Altensis kurucu ortağı Emre Ilıcalı, yeşil binalar ve yeşil kentlerin tasarımında, insan sağlığına ve konforuna yönelik birçok konunun standart olarak yer aldığını söyledi.
Yoğun yapılaşmayla beraber artan trafik, sel baskınları, hava kirliliği, enerji ve su kaynakları faturası gibi birçok sorunla mücadele etmesi gereken kent insanı stres, depresyon gibi sağlık sorunlarıyla da karşı karşıya kalıyor.
Çevre dostu yeşil binalar, yoğun yapılaşmanın yaşandığı kentlerdeki sorunların reçetesini de bünyesinde barındırıyor. Yeşil binalar, sel baskınları, ulaşım, enerji ve su kaynaklarının efektif kullanımı gibi kente dair altyapı sorunların yanı sıra, stres, depresyon ve yaşamın kalitesi gibi insana dair sorunlara da çözüm sunuyor.
Kentler ve binalar yeşil bina kriterlerine göre tasarlandığında, modern insanın kentlerde yaşamasının bir faturası olarak algılanan stres ve trafik sorunlarına da çözüm oluyor.
Yeşil binalar danışmanlık şirketi Altensis’in kurucu ortağı Emre Ilıcalı, yeşil binaların bugün sadece daha az enerji harcayan binalar olarak algılandığını, oysa bu binaların tasarımında, insan sağlığına ve konforuna yönelik birçok konunun standart olarak yer aldığını söyledi.
Yeşil bina uygulamaları trafiğe çözüm
Emre Ilıcalı çevre dostu bina ve kentlerin trafik ve strese ne tür çözümler sunduğunu şu sözlerle özetledi: ''Yeşil bina uygulamalarında ulaşımda daha az taşıt kullanılması esastır. Çünkü yeşil kriterlerde kentsel alanların toplu taşımaya yakınlığı esas alınır, bireysel araç kullanımının sınırlandırılması hedeflenir. Bina kullanıcıları birçok sosyal imkana araba kullanma ihtiyacı duymadan yürüyerek veya bisiklet –elektrikli araçlar gibi düşük emisyonlu araçlarla ulaşır. Bu sayede trafik sorununa çözüm getirilirken, hava kirliliğine neden olan karbon emisyonları azalır.''
Uygulamalar stresi azaltıyor
Ilıcalı: ''Kentli insanın hayatının yaklaşık %90’ı binalarda geçmektedir Yeşil bina ve yeşil kentlerin tasarımında, örneğin daha fazla günışığından yararlanılması, taze havayı daha çok alması, az gürültülü ve daha aydınlık ortamlar sağlanması, zararlı kimyasallarla daha az maruz kalınması gibi insan sağlık ve konforuna yönelik uygulamalar da vardır. Sözkonusu uygulamalar yaşam kalitesini ve üretkenliği artırırken, stresi azaltmaktadır.'' dedi.
Altensis Kurucu Ortağı Emre Ilıcalı, binaların ve altyapı sistemlerinin sürdürülebilirlik kriterlerine (yeşil bina standartlarına) uygun inşa edilmesinin önümüzdeki yıllar bu problemlerin belli seviyede tutulması adına önem taşıdığını söyledi. Önlem alınmadığı takdirde 2050 yılında insanları daha stresli bir hayatın beklediğini anlatan Emre Ilıcalı: ''Çünkü 2050 yılında dünya nüfusunun yüzde 60’ı kentlerde yaşayacak ve kentleşme oranı arttıkça sorunları da katlanarak büyüyecek'' dedi.
Ilıcalı, kentleşme oranının her geçen gün arttığı bir dünyada, sürdürülebilir ve yeşil kentlere yapılacak bir yatırımın aslında o ülkenin kendi doğal kaynaklarına, doğasına ve de en önemlisi insanına yapılacak yatırım olacağını da açıkladı.
Altensis olarak bugün itibarıyla Türkiye’de yaklaşık 60’ın üzerinde projeye yeşil bina sertifikalandırma sürecinde danışmanlık verdiklerini, bir o kadar projenin sertifika sürecinin de hala devam ettiğini anlatan Emre Ilıcalı, LEED sıralamasında Türkiye’nin dünyada ilk 10 ülke arasına girmesine rağmen, aslında inşaat sektörünün mevcut büyüme hızında çok daha fazla yeşil bina alanına kavuşması gerektiğinin altını çizdi.