Önceliklerinin deprem olduğunu söyleyen yeni dönemin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, hem deprem bölgesinde kalıcı konutların yapımının hem de beklenen İstanbul depremine karşı kentsel dönüşüm seferberliğinin en önemli başlıklar olduğunu belirterek “İstanbul demek Türkiye demek, orada olabilecek bir sıkıntı herhalde kolay kolay atlatılamaz. 600 bin konut ilk etapta çok daha riskli ve yıkılacak yapı olarak görülüyor. Bizim önce 600 bini, sonra 1.5 milyon yapıyı dönüştürmek gibi bir zorunluluğumuz var. Anadolu yakasında 150 bin Avrupa yakasında 200 bin konutluk yeni rezerv alanı tespit ettik, bunları çok hızlı devreye sokmamız lazım” dedi.
İstanbul’un dönüşüm için Ekrem İmamoğlu ve ilçe belediye başkanlarıyla görüştüklerini belirten Özhaseki, açıklamalarının devamında şunları söyledi:
“Prensipte anlaştık. İstanbul için özel birim kurarak, hızlı biçimde düşündüklerimizi yapmamız gerekiyor. Daha önce kentsel dönüşüm yapılan yerlerdeki sorunları biliyoruz. Önlem aldık. Ciddi yasalar ortaya koyarak, İstanbul’u depreme hazırlamamız gerekiyor. Bizim bir taraftan zaman geçirmeden işe başlama mecburiyetimiz var, bir taraftan da bunun üzerinden siyaset yapma lüksümüz yok. Yapmak isteyen yapsın ben asla yapmayacağım, herkese elimi açtım davetimi yapıyorum. Bu işin üçlü ayağı var, biri eksik olursa yürütemeyiz. Birisi bakanlık, ikincisi belediyeler üçüncüsü de vatandaşın bu işi anlayıp yardımcı olması lazım. Herhangi biri aksarsa biz bu işi yapamayız, bu net. Onlar da İstanbul için çalışmaları olduğunu söylediler. Önümüzdeki hafta bir komisyon kurup onların da çalışmalarını göreceğiz, onlardan istifade ederiz.
Yol haritamız belli, rezerv alanda konut yapımına başlayacağız. 6-8 ay içinde inşaatlara başlarız. Mali imkânlar yeterli olursa tamamına biz başlayabiliriz. Değilse kat karşılığı verip en RİSKLİ binalardakileri oraya göndererek, riskli yerleri sosyal donatı haline getireceğiz. Bir taraftan da ‘yarısı bizden kampanyası’ ile yerinde dönüştürmeyi hesaplıyoruz. ‘Cumhurbaşkanımız zorda kalırsak Kanal İstanbul çevresinde epeyce konutu kullanabiliriz’ dedi. Onu da dahil edersek 600 bin konutu yapabilecek durumda görünüyoruz. Evinden çıkmak istemeyene saygı duyacağız ama özendirici tedbirlerimiz olacak. Mahalle kültürüne uygun az katlı yapılar inşa edeceğiz.
Maliye çalışma yapıyor, ek vergilerle bütçeyi genişletmeye çalışıyor. Biz kurumlar olarak ne kadar imkân ve kabiliyet varsa bu bölgeye sevk etmeye çalışıyoruz. Yurtdışında da görüşmeler yapılıyor. Birleşik Arap Emirlikleri yardımcı olmak istediğini söyledi. Onları da kullanacağız, bir de hayırseverlerin bağışları var. Elimizde ne imkân varsa yurtiçi yurtdışı hepsini burada kullanmak istiyoruz, başka çaremiz yok, altından kalkılamayacak bir rakam var.
Kentsel dönüşümde maliklerin hisseleri oranında en az üçte iki (2/3) çoğunluk ile karar alması gerekiyor. Bu oran konusunda bir yasal değişiklik olacak. Şu anda kentsel dönüşüm yapılan yerlerde yüzde 65 evet demişse yıkma hakkına sahipsiniz. Çıkacak yasa ile İstanbul’da bunu yüzde 50’ye düşüreceğiz.
Son dönemde inşaat sektöründe işçi krizi yaşanıyor. Bu sorunun çözümü için de adım atıldı. İnşaat sürecinde malzemeden yana sıkıntı olacağını sanmıyorum. Türkiye’de inşaat sektörü güçlü. Ama işçilikten yana sıkıntı doğacak gibi görünüyor. İstanbul’da bile inşaatlarda usta sıkıntıları olduğunu duyuyoruz. MEB ile anlaşıp kısa süreli bir sertifika programı vererek, o bölgede açığı gidermek üzere yeni imkânlar sağlayacağız.
Deprem bölgesinin 110 milyar doları bulan bir maliyeti var. Geçici barınma alanlarında yaşayan 1 milyon 903 bin insan var. Sert zeminler üzerinde uydu kentler kurabileceğimiz rezerv alanları tespite başladık. 179 bin konutun ihalesi yapıldı, büyük bölümünü sene sonu teslim edeceğiz. Cumhurbaşkanı 319 bin konuta çıkarılmasını istedi, inşallah bir yıl içinde teslim edeceğiz. Çok geniş rezerv alanlar yok. Yeni bir usul geliştirmemiz icap ediyordu o da yerinde dönüşüm. 1 milyon liralık 100 metrekare evin yarısını hibe yarısını sıfır faizle kredi veriyoruz. Yıkılan ev daha büyükse kredi miktarını 800 bine çıkarıyoruz. Fay hatlarının geçtiği yerlerde yapı yasağı var. Sel yataklarının olduğu yerler var, buralara yapı yapılamayacak, yasak geliyor. Sıvılaşmanın olduğu zeminlerde de yapı yasağımız var. Dördüncü kırmızı çizgimiz de yapı aşamasında sıfır tolerans. Müthiş bir denetim içinde bu işi götürmek istiyoruz. Kimse bir daha fay kırıklarının üstüne inşaat yapamayacak, imar planlarına da bunu işleyeceğiz zaten.”