Türkiye’deki deprem gerçeğine dikkat çeken ERA Gayrimenkul Türkiye Genel Müdürü Özhan Atalay, kentsel dönüşüm projelerinin hızlandırılması gerektiğine dikkat çekti.
2001 yılında yaşanan deprem sonrası çıkan “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun” esaslarına göre yeni yapılan binalara depreme dayanıklılık standartları getirildiğini hatırlatan Atalay, “Bu kanun çerçevesinde mevcut binalardan riskli olanların tespit edilmesi ve güçlendirilerek, ya da yıkılıp yeniden inşa edilerek olası bir depremin olabildiğince az can ve mal kaybı ile atlatılması hedefleniyordu. Ancak konu amacından saptı” dedi.
Daha sonra dönüşüm için gereken kanun ve yönetmeliklerin çıkmaması sebebi ile kentsel dönüşüm amacı dışına çıktığını belirten Atalay, riskli binalar dururken rant kazanma imkanı yüksek olan ana arterlerdeki ve prim yapan kupon semtlerdeki binaların yenilenmesinin devam ettiğini vurguladı.
"Kentsel dönüşümün devlet desteği olmadan yapılması mümkün değil"
Gecekondu önleme bölgelerinde yapılan ve kentlerin dokusunu acımasızca tahrip eden birbirine bitişik devasa binalar yapıldığına dikkat çeken Atalay, “Yıkılan 4-5 katlı binaların yerine yapılan 20-30 katlı binalar kent yaşamını olumsuz yönde etkiliyor.
Her geçen gün tahrip olan kent dokusunun yanı sıra kentlerin alt yapı ve yolları yenilenmediği için nüfus yoğunluğu, bu bölgeleri yaşanmaz, nefes alınmaz hale getiriyor” dedi.
Bürokratik işlemler ve dönüşüm sürecinde özellikle de hak sahipleriyle yaşanan zorluklar nedeniyle sistemin yavaş ilerlediğini belirten Atalay, bu dönüşüm hareketinin devlet tarafından desteklenmesi gerektiğinin altını çizdi.
Atalay “Kentsel dönüşümün devlet desteği olmadan yapılabilmesi mümkün değildir. Dönüşüm yapılacak bölgeye komple yeni bir planlama yapılması, belirlenen binaların teker teker değil tek bir seferde yıkılarak yeni bir alt yapı, toplu ulaşım, yeni yollar, otopark alanları, yeşil alanlar, sosyal tesis alanları bırakılarak, tüm aşamalarının planlanması, müteahhitlerin ihale yolu ile TOKi veya benzer bir devlet kuruluşu tarafından seçilerek yönlendirilmesi gereklidir.
Ayrıca müteahhidin haklı olarak elde etmek isteyeceği kar payını o bölgeden çıkartması yerine bazı devlet arazilerinin imara açılarak parseller şeklinde kar payı olarak müteahhitlere bedelsiz verilmesi de kat yüksekliğini engellemek adına düşünülebilir.
Gayrimenkul sertifikası, bu tür alanlarda kullanılarak dönüşümden sonra o bölgede artık oturmayı tercih etmeyecek kişilere kırsal alanda, başka şehir veya bölgelerde daha farklı ev seçimi yapabilmeleri imkanı getirilmesi de gereksiz nüfus yoğunlaşmasının önüne geçebilecektir” diye konuştu.