele alınması gerekmektedir. Konut fiyatları ve kiralarında ise; öngörüldüğü gibi 2011 yılında enflasyona paralel olarak ‘sınırlı artış’ kaydedilmiştir.

Ticari gayrimenkul yatırımlarında büyüme de; 2011 yılı için %8.0-10.0’luk öngörünün üst sınırında, %10 olarak gerçekleşmiştir.”

 

GYODER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Özlem Gökçe, GYODER Yönetim Kurulu Başkanı Işık Gökkaya, GYODER Yönetim Kurulu Üyesi M. Emre ÇamlıbelGYODER Yönetim Kurulu Üyeleri Mehmet Ertkin, Orhan Gündüz, Neşe Can Çekici,Hakan Eren

 

Dünya ekonomisinde büyüme yavaşlıyor

Dünya ekonomisine de değinilen sunumda; “Dünya ekonomisi 2010 yılındaki %4.0 büyümenin ardından 2011 yılında beklentilerin altında %2.6 büyüyecektir. Büyüme ivmesi özellikle gelişmiş ülkelerde yavaşlamaktadır. Gelişmiş ülkelerde büyümenin, 2011’de olduğu gibi 2012 yılında da %1.3 olması beklenmektedir. Euro bölgesi 2012 yılında zayıf kalacak, ‘Avrupa borç sorunu’ belirleyici olacaktır. Dünya ekonomisinde büyüme performansı yavaşlıyor. Gelişen ülkeler de gelişmiş ülkelerin yavaşlamasından olumsuz etkileniyor. Ancak buna karşın 2011 yılında büyümenin motoru yine gelişen ülkeler oldu. Gelişen ülkeler, 2011 yılında %6.0, 2012 yılında ise ortalama %5.6 büyüme gösterecek.” denildi.

Ayrıca, 2011 yılında dünya ekonomisindeki gelişmelerin Türkiye’ye etkileri de şöyle yer aldı: “Türkiye, sağlam finansal sistemi, düşük kamu borcu, canlı iç talep ve hızlı büyüme avantajı ile olumlu ayrıştı. Gelişmiş ülkeler ve Avrupa ekonomilerinde yavaş büyüme nedeniyle Türkiye’ye ilgi arttı. Ekonomide hızlı büyüme sonucu yüksek cari açık oluştu. Temmuz-Ağustos ayından itibaren küresel bozulma ve Türkiye’den sermaye çıkışı; döviz kurlarında ve faiz oranlarında yükselme yaşandı. Yılın son çeyreğinden itibaren ekonomik yavaşlama gerçekleşti ve 2012 büyüme beklentileri zayıfladı”.

2012 yılında Dünya ekonomisi için olası riskler de sunumda; “Avrupa borç sorununun çözümsüz kalması ve Euro bölgesinin küçülmesi, Dünya genelinde büyüme performansının zayıflaması, gelişen ülkelerin büyümelerinde hızlı yavaşlama, finansal kaynakların gelişmiş ülkelere akması ve gelişen ülkelerden kaynak çıkışı.” olarak sıralandı.

Türkiye ekonomisi orta vadeli büyüme beklentileri

Çeşitli kaynaklardan alınan “Türkiye ekonomisi orta vadeli büyüme beklentileri” de sunumda şöyle yer aldı:

Kalkınma Bakanlığı – Orta Vadeli Program (GYODER öngörüleri de paralelinde gerçekleşmektedir): 2011 %7.5, 2012 %4, 2013 %5

IMF: 2011 %7.5, 2012 %2, 2013 %-

OECD: 2011 %7.4, 2012 %3, 2013 %4.5

AB: 2011 %7.5, 2012 %3, 2013 %4.1

Ekonomi ve inşaat sektöründe büyüme

Ekonomi ve inşaat sektöründeki büyümenin de mukayese edildiği GYODER sunumunda;2010 yılında ekonominin, %9.0 ile kriz sonrası hızlı bir büyüme gösterdiği, inşaat sektörünün de yine %17.1 ile hızlı bir büyüme yaşadığı belirtildi.

2011 yılında ise büyümenin kontrol edilmesi amaçlı politikalara rağmen, ekonomik büyümenin %7.5 olarak gerçekleşmesinin beklendiğine dikkat çekildi. 2011 yılında inşaat sektörünün ise %10 oranında büyüme göstereceği vurgulandı.

2012 yılı öngörülerinde ise; Türkiye ekonomisinde büyümenin yavaşlayacağı beklentisi açıklandı. 2012 yılında ekonomin genelinde %4, inşaat sektöründe ise %6-7 arasında büyüme hedefi belirtildi.

İnşaat-gayrimenkul sektörü istihdam rekoru kırdı

İşsizlik oranı 2010 yılında %11.4’e gerilediği, 2011 yılında da düşüşün devam ederek, işsizlik oranının %10.5’e ineceğine dikkat çekilen sunumda “2011 yılında inşaat sektöründeki istihdam, 1.91 milyon kişi ile tarihi zirvesine ulaşmıştır. Toplam istihdam içindeki payı %7.7’ye kadar çıkmıştır. 2012 yılında inşaat sektörü istihdamı göreceli yüksek kalmaya devam edecektir” diyerek, sektörün kırdığı istihdam rekoruna dikkat çekildi.

Enflasyon 2012’de ilk yarı yüksek kalacak, ikinci yarı gerileyecek: 5,2

Sunumda ayrıca; 2010 yılında %6.4 olarak gerçekleşen enflasyonun, döviz kurlarının artışı ve enerji-kamu zamları etkisi ile birlikte önemli ölçüde yükselerek, 2011 yılı sonunda %10.0 olarak gerçekleşeceği belirtildi. 2012’de, yılın ilk yarısında yüksek kalması, ancak ikinci yarıda gerilemesi beklenilen enflasyonda yılsonu hedefi ise %5.2 olarak açıklandı.

Para politikaları ve faiz oranlarına da değinilen anlatımda; “Merkez Bankası, 2011 yılı içinde para politikasında önemli değişiklikler yaptı, ‘gösterge faiz’ yerine, ‘gecelik borç verme’ faiz oranlarını kullanmaya başladı. 2011 yılının ikinci yarısında Merkez Bankası faiz oranları yükselmeye başladı. Buna bağlı olarak tüketici ve ticari kredi faizleri de yükseliyor. 2012 yılının ilk yarısında ise faiz oranları yüksek kalmaya devam edecektir. İkinci yarısında ise sınırlı düşüş beklenmelidir. 2011 yılında önemli ölçüde değer kaybeden Türk Lirası ise 2012’de daha istikrarlı kalacaktır.” denildi.

Türkiye’de cari açığa yol açmadan büyüyen tek sektör; Gayrimenkul Sektörü

2011 yılında alınan ekonomiyi yavaşlatma önlemlerine ve Türk Lirasının değer kaybına rağmen, cari açığın arttığına da değinilen sunumda; “2011 yılında cari açık; 77 milyar dolar olacaktır. 2012 yılında ise ekonomideki yavaşlamaya rağmen cari açık, göreceli yüksek kalmaya devam edecektir. 2012 yılında cari açığın finansmanı, risk oluşturmaya devam edecektir. Cari açığı büyütmeden büyüyen ve girdileri %100 Türk malı olan tek sektör, gayrimenkul sektörüdür. tek” denilerek, bu durumun Türkiye ekonomisi açısından önemine de dikkat çekildi.

ABD ve AB inşaat sektörü: ‘zayıf’ / ‘durağan’

2011’de dünya gayrimenkul piyasalarında yaşanan genel gelişmelere de “Gelişmiş ülke konut sektörlerinde iyileşme zayıf kaldı. Gelişmiş ülkelerin konut finansman sisteminde sıkıntılar sürüyor. Gelişmiş ülkelerde inşaat faaliyetleri ve harcamaları önce küçülmeye devam etti, sonra durağanlaştı. Gelişmiş ülkelerde ticari gayrimenkul değerlerinde, yatırımlarında ve finansmanında durağanlık sürüyor. Gelişen ülkelerin inşaat sektörlerinde büyüme hızı kontrol ediliyor. Gelişen ülkelerin gayrimenkul varlık fiyatları kontrollü olarak gevşiyor. Türkiye gayrimenkul fiyatları ve finansal sisteminin yapısı itibari ile balon riski en az olan ülke.” şeklinde yer verilen sunumda; 2011 yılı ABD konut ve ticari gayrimenkul piyasası için ‘zayıf’ ve ‘durağan’, aynı dönem ABD ve AB inşaat sektörü faaliyetleri için ise ‘zayıf’ olarak yorumlandı.

Dünya gayrimenkul piyasaları, 2012 öngörüleri de “Gelişmiş ülkelerde konut piyasası baskı altında kalmaya devam edecek. Gelişmiş ülkelerde ticari gayrimenkul finansman olanakları sınırlı kalacak. Gelişen ülkeler gayrimenkul piyasalarındaki aşırı ısınmaya ve fiyat balonlarına karşı kontrollü soğutma.” olarak belirtilen sunumda Türkiye için ise “Türkiye’de gayrimenkul varlık fiyatları seviyesi ve finansal kurumların taşıdıkları yükümlülükler itibari ile balon riski öngörülmüyor” öngörüsünde bulunuldu.

 

GYODER sunumunda 2011 Yılı Türkiye gayrimenkul piyasası ise konut ve ticari gayrimenkul sektörü olarak iki ayrı başlıkta ele alındı. Sunumda konut sektörü için; “Ekonomideki soğutma çabalarına, konut kredileri genişlemesinin kontrolü hedefine ve konut kredileri faizlerindeki yükselişe rağmen yeni konut projeleri iştahını korumuş, konut satışları sürmüş, yeni markalı konutların arzı hızlanmış, konut kredisi kullanma iştahı korunmuş ve yeni konut başlangıçları sürmüştür” değerlendirilmesi yapılırken, ticari gayrimenkul sektörü için ise “Ekonomik büyüme, tüketici güveninde ve perakende harcamalarda artış, yabancı ilgisi ve iş dünyasının beklentilerindeki iyileşme ile birlikte alışveriş merkezi ve ofis alt pazarlarında büyüme hızlanmıştır” yorumu yer aldı.

Türkiye genel istatistikleri ile ilgili detaylar da, sunumda aşağıdaki şekilde paylaşıldı:

Yapı ruhsatları (Belediye kaynaklı): 2009’da 527 bin adet, 2010’da 810 bin adet. 2011 ilk 9 ayında 2010 aynı dönemine göre yüzde 9 azalış ile 427 bin adet, 2011 yılsonu beklentisi 570-580 bin adet.

Konut satışları (Tapu kaynaklı): 2010 yılında 357 bin adet, 2011 yılı ilk 9 ayında 300 bin adet satış, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16 artış, 2011 yılsonu beklentisi 450 bin adet.

Konut kredi faiz oranları: 2011 yılının genelinde aylık ortalama yüzde 1’in üzerinde faiz oranları.

Konut kredileri: 2010 yıl sonunda 60.8 milyar TL, 2011 yılı Kasım sonu itibariyle 74 milyar TL, yüzde 22 artış, yıl sonu beklentisi 75 milyar TL.

Yabancıların gayrimenkul net alımları: 2010 yılında 2.5 milyar dolar, 2011 yılı ilk 9 ayında, 2010 aynı dönemine göre yüzde 19 gerileme ile 1.5 milyar dolar, yıl sonu beklentisi 2.0 milyar dolar.”

Konut sektörü 2011-2012

Sunumda konut ihtiyacı; artan nüfus, kentleşme oranı, evlerin yenilenme ihtiyacı, kentsel dönüşüm faktörlerine bağlı olduğu için ekonomik gelişmelerden bağımsız olarak “yılda 650-700 bin adet” olarak belirtildi.

Konut talebinde ise 2011 genelinde artış yaşandığı, ancak kredi faiz oranlarında yükselme ile kredi iştahında yavaşlama yaşandığına dikkat çekildi. “Bankaların konut kredisi kullandırma eğilimlerinde yavaşlama beklentisi” ve “üreticilerin tüketiciye yönelik devam eden kampanyalarının da etkili olacağı 2012 yılında kişi başı gelir ve hane halkı gelirlerinde daha sınırlı artış öngörüsüyle birlikte; “yeni yılda konut talebinde sınırlı artış beklentisi” belirtildi, ancak yabancılara konut satışı düzenlemesi ile birlikte konutta ilave talebin oluşacağı da eklendi.

2011 yılında konut fiyatları ve kiraların Türkiye genelinde enflasyona paralel olarak sınırlı arttığına ve bu durumun alım için uygun olduğuna dikkat çekilen sunumda, “2012 yılında beklenen konut talebi ve yeni konut arzları çerçevesinde konut fiyatlarında artış sınırlı kalır” açıklamasında bulunuldu. 2011 yılında yeni ve markalı konut arzının genişleyerek devam ettiğine de dikkat çekilerek, “Daha önce başlayan projelerin tamamlanması ile her vasıfta konut arzı 2012 yılında yavaşlayarak sürecek” denildi.

 

Ofis talebi ile ilgili olarak; 2011 yılı için “hızlı ekonomik büyümeye bağlı olarak yeni ofis kiralama talebinde artış özellikle A sınıfı ofislerde boşluk oranlarında gerileme ve kiralarda yeniden sınırlı ölçüde artış, yabancı şirketlerin talebinde hissedilir artış, yeni gelişen ofis alt bölgeleri” açıklamalarının yer aldığı sunumda, 2012 için ise “ekonomideki yavaşlama beklentilere bağlı olarak kiralama talebinde artış yavaşlayarak devam edecektir. Yıl genelinde boşluk oranları düşük kalacakken, ofislerin döviz cinsi kiraları sabit kalacaktır” öngörüsünde bulunuldu.

 

Ofis arzı için ise; 2011 yılı için “İstanbul’da MİA bölgesinde ve Anadolu ile Avrupa yakasında MİA dışı yeni gelişen alanlarda ofis arzı genişlemiştir; 470 bin m2 ilave alan.” tespitlerinin yer aldığı sunumda, “2012 yılında talepteki genişlemeyi karşılamak üzere yeni gelişme ve dönüşüm alanlarında ofis yatırımları ve yeni ofis arzları sürecektir. Karma projeler içinde ofis alanlarının payı artacaktır. Kiralama ile birlikte satış amaçlı ofis arzı da genişleyecektir.” beklentileri de paylaşıldı.

Yabancı markaların Türkiye ilgisi, AVM talebini tetikliyor

2011 yılında (12 Aralık itibari ile) 31 yeni AVM’nin açıldığı yeni kiralanabilir alan büyüklüğünün 1.048.145 m² olduğu belirtilen anlatımda; “2011 yılı sonunda AVM sayısı 292’ye toplam kiralanabilir alan büyüklüğü 7.33 milyon m²’ye, bin kişi başına düşen kiralanabilir alan büyüklüğü ise 97.0 m²’ye ulaştı.” açıklamasında bulunuldu.
“2011’de tüketici güvenindeki artış ve perakende sektöründeki hızlı büyümeye paralel kuvvetli AVM kiralama talebi” ile yabancı perakendecilerin artan Türkiye ilgisinin AVM talebini de tetiklediğine dikkat çekildi. Ayrıca “Hane halkı gelir artışı ve organize perakendenin genişleme potansiyeli orta vadede AVM talebini canlı tutuyor, 2012 yılına kiralama talebi sürecek.” denildi.

Devam eden AVM yatırım stokunun 2 milyon m² kiralanabilir alana sahip olduğu belirtilirken, “AVM yatırımları hem büyük şehirlerde hem diğer şehirlerde genişliyor. 2012 yılında da 1.2 milyon m² kiralanabilir alana sahip yeni arz olacak” açıklamasında bulunuldu.

Lojistik alan talebi ‘zayıf’, arzı da ‘sınırlı’ kaldı

Lojistik alan talebi ve arzı ile ilgili olarak ise sunumda şu bilgilere yer verildi: “Ekonomik canlanmaya rağmen yeni kiralamalar yıl genelinde zayıf kaldı, yeni kiralamalarda perakende sektörünün artan talebi oluştu, kiralar yıl boyunca değişmeden aynı kaldı. 2012 yılında ekonomideki yavaşlama beklentisine rağmen orta vadeli büyüme planları çerçevesinde lojistik alan kiralama talebinde sınırlı artış beklenmekte, yabancı lojistik firmalarının ilgisinde artış olacak, kira seviyeleri aynı kalacak. Yeni lojistik alan arzı, 2011 yılında sınırlı kaldı, talebin yetersiz kalması ve yüksek arazi fiyatlarından kaynaklanan maliyetler ve düşük kiralar yeni arzları sınırlıyor. 2012 yılında yeni nesil orta ölçekli kaliteli perakende sektörü odaklı lojistik alan arzı beklentisi, yüksek arsa fiyatları yatırımları sınırlamaya devam edecek.”

Turizm ve oteli, yabancı yatırımcı canlandıracak

Turizm ve Otel alanında 2011 gerçekleşmeleri; “2011’in ilk 10 ayında Türkiye’ye gelen turist sayısı yüzde 10 arttı. Kongre turizmi, eğlence-dinlence ve alışveriş turizmi ile şehir ve iş otelleri en hızlı gelişen alanlar oldu. Anadolu illerinde yerli-yabancı 3-4 ve 5 yıldızlı otel yatırımları artarak sürdü. İstanbul’a gelen turist sayısı yüzde 16 artarak 7.5 milyon oldu. İstanbul’da 4 ve 5 yıldızlı otellerin performansı yükseliyor. İlk 8 ayda doluluk oranı yüzde 77’ye çıktı. Euro cinsi oda fiyatları yüzde 17.2, oda başı gelirler yüzde 15.4 arttı. İstanbul’da 4 ve 5 yıldızlı otel yatak kapasitesi 2.450 ilave ile 33.200’e ulaştı.” olarak yer alan sunumda, 2012 beklentileri ise “Turizm faaliyetleri çeşitlenerek sürecek, komşu ülkelerden katılım, kongre, alışveriş ve eğlence-dinlence turizmi daha hızlı büyüyecek. Oda fiyatları ve odabaşı başı gelir artış trendi devam edecek. İstanbul’da 2012 yılında 4 ve 5 yıldızlı 3.500 oda ilave olacak, kapasite 36.700’e çıkacak. Pazarda güçlü büyüme trendi ve odabaşı gelir performansı ile yabancı yatırım ilgisi artacak.” şeklinde yer aldı.

Halka açık 23 GYO’nun piyasa değeri 11.5 milyar TL

2011 yılında 2 yeni GYO halka açıldı, 1 birleşme yaşandı ve İMKB’de kayıtlı GYO sayısı, 23’e yükseldi. Halen 22 GYO işlem görüyor, 1 GYO gözaltı pazarında bulunuyor. 23 GYO Piyasa değeri (9 Aralık itibari ile) 11.5 milyar TL.

Gayrimenkul sektörü 2012’de %5-6 ile ‘ılımlı’ büyüyecek

GYODER sunumunda 2012 yılında genel ekonomiye paralel olarak inşaat ve gayrimenkul sektöründe de 2011 yılına oranla daha ılımlı bir büyüme beklendiği belirtilerek “2012’de Türkiye ekonomisindeki %3-4’lük büyüme beklentilerine karşın, inşaat-gayrimenkul sektöründe %5-6 oranında büyüme, konut yapı ruhsatlarında ise %5-10 arasında bir artış öngörülüyor” denildi.

Konut fiyatları ve kiraları ‘sınırlı’ artacak

2012 yılında konut fiyatları ve kiralarında, enflasyon öngörüleri oranında; %6.5-7’lık ‘sınırlı’ bir artış öngörülüyor denilen sunumda “2012 yılı için 8-10’luk yatırım artışı yaşanması beklenilen ticari gayrimenkulde ise kiraların, ‘durağan’ seyredeceği tahmin ediliyor” açıklamasında bulunuldu.

Konut kredisi hacmi 85 milyar TL’ye ulaşacak

GYODER sunumunda, “Yılsonu itibari ile; aylık ortalama faiz oranının %1.2 civarında gerçekleşmesi beklenilen konut kredilerinin %15 büyüyerek, toplam hacminin 85 milyar TL’ye ulaşacağı tahmin ediliyor” açıklaması da yer aldı.

 

Talep için GYODER önerileri

Kısa ve orta vadede, talep yönünde canlılık ve süreklilik için GYODER önerileri ise şu şekilde vurgulandı:

“Konut kredisi faizlerinin gelir vergisi matrahından düşürülmesine imkan verilmelidir.

Dar gelirlilerin konut kredisi faizlerine sübvansiyon uygulanmalıdır.

Gayrimenkul alım satımında uygulanmakta olan toplam %3,3’lük tapu harcının makul bir seviyeye indirilmesi gerçekleşmelidir.

Alım satım sözleşmelerinde damga vergisi uygulaması kaldırılmalıdır.

Gayrimenkul yatırımlarının cazibesini düşüren yasal düzenlemelerden kaçınılmalıdır.

Enerji verimliliği ve yeşil binaların yapımı teşvik edilmelidir”.

Arz için GYODER önerileri

Kısa ve orta vadede, “arz yönünde canlılık ve süreklilik” için GYODER önerilerine ise aşağıdaki şekilde yer verildi:

“İmarlı arsa üretimi ile arsa maliyetleri düşürülmelidir.

Arsa maliyetlerindeki KDV unsuru düzenlenmelidir.

İmar ve ruhsat bürokrasisi rehabilite edilmelidir.

Vergi, resim ve harçlarda haksız rekabet kaldırılmalıdır.

Sektöre her kademede kalifiye eleman yetiştirilmesi üzerinde önemle durulmalıdır.

Yabancı yatırımcılar ve yabancı sermayeli şirketlerin hareket alanlarını daraltan düzenlemeler ortadan kaldırılmalıdır.

Yabancıların mülk edinmesi hakkı uygulama sıkıntısı yaratmayacak şekilde kanunlaştırılmalıdır.

İmar ve ruhsat haklarının müktesep hak olarak alınması gerekmektedir.”

Kentsel Dönüşüm

Türkiye’nin ihtiyacı olan ‘Kentsel Dönüşüm’ün, bugüne kadar süregelen bilinen kentsel dönüşümden farklı olduğunun, hem hukuki hem de yapısal değişikliklerin gerçekleştirilmesi gerektiğinin altının çizildiği sunumda, bu konudaki GYODER önerileri ise şöyle sıralandı:

“Özel sektörün rolü arttırılmalıdır.

Kat mülkiyeti kanununda değişiklik yapılmalıdır.

Değerleme ve uzlaşma metotları belirlenmelidir.

Finansal enstrümanlar oluşturulmalıdır.

İmar hakkı transferi ve imar haklarının menkulleştirilmesi sağlanmalıdır.

Yeşil binalar ve enerji verimliliği teşvik edilmelidir.

Kentsel dönüşüm konut olarak değil şehir olarak düşünülmelidir.”

GYODER, bu doğrultuda kentsel dönüşüm ile ilgili olarak yaptıkları detaylı çalışmaların, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na iletildiğini belirtti.

Sunumda son olarak gayrimenkul sektöründen beklentilere de yer verildi. “Önümüzdeki dönem, tüm oyuncular tarafından iyi çalışılmalı, doğru algılanmalı ve uygun stratejiler geliştirilmelidir. Kentsel dönüşüm, nitelikli konut üretimi temel hedefler olmalıdır. Tasarım, teknoloji ve insan kaynağına yatırıma devam edilmeli, bu yatırımların Türkiye’nin temel dinamiklerine yatırım olduğu unutulmamalıdır” denilen GYODER sunumunda, rekabet ve karlılık için ise; “yeni teknolojiler, verimlilik, tedarik ve maliyet yönetimi unsurlarına ağırlık verilmeli, politikalar geliştirilmelidir.” tavsiyeleri yer aldı.

PROJE BİLGİ FORMU

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yapın

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen isminizi girin

Son Haberler

YAZARLAR

Ayla Özer
365 YAZI