''Türkiye'de gayrimenkul sektörünün en önemli etkinliklerinden biri olarak kabul edilen "Gayrimenkulde Liderler Zirvesi" bu yıl beşinci kez toplandı. Zirvenin açılış konuşmalarını GYODER Başkan Yardımcısı Haluk SUR, SPK Başkanı Vahdettin ERTAŞ yaptı.
GAYRİMENKULDE LİDERLER ZİRVESİ İLK OTURUMU İZLEMEK İÇİN VİDEOYA TIKLAYNIZ
'Dünayada Yeni Bir Üretim Modeli Ortaya Çıktı'
Sürdürülebilirlik esasları temelinde dünyada yeni bir üretim modeli ortaya çıktığını söyleyen GYODER Başkan Yardımcısı Haluk SUR bu modeli şöyle açıkladı; "50 yıllık bir süre içinde dünya nüfusu yaklaşık 2 katından fazla arttı. Bu nüfusun 3.5 milyarı kentlerde yaşıyor. Bu insanları üçte biri son derece sağlıksız, çöküntü evlerde hayatlarını sürdürüyorlar. Yüz milyonluk bir kesim ise hiç ev sahibi değil. Bu kentlerde yaşayan insanlara 30-40 yıl sonra bir bu kadar insan daha katılacak. Dünyanın kaynaklarının kapasitesi, enerjiye olan ihtiyaç hep üst üste konulduğunda artık her şeyin farklı şekilde üretilmek ve tüketilmek zorunda olunduğu gözlemleniyor. Bu anlamda yeşil dönüşüm dediğimiz sürdürülebilirlik esasları çerçevesinde dijital teknolojilerin daha çok kullanılarak akıllı şehirlerin altyapılarının oluşturulmasının gerektiği bir süreç var önümüzde. Türkiye’de kentleşme orana dünya oranına göre daha fazla. Türkiye’de bu sürece ayak uydurmak zorunda."
'GYO Fonu Oluşturmak İçin Çalışıyoruz'
"Gayrimenkul Yatırım Ortaklıklarının (GYO) devreye girmesi benim açımdan en önemli kilometre taşı oldu." diyen Haluk SUR, "GYO'lar sektörde kurumsallaşmanın ne olduğunun en güzel öreği oldu. GYO’ların kuruluşundan bu yana ilk kez bir otokontrol kritiği yapmakla meşgulüz bugünlerde. GYO’ların özellikle borsa performansı, borsadaki iskonto oranları nasıl kaldırılır noktasında bir dizi çalışmalarımız olacak. Sonra bunu Sermaye Piyasası Kurulu ile de paylaşacağız. Bu anlamda bir GYO fonu oluşturabilir miyiz diye inceleyeceğiz ve GYO’yu layık olduğu noktaya çekmeye çalışacağız.
"İleriye Yönelik Daha Fazla Öz Kaynaklı Yapılanma Yapmamız Gerekiyor"
Gayrimenkulun düzenli kira geliri sağlaması ve getiri sağlaması gibi pek çok faktör nedeniyle de hem yerli hem küresel yatırımcıların öteden beri üzerinde hassasiyetle durup dikkatle takip ettiği önemli bir yatırım aracı olduğunu söyleyen SPK Başkanı Vahdettin ERTAŞ,
"Son dönemde küresel gelişmelere bakıldığında ülkemizin de dahil olduğu gelişmekte olan ülkeler arasından orta ve uzun vadede finansman maliyetlerinin artacağını öngörüyoruz. Bu nedenle de özellikle FED kararları, Avrupa Merkez Bankasının bir süre sonra parasal genişlemeyi sonlandırması, orda da faiz artırımı sonucunda atılacak adımlar bizi ileriye yönelik daha öz kaynaklı bir yapılanmaya bakmamız gerektiğini ifade ediyor" dedi.
Öz kaynak finansmanı üzerinde hassasiyetle sektörün durması gerektiğini düşünen SPK Başkanı, bu noktada yeni sermaye piyasası kanunu ile çok sayıda yeni araç ve enstrümanları Türk hukuk sistemine kazandırmanın gayreti içerisinde olduklarını söyledi.
"105 Milyar Lira Kurumsal Tasarrufumuz Var"
Ülkemizde artık kurumsal tasarruflarda giderek büyüdüğünü, daha düne kadar çok küçük kurumsal tasarrufumuz varken bugün 105 milyar lira bireysel emeklilik sisteminde ve yatırım fonlarında birikmiş bir kurumsal tasarrufumuz olduğunu söyleyen SPK Başkanı, hem bu varlıkların performansını iyileştirmek hem de gayrimenkul sektörünün kredilerden daha ucuz maliyetle finansmanını sağlamak için biraz önce saydığı yeni enstrümanların kullanılmasını beklediklerini söyledi.
1. Oturum: "Makro’dan Mikro’ya Gayrimenkul Finansmanına Genel Bakış"
Gayrimenkulde Liderler Zirvesi'nin 1. Oturumunda "Makro’dan Mikro’ya Gayrimenkul Finansmanına Genel Bakış" konusu işlendi. TDUB Başkanı Bekir Yener Yıldırım'ın başkanlığı ile gerçekleştirilen bu oturumun konuşmacıları arasında SPK Başkan Yardımcısı Tevfik Kınık, Şeker Finans Murahhas Azası Bahadır TEKER ve REİDİN Avrupa Bölgesi İş Geliştirme Direktörü Mete VARAS bulunuyor.
Oturumun başkanı Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği Başkanı Bekir Yener Yıldırım Türkiye’deki değerleme kurumlarının ‘Ey piyasa!Ey kamu kuruluşları! Burada Gayrimenkul var, burada da para var. Hadi burayı düzenleyin.’ tarzı bir yaklaşımla hareket ettiğini ve bu yaklaşımın geçerli olmadığı sözleriyle oturumu başlattı. Şöyle devam etti, "Ülkemizde genelde kamu kuruluşlarının düzenleyici yaklaşımlarını bu şekilde görüyoruz. Modern anlamda hele ki konumuz finansal bir alana dayanıyorsa yapılması gereken gerekli kanalları dizayn etmek, bir altyapı yatırımı yapmak olmalıdır. Bir yerde su, bir yerde de beslenmesi gereken tarımsal üretim alanı var ise devletin buradaki görevi öncelikle bir kanal inşa etmek olacaktır. Ve bu kanalın tüm ölçümlerini devlet yapması gerekiyor."
REIDIN Avrupa Bölgesi İş Geliştirme Direktörü Mete Varas, yabancı yatırımcıların Türkiye gayrimenkul piyasalarına bakışını şu şekilde paylaştı;
"Global sermayede sermaye hareketliliği kurumsal yatırımcılar, özel yatırımcılar, yabancı yatırımcılar ve (bankalar, finansal kurumlar, sigorta şirketleri) diğer yatırımcılar olarak 4 başlıkla gerçekleşiyor. Kurumsal yatırımcılar ülke fonları, emeklilik fonları, ve sandıklardan oluşmakta. Gayrimenkulde global sermaye akışına bakacak olursak olağanüstü rakamlar karşımıza çıkıyor. Sadece Amerika’da yıllık 100 milyara yakın bir gayrimenkul yatırım görüyoruz. Hareketliliğin yaşandığı bölge olarak gelişmiş ülkeleri görüyoruz. Bir de Türkiye’nin içerisinde bulunduğu gelişmekte olan ülkeler var. Aslında yatırımlar ülkelerden daha çok şehirlere kaymış durumda. Bize rakip olarak Moskova’yı, Dubai’yi, Abu Dhabi’yi görüyoruz.
Uluslararası -Kurumsal- Yatırımcılar İçin Neler Önemli
Genel olarak tüm fonların baktıkları şeyler aşağı yukarı aynı. Bir numaralı madde “şeffaflık”. “Ülke riski” önemli olan bir diğer madde. “Döviz riski” yine son dönemde gelişmekte olan ülkelerde oldukça popüler. “Yerel” ortaklık konusu bir diğer etken. “Vergisel düzenlemeler"de var. Aslında bu risklerin bir başka başlığı olarak da ele alınabilir. “Çıkış stratejisi” bir ülkeye yatırım yapılmadan nasıl çıkış yapılacağının hesap edilmesi gerekir. Son olarak “ürün”. Kaliteli ve standartlara ulaşmış bir ürün sunulması gerekli.
Türkiye'nin potansiyelinin herkes fakında. Ülkeye genel olarak bakış; gayrimenkul sektörü olarak bakarsak, bugüne kadar gelen gayrimenkul fonlarının tamamına yakını perakende sektörü için geldi. Fakat bunların her birinin özüne bakıldığında şu anki algı hem makro düzeyde hem de sektörel bazda çok belirgin değil."
Sermaye Kurulu Başkan Yardımcısı Tevfik Kınık'ın 5582 Sayılı Konut Finansmanı Kanunu yorumu;
"2008 krizinden sonra merkez bankaları çok ciddi genişleyici para politikaları uygulamaya başladılar. Sonuçta çok ciddi bir borçluluk stoğu oluştu. Sermaye piyasalarının devreye girmesi hem faizlerin düşmesine hem de kaynak çeşitliliği sağlayarak yatırımların daha güvenli bir şekilde yapılmasına olanak sağlayacaktır.
"SPK olarak düzenleme yaparken bizim temel olarak iki tane kriterimiz var. İlki piyasanın temel gayesi olan ekonomik kalkınmaya katkı sağlanması ve tasarrufların arttırılması. İkincisi ise bu piyasaya yatırım yapanların haklı çıkarlarının korunması. 2012 yılında yürürlüğe giren kanun Ülkeyi bir finansal merkez yapmak yönünde bize temel bir vizyon çizdi. Kanunun çıkmasıyla birlikte öngörülebilir bir yatırım ortamı kurmak ve dünya piyasalarında bulunan bütün finansal araçların ülkemiz sermaye piyasalarına da kazandırılması şeklinde bir yaklaşım benimsedik. Mütakiben de bir çok yeni yatırım ürününü piyasalarımıza kazandırmış olduk. Finansal merkez yapmak istiyorsanız yabancı yatırımcı çekmeniz gerekiyor.
Gayrimenkul ve gayrimenkule dayalı yatırımlar psikolojik bir güven unsuru barındırmakta ve GYO’lar bu güveni perçinlemektedir. İş merkezleri, rezidanslar veya alışveriş merkezleri gibi büyük ölçekli gayrimenkul projelerinin finansmanında GYO’lar öne çıkıyor. GYO modeli kredi yoluyla finansmanın şirketler üzerindeki yükünü hafifletmektedir. Devletin konut ve gayrimenkul sorununu kamusal bir olgu olarak algılaması neticesinde uygulanan vergi teşvikleri, gayrimenkul finansmanında GYO’ları cazip hale getirmektedir."
Şeker Finans Murahhas Azası Bahadır Teker'in menkul kıymetleştirme yapısı, gayrimenkulun finansmanı ve beklentiler konusu yorumu;
"Dünya ekonomisini anlamak lazım. 2008 de dünya değişti ve en büyük para basımı gerçekleşti. 3 trilyon dolarlık zararın tamamı Amerika Merkez Bankası tarafından karşılandı ve bir gedik oluştu. Biz krizden çıkabilmek için varımızı yoğumuzu sattık, Amerika para basarak finanse etti. Bu durumda doların normalde değerini kaybetmesi gerekiyordu fakat aksine iki kat arttı. Bir para basanlar bide sıkı politikalar uygulayanlar var bizde kemer sıkanlardanız. Genişlemeci politikayı uygulayamayan bir çok ülke var. Büyük ülkeler para basarken biz riski yaşadık. Tüm bu sürece baktığımızda normal bir dönemde yaşamadığımızı görüyoruz. Para akımlarıda normal hareket etmiyor. Küresel değişimler çok hızlı olmaya başladı. Biz parayı ithalat ediyoruz. En çok borçlanma yapan ülke Çin sonrada türk şirketleri geliyor. Biz parasal genişlemeyi dolar üzerinden yaptık ve bu bize çok büyük bir problem yaratacak. Bankaların özkaynakları gayrimenkulleri bir süre daha destekleyebilir. Fakat kredi tabanını genişletmek lazım. Dünyada geçiş dönemi var kendi ekonomisini döndürebilen ülkeler uyum sağlıyor diğerleride buna ayak uyduruyor. Bizim bu yüzden tasarruflarımızı arttırmamız lazım. Rakamlar çok küçük. Risk yönetim araçlarıda oluşturulmalı. Özkaynaklarla finansman yok. Biz faiz bazında çok borçlanıyoruz. Bu anlamda gayrimenkul yatırım fonları, emekli fonları çok önemli. tamamen bir hükümet projesi olarak öz kaynak yaratmamız lazım, başka ihtimalimiz yok."
2. Oturum
GAYRİMENKULDE LİDERLER ZİRVESİ 2. OTURUMU İZLEMEK İÇİN VİDEOYA TIKLAYINIZ
Etkinliğin GYODER Başkan Yardımcısı Haluk Sur'un başkanlığında gerçekleştirilecek ikinci oturumunda ise "Gayrimenkul Finansmanının Önemi ve Sektöre Olan Katkıları" konusu masaya yatırıldı. Bu bölümde konuşmacılar arasında Sinpaş GYO Genel Müdürü Seba GACAMER, 24 Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Yeniay, Avrupa Konutları Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya, NEF İcra Kurulu Başkanı Erden TİMUR ve AK PORTFÖY Genel Müdürü Dr. Alp Keler yer alıyor.
Gyoder Başkan Yardımcısı Haluk Sur, "1960’ların ortasında nüfüsu 30 – 35 milyon olan, sanayileşme hareketlerine yeni yeni başlamaya gayret eden, kişi başına düşen gelir bin dolar civarlarında seyreden, konut açığı giderek artan ve de finansmanı da olmayan bir Türkiye vardı." diye başladığı sözlerine "70’li yıllarda kooperatif sistemi gündeme geldi. Ne yazık ki denetimsizlik olduğu için bu sistemde bir çok suiistimaller gerçekleşti. Ama Türkiye büyüyordu, kentleri gelişiyordu. Sanayileşme hamleleri devam ediyordu. Kentlere göç devam ediyordu ve yavaş yavaş gecekondu tipi yapılaşmalar oluşmaya başlamıştı. Kooperatifler üzerinden bu durumun önüne geçilmeye çalışıldı fakat kısmen başarılı oldu. 80’li yıllarda toplu konut idaresi başkanlığı kuruldu. TOKİ’nin asli görevi o dönemde konut finansmanı sağlamaktı. Esasen bakıldığında belki nitelikli, kaliteli konut stoğu oluşmadı fakat Türkiye 70’lerin başından 90’ların ortalarına kadar 2 milyondan fazla konutu bu yolla imal edebildi. Türkiye’nin dışarı açılması ve nüfusun artması ile bakıldı ki kooperatif sistem çalışmayacak, alternatif arayışlara girmemiz lazım. Ve 90’ların ortalarında gayrimenkul ortaklıkları birer birer kurulmaya başlandı ve bugüne geldik. Gayrimenkulü geliştirme ve finansman birbirini tamamlayan çok önemli iki parametre. Bu anlamda mesele ihtiyacı nasıl talebe çevirebiliriz sorusuna yanıt bulmakta. İşte bütün bu enstrümanlar sermaye kurulu tarafından birer birer sektörümüze ve ekonomik hayatımıza kazandırıldı." diye devam ederek oturumu açtı.
Oturumda ilk sözü alan Artaş İnşaat Yönetim Süleyman Çetinsaya inşaat sektörünün çok büyük sıkıntılar geçirdiğini söyledi ve bu sıkıntıları şöyle anlattı; "Sıkıntıların başında İstanbul’daki çarpık yapılaşma, 250 metrekarelik parseller, hazine arsalarının işgalleri, Anadolu’dan gelen iyi niyetli vatandaşın bir ev sahibi olma ümidiyle hazine arsalarının başında duran birtakım kişilere bedeller ödeyerek, oralara kaçak inşaatlar yaparak gecekondulaşmalara sebebiyet verilmesi geliyor. 80’li yıllarda Banker Kastelli faciası da yaşandı. Evini satıp bankaya yatıran ve evini kaybeden vatandaşlar oldu. Halk olarak barınma ihtiyacında çok sıkıntı yaşadık. Bu çarpık yapılaşmalardan ve 99 depreminden sonra çok büyük dersler çıkakrıldı. 2003’teki iktidarla beraber 80’li yıllarda kurulan bu Toplu Konut idaresinin yaptığı 26 bin konut kalan 8-10 senede 850 bin 900 bin konut üretti. Ve modeller içerisinde bir hasılat paylaşımı modeli ortaya çıktı. Toplu Konut idaresinin yaptığı hasılat paylaşımı modeller yoluyla daha büyük kapasiteli yapılar meydana gelmeye başladı. Artık markalı konutlar ve nitelikli siteler oluşturulmaya başlandı.
Küçükçekmece gibi eskiden 'Burada nasıl yaparız? Nasıl satarız?' dediğimiz yerler şimdi ışıl ışıl olmaya başladı. Daha sonra Küçükçekmece’den Başakşehir ayrıldı ve Başakşehir şimdi İstanbul’un gözde semtlerinden biri oldu. Artık sizler ve bizler neyi nasıl yapacağımızı bilir hale geldik. Bizim en önemli konularımızdan biride finansman konusu. Finansman ve birkaç konuda daha eksiklerimiz var bunları da tamamlayacağız.
Artık Türkiye’de malzeme imal eden şirketlerde büyüdü. 2003’te büyük sitelere başladığımızda malzeme sıkıntısı çekiyorduk. Şimdi çok iyi fabrikalar oluştu, artık malzeme sıkıntısı çekilmiyor. Biz buralardan uygun fiyatlara malzeme alabiliyoruz. Bu malzemeler aynı zamanda artık yurtdışına ihraç ediliyor. Türkiye buradan yılda 20 – 25 milyar dolar civarında yıllık bir kazanç elde ediyor."
24 Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Yeniay'ın Konuşmasından Satır Başlıkları
Gayrimenkul Yatırım Fonları Çok Önemli Yeni Bir Enstrüman
Türkiye'nin şu anda finans yönetimiyle ilgili, Sermaye Piyasası Kurulu arayışları sonucunda ve portföy yönetim şirketleri, gayrimenkul yatırım şirketleri kanalıyla çok önemli yeni bir enstrümana sahip olduğunu söyleyen Aziz Yeniay gayrimenkul yatırım fonları ile ilgili şu düşüncelerini paylaştı; "Şu anda finansmandan, Türkiye’nin kalkınmasından bahsediyoruz. Gayrimenkul yatırım fonları Bu kalkınma için olmazsa olmaz bir araç. Türkiye’nin elinde çok ciddi bir gayrimenkul stoğu var. Yine bu gayrimenkulü menkulleştirme noktasında gayrimenkul yatırım fonları çok önemli bir araç. Birkaç yıl sonra inanıyorum ki onlarca milyar doları bu enstrüman aracılığıyla gerek dış piyasadan gerek iç piyasadan Türkiye’ye geldiğini göreceğiz."
'Doğru Planlanmış Kentler Doğru İnsanları Ortaya Çıkarır'
Aktif olarak 22 yıl boyunca siyasetin içinde görev yaptığını söyleyen Aziz Yeniay; "Doğru planlanmış kentler doğru insanları ortaya çıkarır. Aynı zamanda da doğru insanlar doğru kentleri üretir. Eğer biz önümüzdeki dönemde doğru insanları yetiştirmek istiyorsak kentleşmede muhakkak doğru hikayeler yazmak zorundayız. Felsefemizin doğru olması gerekir." dedi.
Aziz Yeniay;
'Talep Yaratan Bir Yönetim Anlayışını Benimsemek Zorundayız'
"Türkiye son 50 yılda şehir planlanması konusunda pek çok badire atlattı. Burada en büyük handikapımız şuydu; yönetim anlayışımız daha çok talepleri karşılamak noktasında oluyor. Oysa talep yaratan bir yönetim anlayışını benimsemek zorundayız. Talep yaratabilme anlayışı ile o günkü beklentiler değil, oluşturulan vizyon çerçevesinde yarını planlamaktır.
'Bir Şehirde Trafik Varsa Orada Bir Planlama Hatası Vardır'
Sonuca bakarak konuşacak olursak eğer bir şehirde trafik varsa orada bir planlama hatası vardır. İnşaları bir ilçede toplayıp başka ilçede çalıştırmaya kalkarsanız trafik problemi çözülmez. Büyük fotoğraftan bakarsak İstanbul’u finans kent yapmak istiyoruz. Bu konuda ciddi adımlar var ancak finans kenti bir tek Ataşehir’deki bir finans merkezine indirgemeye kalktığımız zaman zaten o süreci baştan eksik tanımlamış olduğumuz anlamına geliyor.
Geçmişte ‘Ya İstanbul’da 1 milyon konutu acilen bir planlama çerçevesinde dönüştürürüz. Yada maalesef 1 milyon ceset torbası hazırlamak zorunda kalırız!” diye bir cümle kurmuştum ve eleştiri almıştım. İstanbul bir risk bölgesidir. Bu çerçevede İstanbul depremi ulusal güvenlik kapsamında ele alınması gerekir. Büyük bir tehdit ile karşı karşıyayız ve biz bu tehditi satın almak zorundayız. Bu sebeple biz bugünkü talepleri karşılamakla uğraşamayız. Mutlak suretle uzun vadeli planlamalar ile birlikte bilgiye dayalı, felsefesi olan ve bu kapsamda bütün sektörün birlikte aynı hedefe yürüdüğü bir süreci yaşamak zorundayız."
Sinpaş GYO Genel Müdürü Seba Gacemer'de konuşmasında;
“Gayrimenkulün Hızlı Bir Şekilde Menkulleştirilmesi Lazım”
GYO’ların şu anda gayrimenkul sektörünün şeffaf, denetlenebilir, güvenilir kurumsal temsilcileri olduğunu söyleyen Gacemer, gönül ister ki GYO’larla ilgili sektörümüzde dikkati daha da artıralım. Hem GYO sayıları artsın hem de GYO’lara yatırım yapan yatırımcılar buna ortak olsun dedi.
Gayrimenkulün menkulleştirilmesine yönelik sermaye araçları konusunda ki yeni başlangıç olgularını tartıştıklarını ve temennilerinin bu konuda olabildiğince hızlı bir şekilde, sektöre faydalı gelebilecek şekilde bunun işlerlik kazanması gerektiğini söyleyen Gacemer,
“SPK Başkanımızda söyledi. Biz bunları başlattık evet ama bu hususta da sektörün bunun aktifleştirmesini bekliyoruz ve işbirliği bekliyoruz. Bu son derece önemli. Biz aslında bu tür enstrümanları mümkün olduğunca reele indirdiğimiz zaman faydasını görüyoruz. O zaman sahipleniyoruz” dedi.
“Ortada Bir Talep Var”
En can alıcı noktalardan bir tanesi olarak dünyada ve Türkiye’de GYO’lara bakıldığı zaman Amerika’da 938 milyar dolar büyüklüğünde bir GYO hacmi, İngiltere’de 201 milyar dolar, Fransa’da 127 milyar dolar, Almanya’da ise 43 milyar dolar hacim olduğunu dile getiren Gacemer, bizde ise 25 milyar TL yani 10 milyar dolar bile değil dedi.
Türkiye’nin 2002’den bu yana ortalama %5’e yaklaşan bir büyüme yakaladığını ve milli gelirin 10 bin doların üzerine çıktığını söyleyen Gacemer, inşaat sektörü lokomotif rolü üstlendi ve düzenli olarak büyüyor dedi.
“Sadece Krediye Dayalı Finansmandan Kurtulmamız Lazım”
Sadece konut kredisi ve tüketici kredilerine dayalı gayrimenkul finansmanından artık kurtulmamız lazım diyen Gacemer, gayrimenkulün menkulleştirilmesine yönelik her türlü enstrümanı ülkemizde artık yatırımcıların ve halkın kullanımına sunmamız lazım dedi.
Bu ihtiyacın en önemli etkenlerinden birisi, kentsel dönüşüm olduğunu ve Türkiye’de her yıl 44 milyar TL bir finansman ihtiyacı olduğunu dile getiren Gacemer, "Kentsel dönüşümün 2023 yılına kadar belli bir performansa geliştirebilmemiz için. Tüm bunlar bizim artık gayrimenkul finansmanı konusunda çeşitlenmeye ne kadar ihtiyacımız olduğunu gösteriyor” dedi.
Etkinliğin üçüncü ve son oturumunda ise "Gayrimenkul Finansmanında Alternatiflerin Tüketiciye Yansımaları Nasıl Olmalıdır?" konusu masaya yatırıldı. Bu oturumun konuşmacıları arasında ise İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Hepşen'in başkanlığını yürüteceği oturumda konuşma yapacak isimler arasında, İş Bankası Bireysel Krediler Müdürü. Recep HAKİ, ERA TÜRKİYE Yönetim Kurulu Başkanı Can EKŞİOĞLU, PWC Partner Ersun BAYRAKTAROĞLU ve TSKB GAYRİMENKUL DEĞERLENDİRME Genel Müdürü Makbule Yönel MAYA bulunuyor.
Emre AKBULUT/Emlakdream.com