Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan "Millete Hizmet Yolunda" konuşmasında, gündemdeki konularla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Konuşmasına, "2013 yılının bu son Millete Hizmet Yolunda programı vesilesiyle sizlerle bir araya gelmenin, hanelerinize misafir olmanın memnuniyeti içinde, hepinizi en kalbi duygularımla selamlıyorum" diyerek başlayan Erdoğan, 2013'ü geride bırakarak, yepyeni umutlarla, heyecanlarla, yeni bir yılı, 2014'ü karşılamaya hazırlandıklarını ifade etti.
2014'ün ülkeye, millete ve tüm insanlığa barış, huzur ve bereket getirmesini dileyen Erdoğan, "2014’ün, 2013 ve önceki tüm yıllardan çok daha iyi geçmesini, dünyanın her yerinde, çatışmaların sona erdiği, acıların dindiği, yoksulluğun azaldığı; dostluk, kardeşlik, birlik ve dayanışma duygularının güç kazandığı bir yıl olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. Ülkemizde de 2014 yılının, barış, huzur ve refah atmosferinde, istikrarla ve güvenle kalkınan, sorunlarını çözmüş, daha ileri demokratik standartlara doğru ilerleyen bir Türkiye için yeni bir milat olmasını gönülden arzu ediyorum" ifadesini kullandı.
Erdoğan, 2023 yılına ve bu yıl için belirledikleri hedeflere ulaşılmasına, sadece 9 yıl kaldığına işaret ederek, şunları kaydetti:
"Önümüzdeki 9 yıl boyunca, daha çok çalışarak, daha fazla üreterek, özellikle de istikrar ve güven ortamını en güçlü şekilde muhafaza ederek, inşallah, dünyanın en büyük 10 ülkesinden biri konumuna yükseleceğiz. Bakınız, geride bıraktığımız 11 yıl içinde Türkiye ekonomisi 3,6 kat büyüdü. Dünyada birçok ülkenin ekonomisi daralırken, gelişmiş ülkelerin ekonomileri yerinde sayarken, Türkiye, 2013 yılının son çeyreğinde 4,4 oranında büyüme kaydetti ve ilk 9 aylık büyüme oranımız yüzde 4 oldu. 11 yıl önce, 230 milyar dolardan devraldığımız milli gelirimiz, şu an itibarıyla, 822 milyar doları aştı. Önümüzdeki 9 yıl içinde, milli gelirimizi 2,5 kat artırabilirsek 2023 yılında, hedeflediğimiz 2 trilyon dolar milli gelir seviyesine ulaşmış olacağız. 11 yılda 3,6 kat artırdığımız milli gelirimizi, önümüzdeki 9 yılda 2,5 kat daha artırabileceğimize yürekten inanıyoruz.
Aynı şekilde 11 yıl içinde ihracatımızı 4 kattan fazla artırdık, 36 milyar dolardan 152,5 milyar dolara yükselttik. Önümüzdeki 9 yıl içinde ihracatımızı 3,5 kat daha artırdığımızda, belirlediğimiz 500 milyar dolar hedefini yakalamış olacağız. 11 yılda 4 kattan fazla artırdığımız ihracatımızı, önümüzdeki 9 yılda 3,5 kat daha artırabileceğimize, bu büyük hedefe de kolaylıkla ulaşabileceğimize inanıyoruz."
"Sadece 9 yıl kaldı"
"Kişi başına milli gelirin 25 bin dolara ulaştığı, yoksulluğun çok azaldığı, işsizliğin gelişmiş ülke ortalamalarına çekildiği, yüksek enflasyon, yüksek faiz gibi sorunların kalmadığı bir Türkiye’ye şurada sadece 9 yıl kaldı" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"2023’te, inşallah, kendi denizaltılarını, kendi uçaklarını imal eden, kendi ürettiği uyduları kendisi uzaya fırlatan, genç ve dinamik iş gücüyle her sektörde rekabet gücü olan, uluslararası büyük markalara sahip bir Türkiyemiz olacak. Demokrasinin çok daha ileri standartlara ulaştığı, kardeşliğimizin daha da güç kazandığı, herkesin birbirine hoşgörüyle yaklaştığı, birbirinin yaşam tarzlarına, özgürlüklerine, değerlerine saygı gösterdiği; dünyada Hakk’ın, adaletin, vicdanın savunucusu konumunda bir Türkiye’nin vatandaşları olarak hayatlarımızı sürdüreceğiz. İçerde ve dışarıda kronik sorunlarımızı çözmüş şekilde, geleceğe güvenle bakan, çalışan, üreten, emeğinin hakkını alan, sofrası bereketli, evi huzurlu, ülkesi ve milleti güvenlik içinde bir Türkiye’ye 2023 yılında inşallah ulaşmış olacağız."
"2023 hedeflerimiz bizim için asla hayal değildir"
Zamanda biraz geriye giderek, bugünün Türkiyesine 2002'den bakılmasını isteyen Erdoğan, "2023 hedeflerimiz, bizim için asla hayal değildir" dedi.
Erdoğan, 2002'nin şartlarında, 2013 Türkiyesini hayal etmenin bile mümkün olmadığına dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Ama biz, önce hayaller inşa ettik, sonra hayalleri hedefe dönüştürdük, 11 yıl boyunca bu hedefler için mücadele verdik ve işte bambaşka, çok farklı bir Türkiye’ye kavuştuk. Birçoklarına gelecekte ulaşılamaz görünen, bir hayal gibi görünen nice seviyeye de ulaşacağımızdan hiç kuşkunuz olmasın. Çok çalıştığımızda, dayanışma ve birlik içinde olduğumuzda, birbirimize inandığımız ve güvendiğimizde, özellikle de, özgüven içinde, inançla hareket ettiğimizde, emin olun, bizim için hiçbir hedef ulaşılamaz olmayacaktır. 11 yıl içinde nice zoru başaran, nice zorluğu aşan, nice engeli, engellemeyi geride bırakan Türkiye, önümüzdeki 9 yıl ve sonrasında da tarihinden ve ecdadından aldığı ilhamla, bu kutlu yürüyüşe devam edecektir."
"Biz dualarla yürüyen bir milletiz"
"Biz, dualarla yürüyen bir milletiz" ifadesini kullanan Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Selçuklu Devleti’nin temel harcında dualar vardır. Osmanlı Devleti’nin hamurunda, başta Şeyh Edebali olmak üzere nice gönül erinin hayır duaları vardır. Türkiye Cumhuriyeti, 23 Nisan 1920’de, Ankara Hacı Bayram Camisi’nde okunan hatmi şerifle, Ulus’ta, Eski Meclis binasının önünde yapılan dualarla kutlu yürüyüşüne başlamıştır. İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un da en güzel şekilde ifade ettiği gibi gökten şehitlerin dahi 'Amin' dedikleri dualarımız vardır. Büyük Şair Arif Nihat Asya’nın dizelere döktüğü gibi biz, Allah’a, bizi sevgisiz, susuz, havasız, ama en önemlisi vatansız bırakmaması için her daim dua eden bir milletiz.
Biz çalışkan bir milletiz, cesur, kahraman bir milletiz. Ama Şair Sezai Karakoç’un da ifade ettiği gibi, en nihayetinde, kaderin üstünde bir kader olduğuna, göklerden gelen bir karar olduğuna yürekten inanan bir milletiz. Evet… Bizim vatanımız, bizim Cumhuriyetimiz, fedakarlık üzerine, kahramanlık üzerine, şehitlerimizin kanı üzerine olduğu kadar hayır dualar üzerine bina edilmiş, hayır dualarla ayakta duran ve dualarla geleceğe yürüyen bir ülkedir. Şundan emin olunuz ki bu topraklar üzerinde ezanlar okunduğu müddetçe, bu milletin fertlerinin iki dudağından, ihlasla, samimiyetle, inançla dualar döküldüğü müddetçe bizler de milletçe çalıştığımız, emek sarf ettiğimiz, gayret ettiğimiz sürece, hiç kimse, hiçbir el, hiçbir emel, bağımsızlığımızı, kardeşliğimizi ve dirliğimizi bozamayacaktır. Sıkıntılar aşılır, zorluklar geride bırakılır, badireler tek tek atlatılır ve bu kutlu millet, kutlu yürüyüşüne kesintisiz olarak devam eder.
Başbakan Erdoğan, yeis, keder, karamsarlık ve umutsuzluğun, milletin hiçbir zaman karakteri olmadığına vurgu yaparak, şöyle konuştu:
"Tarihte, en çaresiz zamanlarda, elimizle, dilimizle bir şey yapamaz hale geldiğimiz dönemlerde, kalbimizle ettiğimiz samimi dualar işte bunun sayesinde aydınlık şafaklarla kucaklaştık. Sarıkamış’ta on binlerce yiğidimizi kaybetsek de Çanakkale’de bir o kadar zayiat versek de onlarca cephede nice Mehmet’i yitirsek de topraklarımızın neredeyse yarısı işgal edilse de dualardan ve duanın yüreğimizde açtığı inşirahtan asla vazgeçmedik."
"Yıl içinde 2 büyük saldırıya maruz kaldık"
Erdoğan, 2013'ün, her bakımdan, 90 yıllık Cumhuriyet tarihinde müstesna konuma sahip bir yıl olduğuna işaret ederek, "2013 yılı boyunca, iç politikada, demokratikleşmede, sosyal hayatta, dış politikada, özellikle de ekonomide tarihi nitelikte başarılar elde ettik, rekorlar kaydettik, küresel ölçekte projeler başlattık" dedi.
Cumhuriyet'in kuruluşunun 90’ıncı yıldönümünü kutladığımız 2013'ün, adeta 2023’ün bir müjdecisi, bir ön habercisi olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bütün dünyada küresel finans krizinin etkileri en ağır şekilde devam ederken, Türkiye, rekorlarına rekor, reformlarına reform ekledi. 90 yıllık Cumhuriyet tarihimizin en parlak, en umut verici yılını yaşarken, işte bu başarılara, yani milletimizin umuduna, yani ülkemizin istikbaline ve istiklaline yönelik maalesef yıl içinde 2 büyük saldırıya maruz kaldık. Mayıs ve haziran ayında yapılan sokak gösterileri ile 17 Aralık’ta kurulan komplo, Türkiye’nin bu en parlak, en başarılı yılını doğrudan hedef aldı.
Şunu bilmenizi isterim sevgili vatandaşlarım; mayıs ve haziran aylarında yapılan sokak eylemleri ile 17 Aralık’ta başlatılan komplo, asla ve asla tek başına Hükümetimizi, partimizi hedef alan değil doğrudan doğruya milletimizi, yani sizleri, ülkemizi, vatanımızı, istikbalimizi hedef alan saldırılardı. Gerek Gezi eylemlerinde, gerek 17 Aralık komplosunda, Türkiye içindeki aktörler, ajanlar, maşa ve taşeronlar kullanıldı ama bu tuzaklar yurt dışında kuruldu ve düğmeye de Türkiye dışından, Türkiye aleyhtarı çevreler tarafından basıldı. Türkiye’nin istikrarla büyümesinden, kararlı reformlar yapmasından, küresel bir güç haline dönüşmesinden, ekonomisini büyütmesinden, terörü sona erdirerek kardeşliğini yüceltmesinden rahatsız olan çevreler, içerdeki piyonlarını kullanmak suretiyle kutlu yürüyüşümüze kastettiler."
Erdoğan, 2013 Mayısı'ndaki ekonomik gelişmeleri hatırlatırken, şu ifadelere yer verdi:
"2013 yılı nasıl ki Cumhuriyet tarihimizin en parlak yılıysa 2013 yılı Mayıs ayı da, inanın, Cumhuriyet tarihimizin en parlak aylarından biriydi. Bir tek ay içinde bakın üst üste neler yaşadık. Mayıs ayında, İstanbul’a 46 milyar dolarlık 3’üncü havalimanı ihalesini gerçekleştirdik ve dünyanın en büyük havalimanını yapmak için kolları sıvadık. Ankara’da Japonya Başbakanı'nı ağırladık. Japonya ile Türkiye’de 22 milyar dolarlık bir yatırımla Nükleer Santral kurulması için ilk adımları attık. Yine mayıs ayı içinde, İstanbul Boğazı’na, 2,5 milyar dolarlık bir yatırımla 3’üncü Köprü’nün temelini attık. Mayıs ayı içinde İstanbul Borsası, 93 binin üzerine çıkarak, tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı, rekor kırdı. Merkez Bankası rezervini biz 2002 yılında 27,5 milyar dolar olarak devralmıştık. Mayıs ayı içinde, Merkez Bankası rezervimiz 135 milyar dolara ulaşarak rekor kırdı. Gösterge faizi biz 11 yıl önce yüzde 63 seviyesinden devralmıştık. Mayıs ayı içinde, gösterge faiz tarihinin en düşük seviyesine, yüzde 4,6’ya kadar geriledi. Tam 4 kredi derecelendirme kuruluşu, art arda, Türkiye’nin kredi notunu mayıs ayı içinde artırdı. Yine mayıs ayında, IMF ile ilişkilerimizde tarihi bir gelişme yaşandı. Bildiğiniz gibi bizden önceki iktidardan 23,5 milyar dolar borçla devraldığımız IMF’e 14 Mayıs’ta borçları tamamıyla ödeyerek sıfırladık, o defteri kapattık, artık IMF’ye borcumuz yok."
"Türkiye’ye çok ağır bedeller ödetildi"
Erdoğan, 2013 Mayıs ayında, enflasyonda, sanayi üretiminde, dış ticarette yeni rekorlara da şahit olduklarını ifade ederek, şöyle konuştu:
"İşte tam bu esnada, üst üste bu büyük başarıları yaşadığımız bir anda, ağaç, park, çevre kılıfına gizlenmiş bir saldırı başlatıldı. 12 tane ağacın sökümü olayıyla böyle bir saldırı. Türkiye’ye çok ağır bedeller ödetildi. Borsada, faizlerde, rezervlerde, döviz kurlarında ciddi dalgalanmalar yaşandı ve Türkiye’ye ağır bir fatura yüklendi. Biz, bu süreci sabırla ve suhuletle aştık. Yeniden yaparız, daha iyisini yaparız dedik ve Türkiye’nin aldığı yaraları yıl içinde tek tek tedavi ettik, kayıplarımızı telafi ettik.
Ekim, kasım, aralık aylarında, Türkiye yeniden atağa geçti, yeniden şaha kalktı. İlk 9 aylık büyüme oranımız yüzde 4 olarak gerçekleşti. Kasım ayında tarihimizin en yüksek ihracat seviyesine ulaştık. Turizm gelirlerimiz ve turist sayısında aynı şekilde tarihimizin rekorlarını kaydettik. Borsa İstanbul yeniden canlandı, faizlerdeki artış durdu. Merkez Bankası döviz rezervimiz bir kez daha rekor kırarak, 136 milyar dolarla Cumhuriyet tarihimizin en yüksek seviyesine ulaştı. Enerji noktasında, Türkiye’ye çok büyük kazanımlar sağlayacak adımlar atıldı. 'Marmaray' adını verdiğimiz, Türkiye’nin 153 yıllık hayali, küresel ölçekte bir proje tamamlandı ve İstanbul’a, Türkiye’ye hizmet vermeye başladı. Asya-Avrupa kıtaları böylece birbirine bağlandı. Ankara İstanbul Hızlı Tren Projesi tamamlanma ve açılma aşamasına geldi."
Erdoğan, bütün bunlara ek olarak, Diyarbakır’da tarihi bir buluşmayı gerçekleştirdiklerini anımsatarak, "Terörün sona erdiği, artık şehirlerimize şehitlerin gelmediği, silahların sustuğu, siyasetin süreçlere egemen olmaya başladığı bir anda Diyarbakır’da, Sayın Barzani’nin, 38 yıldır ülkesinden uzak kalan Şivan Perver’in, değerli sanatçımız İbrahim Tatlıses’in ve onbinlerce Diyarbakırlının bulunduğu tarihi bir buluşmaya şahit olduk. Diyarbakır’da da diğer 80 vilayette de insanlar sevinç gözyaşları döktüler. 76 milyon, Diyarbakır’daki buluşmayı, Yeni Türkiye’nin, güçlü, büyük ve kardeşlik içindeki Türkiye’nin buluşması, kucaklaşması olarak değerlendirdi" ifadelerini kullandı.
"17 Aralık komplosu da, yolsuzluk kılıfına saklandı"
"İşte bu üst üste gelen başarıların, bu büyük kucaklaşmanın hemen ardından, 17 Aralık komplosuyla Türkiye’ye yeni bir saldırı daha düzenlendi" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türkiye’nin başarılarından, büyüyen ekonomisinden, aktif dış politikasından, küresel ölçekli projelerden rahatsız olan çevreler, Türkiye’ye karşı kurdukları yeni bir tuzağı uygulama planına geçirdiler. Gezi olayları nasıl ağaç, park, çevre kılıfına saklandıysa 17 Aralık komplosu da yolsuzluk kılıfına saklandı.
Bizim, Hükümet olarak, daha en başından itibaren, daha partimizi kurduğumuz andan itibaren, yolsuzluk konusundaki tavrımız son derece nettir. 11 yıl boyunca yolsuzluklara asla göz yummadığımız gibi yolsuzluk yapanlar karşısında bir an olsun tereddüt etmedik, onlarla yolumuzu ayırdık, onları derhal hukuka teslim ettik. Yolsuzluklara karşı dik bir duruş sergilediğimiz için Türkiye’yi 3 kattan fazla büyüttük. Yolsuzluklara müsamaha göstermediğimiz için çalışanların 13,5 katrilyon zorunlu tasarruf borcunu, 3,5 katrilyon Konut Edindirme Yardımı'nı ödedik, ülkemizin 23,5 milyar dolar IMF borcunu sıfırladık, Merkez Bankası rezervlerimizi 136 milyar dolara biz çıkarttık. Yolsuzluklara göz yummadığımız için 17 bin kilometre bölünmüş yol inşa ettik. Düşünün ki Cumhuriyet tarihinde 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol, 79 sene bu. Öbür tarafta 10 yılda 17 bin kilometre bölünmüş yol. 205 bin yeni derslik açtık, 99 yeni üniversite kurduk, 2 bin 203 yeni sağlık tesisi, hastane, sağlık ocağı, 615 bin yeni konut yaptık. Yolsuzlukların olduğu bir ülkede bunlar olabilir miydi?"
"Yolsuzluk ambalajına gizlenmiş bir suikast girişimidir"
"17 Aralık komplosu yolsuzluk ambalajına gizlenmiş bir suikast girişimidir" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"17 Aralık komplosu, milletin hükumetini hedef almıştır. 17 Aralık komplosu, bunun da ötesinde, milli iradeyi, demokrasiyi, sandığı hedef almıştır. Bu komplo, Türkiye’nin ekonomisini, Türkiye’nin uluslararası ölçekte başarılı bir bankası olan Halkbank’ı, Türkiye’nin enerji yatırım ve anlaşmalarını, Türkiye’nin aktif, onurlu dış politikasını hedef almıştır. Düşünebiliyor musunuz? 10 yıl önce biz iktidara gelmeden Halk Bankasının ederi 1 milyar doların çok altındaydı. Ama şimdi Halk Bankasının ederi 25 milyar dolar. Acaba Halk Bankasına karşı yapılan bu komplo ne ile izah edilecek?
Bu komplo, hangi partiye oy verirseniz verin, hangi partinin gönüldaşı olursanız olun, ayrım yapmaksızın sizleri, sizin sofranızdaki ekmeği, sizin cebinizdeki parayı, sizin alınterinizi hedef almıştır. En önemlisi de bu komplo, Diyarbakır’da oluşan kardeşlik tablosunu, 1 yıldır susan silahları, çözüm sürecini, kardeşliğimizi, artık güç kazanan siyaseti hedef almıştır. Yargı ve emniyet başta olmak üzere, devlet kurumları içine yerleşmiş bir örgüt, dışarıdan aldığı talimatlarla, Türkiye’nin istikrarına, güven ortamına, Türkiye’nin büyüyen ekonomisine ve kardeşliğine suikast girişiminde bulunmuştur. Tabii ki dürüst davranan gerek yargı mensuplarını gerekse emniyet teşkilatımızdaki mensuplarımızı tenzih ederim. Ama bu oyunun içerisine bulaşan, bu oyunda aktif rol alanları tarih affetmeyecektir. Ne yazık ki, bu ihanete, büyüyen Türkiye’den çıkarları zedelenen malum bazı medya kuruluşları, bazı sermaye çevreleri, bazı siyasi partiler de fırsatçılık saikiyle destek vermişlerdir."
"Sorumsuzca ve militanca hareket etmişlerdir"
"Yargı içinde, örgütlü olarak hareket eden bazıları, egemenliği milletten alıp yargıya devretmek için bu kirli tuzakta piyon olmuş, adeta bir yargı darbesi gerçekleştirmek için sorumsuzca ve militanca hareket etmişlerdir" ifadesini kullanan Erdoğan, "Şunu burada bir kez daha vurgulamak isterim ki, millet egemenliğinin ve demokrasinin bir gereği olarak, siz bize 'git' dediğinizde, biz, bir an bile tereddüt etmez ve emaneti size teslim ederiz. Ama siz bize 'kal' dediğiniz müddetçe, yetkiyi bize verdiğiniz müddetçe, Allah’tan başka hiçbir gücün bizden bu emaneti almasına müsaade etmeyiz" diye konuştu.
"Yargı, egemenlik hakkını milletten alamaz"
Başbakan Erdoğan, Türkiye’de hükümetlerin sandık dışı yollarla değiştirildiği dönemin artık geride kaldığını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye’de hükümetleri, sadece ve sadece millet iş başına getirir, sadece ve sadece millet, yani sizler görevden alırsınız. Yargı, içinde oluşmuş örgütlerin, ya da dış güçlerin menfaatine değil, sizin adınıza ve ülkemizin menfaatine vazife yapmak zorundadır. Yargı, egemenlik hakkını milletten alamaz. Medya, geçmişte yaptığı gibi, millete istikamet çizemez. Sermaye, geçmişte yaptığı gibi hükümet kurup yıkamaz. Uluslararası şer odakları, geçmişte sıkça yaptıkları gibi, içerideki hain örgütleri kullanarak benim ülkemi karıştıramaz, kaos oluşturamaz, benim bu güzel ülkemde ameliyat yapmaya yeltenemez.
Eski Türkiye de, eski Türkiye’nin alışkanlıkları da artık geri gelmemek üzere tarihte kalmıştır. Yeni Türkiye’de egemenlik milletindir. Yeni Türkiye’de söz milletindir, karar milletindir, yetki milletindir. 76 milyonun her bir ferdini, kendi iradesine sahip çıkmaya, demokrasiyi savunmaya, ülkesine yönelik bu çirkin saldırılara karşı tek yürek olmaya davet ediyorum. Eğer, bizim hükümetimize yönelik bu saldırılara göz yumulur, bu siyaset mühendisliği görmezden gelinirse, biliniz ki, ilerde bu tür saldırılar başka hükümetlere karşı da gerçekleşir."
"Mesele, bir parti ya da bir hükümet meselesi değil"
"76 milyondan, bir partiyi, bir hükümet değil, siyaseti, demokrasiyi, milli iradeyi samimi ve güçlü şekilde savunmalarını bekliyoruz" diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Zira mesele, bir parti ya da bir hükümet meselesi değil, büyük Türkiye, Yeni Türkiye meselesidir. Bu saldırılardan, sadece belli bir kesim, belli bir partinin mensupları değil, 76 milyon zarar görmüş, 76 milyon bedel ödemiştir; vesayete karşı alınacak ortak bir tavır da inanın, 76 milyonun tamamına, tüm Türkiye’ye kazandıracaktır. Gençlerimizin, çocuklarımızın daha özgür, daha demokratik bir ülkede yaşamaları, bağımsız Yeni Türkiye’yi muhafaza edebilmeleri için, bugünden tercihinizi yapmanızı, bu saldırılara karşı yekvücut olmanızı, ülkemize, siyasete, demokrasiye ve kardeşliğimize daha güçlü şekilde sahip çıkmanızı sizlerden bekliyor ve arzu ediyorum.
30 Mart yerel seçimlerine sadece 3,5 ay kala ortaya çıkan bu komplonun, iradenizi teslim almasına, iftiraların, algı operasyonlarının sizleri umutsuzluğa sevk etmesine asla izin vermeyeceğinizi biliyorum. Sizler zaten bu komployu, bu tuzağı bozdunuz. Buna benzer komplolara cüret edilmemesi için, dimdik duracağınıza, büyük ve yeni Türkiye hedefine, 2023 hedeflerine sımsıkı sahip çıkacağınıza yürekten inanıyorum."
"Bu 2 saldırı, Türkiye’yi daha da güçlendirdi"
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin, yapılan 2 büyük saldırıya rağmen, 2013 yılını başarılarla, rekorlarla, önemli reformlarla geride bıraktığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu 2 saldırı, hiç şüpheniz olmasın, Türkiye’yi daha da güçlendirdi. 2014 yılı, inşallah, 2013 yılından çok daha iyi, çok daha başarılı bir yıl olacak. Ekonomide, bu saldırıların yol açtığı kayıpları telafi edecek, inşallah yeni ve daha yüksek rekorlarla ülkemizi tanıştıracağız. Her 2 saldırının da hedef aldığı, hızlı tren, 3’üncü köprü, havalimanı, Nükleer Santral, Boğaz’a ikinci tüp geçit gibi, onun yanında Kanal İstanbul gibi küresel projelerimizi hız kesmeden sürdürecek, inşallah yenilerine başlayacağız.
Çözüm sürecini, bu saldırı ve sabotaj girişimlerine rağmen güçlü şekilde muhafaza edecek, süreci daha ileri seviyelere taşıyacak, kardeşliğimizi pekiştirecek ve Türkiye’nin ufkunu ve umudunu daha da genişleteceğiz. En önemlisi de, demokratikleşme reformlarımıza ivme kazandıracağız. Her saldırıyla birlikte kan kaybeden vesayet sistemi, bilesiniz ki Türkiye’ye de daha fazla reform yapma imkanı tanıyor. Vesayet girişimleri zayıfladıkça, Türkiye’nin reform iradesi güçleniyor."
"2014, AB tam üyelik müzakerelerinin hız kazanacağı yıl olacak"
Başbakan Erdoğan, 2014 yılının, Avrupa Birliği tam üyelik müzakerelerinin ve yeni demokratikleşme reformlarımızın hız kazanacağı bir yıl olacağını da ifade ederek, şöyle konuştu:
"Korku, sindirme ve istismar siyasetinin devre dışı kaldığı bir ortamda, siyasetin reform kapasitesi daha da artacak, 76 milyonu kucaklayan, 76 milyonun her bir ferdinin sorunlarına daha fazla ihtimam gösteren bir süreç başlamış olacak. Sizlerden, 2023 hedefleri için, 2053 ve 2071 hedefleri için, büyük Türkiye ideali için, umudunuzu, heyecanınızı her daim diri tutmanızı özellikle rica ediyorum. Hiç endişeniz olmasın: Türkiye emin ellerde, geleceğe doğru yürüyüşünü kararlı şekilde sürdürüyor. Dualarla kurulmuş devletimiz, milletimizin hayır dualarıyla, elbette emekle, gayretle, adaletle, çok daha aydınlık yarınlara doğru koşuyor. Bu süreçte hayır dualarınızı ülkemiz ve milletimizden esirgemeyin."
Başbakan Erdoğan, konuşmasında ayrıca vefatının 77’inci yıl dönümünde, hürmetle ve rahmetle yad ettiği Merhum Mehmet Akif’in, İstiklal Marşı'nda yer alan, dua niteliğindeki dizelerini okumak istediğini ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Ruhumun senden ilahi, şudur ancak emeli, Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli, Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli, Ebedi, yurdumun üstünde benim inlemeli. Bu duaya amin diyor, yeni yılın ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için tekrar hayırlara vesile olmasını diliyor, ailenizle, sevdiklerinizle, 76 milyon hep birlikte, barış, huzur, refah dolu nice yıllara erişmenizi Rabbimden niyaz ediyorum."