29 haziran çıkış – 2 temmuz dönüş olarak 3 gece gemide konaklamalı Syros, Santorini ve Mykonos Adaları ve Atina’yı kapsayan, ETS Tur’a ait Aegean Queen cruise gemisiyle yaptığımız tatil deneyimimizin detaylarını sizlerle paylaşmadan önce ETS Tur’a teşekkür etmek istiyorum. Bu teşekkürün sebebi ise yaptığımız tatilin kalitesinden ziyade son yıllarda yaşanan terör olayları sonrasında birçok Avrupalı turizm acentasının Akdeniz’de gerçekleştirdiği turistik yolcu gemisi (cruise) tur paketlerinden Türkiye’deki destinasyonları teker teker çıkarmalarından sonra bir Türk turizm şirketinin kendi imkanlarıyla üzerinde devasa ETS Tur yazan gemileriyle şimdilik sadece Yunan Adaları ve Atina’yla sınırlı olmasına rağmen böyle bir turu düzenlemelerini bir vatandaş olarak önemsiyorum. Ayrıca tura katılanlar arasında Arap ülkelerinden misafirler olması da ticari açıdan oldukça umut verici, aynı ETS’nin yaptığı gibi işletmesini kendi yaptığı gemilerle cruise turları düzenleyen Türk turizm şirketlerinin sayısının daha da artmasını, düzenlenen gemi turu destinasyonlarının daha da çeşitlenerek çok daha farklı ülkeleri kapsayacak şekilde büyütülmesini ülke turizmimiz adına temenni ediyorum.
Şimdi gelelim ETS Tur’un düzenlediği Ege’deki Yunan Adalarından Syros – Santorini ve Mykonos ile başkent Atina’yı kapsayan ve 29 haziranda Çeşme Limanı’ndan başlayan ve 2 temmuz sabahı yine Çeşme Limanı’nda biten 3 gece gemide konaklamalı seyahatimize.. Bu bizim bugüne kadar gemi ile yaptığımız ilk cruise tatili oldu. Tura katılmaya da son anda karar verdik, turdan 3 gün önce yaptığımız rezervasyonla bir tane 2 kişilik ve bir tane de 1 kişilik kamara rezervasyonu gerçekleştirdik. Bizim schengen vizemiz olduğu için bu tura özel vizesi olmayanların ödemek durumunda kaldıkları adam başı 50 eurodan muaf olduk , kişibaşı 15 euro seyahat sigortasıyla birlikte 2 kişilik kamara için 1.600 TL ve 1 kişilik kamara için de 1.190 TL kredi kartına 6 taksitle ödememizi yaparak rezervasyonumuzu kesinleştirdik. (Kamaralarımız 5 binli odalardandı ve iç kamara denilen camsız kamaralardandı, bununla ilgili izlenimlerimi aşağıda paylaşacağım, kamara fiyatları camlı-camsız durumuna ve gemi içindeki lokasyonuna göre değişiyor). Bu fiyata dahil olanlar konaklama, kahvaltı, öğlen ve akşam yemekleri, kişibaşı 2 ufak su, 2 bira veya 2 kadeh şarap, 2 kola veya benzeri meşrubat, 2 çay veya kahve dahil. Bir de gittiğiniz liman vergileri için bir şey ödemiyorsunuz. Bu arada hemen belirteyim kişibaşı 15 TL olan yurtdışı çıkış harcınızı da yatırmanız gerekiyor. Biz her ihtimale karşı turdan bir gün önce bir banka şubesine ödeme yapıp dekontumuzu pasaportun için koyduk ama limanda da çıkış harcı ödemesinin yapıldığını gördük.
29 haziranda saat 14.00’te kalkacağı belirtilen gemi için en geç saat 13.00’e kadar limanda olmamız istendi ama bizim gemi saat ancak 15.25’te kalkabildi. Gemiye giriş işlemleri biraz zahmetli, tam 45 dakika güneşin altında kuyrukta bekledikten sonra gemiye giriş yapabildik. ETS yetkililerine seslenmekte fayda var, bu sizin tepki aldığınız ilk konulardan biri, bunu çok daha pratik ve yolcunuza eziyet etmeden gerçekleştirebileceğiniz bir sisteme dönüştürmeniz gerekiyor. Bismillah daha gemiye adım atmadan yolcular haklı olarak söylenmeye başladılar. Bu kuyruk sonunda yapılan kayıt işlemiyle sizin pasaportlarınızı alıp size banka kartı gibi bir kart veriyorlar, bu kart çok önemli; kamara kapınızı bununla açıyorsunuz, içeceklerinizi bedava hakkınız olanlar da dahil bu kartla alıyorsunuz, limanlarda gemiden inerken ve binerken bu kartı kullanıyorsunuz. Gemide bu tura turist olarak 764 kişi katılmış , geminin toplam mürettebatı da 304 kişiydi. Gemiye girdikten sonra 5003 ve 5005 olan kamaralarımızı bir süre aradıktan sonra bulduğumuzda her 2 odanın da temizlenmemiş olduğunu ve her 2 odanın banyosunda tamirat yapan yabancı uyruklu teknisyenleri görünce ikinci şoku yaşadık. Bavulları kapı önünde bırakıp öğle yemeğimizi almak için 8. kattaki restoranta çıktık. Burası oldukça kalabalıktı, yemekler çeşit olarak zayıf ve masa servisleri de oldukça yavaştı. Masalardan yemek yiyip kalkanlardan sonra aynı masaya yeni oturanlar pis bir masaya oturmak zorunda kalıyorlar. Kimse de gelip sizinle ilgilenmiyor! Siz temiz servis isteyip içeceklerinizi söylemek için neredeyse tamamı deneyimsiz ama hepsi çok kibar ve çoğu üniversite öğrencisi görevlilerden birini çağırmak durumunda kalıyorsunuz. Öğle yemeğinden sonra yine aynı katta farklı bir salonda turla ilgili olarak bizleri bilgilendirmek için topladılar. (henüz gemi limanda). Burada turla ve gemiyle ilgili genel bilgiler verildikten sonra uluslar arası denizcilik kuralları gereği her yolcunun katılması gereken bir tatbikat yapılacağı söylendi. Gemi içinde birkaç farklı katta toplanma yerleri açıkladılar, daha sonra 7 kısa ve 1 uzun sinyalden sonra hepimiz daha henüz temizlenip te yerleşemediğimiz kamaralarımıza gittik, söylendiği gibi odadaki can yeleklerimizi alarak en yakınımızdaki toplanma alanına gittik. Burada görevliler can yeleklerini nasıl takacağımızı vesaire anlattılar.(uçaklarda kalkıştan önce hosteslerin anlattığı acil durumda neler yapılması gerektiğinin gemi versiyonu).
Gemide 2 tane küçücük yüzme havuzu var, biz yolculuk süresince havuza girmeyi planlıyorduk ama havuzları görünce vazgeçtik. Esasen biz bu seyahatte hiç denize giremeden Yunan Adaları turu yaptık?? Bir tek Santorini’de 3 ekstra turun birinde 2 saatlik bir denize giriş vardı ama biz de o tura katılmayıp başka tura katılınca ayağımızı suya sokamadan turu tamamladık!
Bu arada hemen belirteyim gemide bir de kumarhane var. Burada 2 rulet masası, 1 adet black-jack (21) masası ile 7-8 tane kadar jetonlu makinalar var. Sadece seyir halinde açık olan bu casinonun tur boyunca bayağı da çok müşterisi vardı. Gemide ayrıca free-shop ile spa-masaj merkezi , spor hocası olmayan bir fitness salonu ile kütüphane ve oyun odası (okey, iskambil,tavla) bulunuyor.
Gemi, ilk durağı olan Syros Adasına doğru yol alırken biz de odaya yerleşmek umuduyla aşağıya indik. Kamaralardaki ustalar gitmişti ama banyoyu pislik içinde bırakmışlar ve bir kamaranın halıları sırılsıklam, diğer kamaranın da sifonu çalışmıyordu. Size kamaralardan da bahsedeyim: Gemideki en kötü kamaralar anladığım kadarıyla 5. kattakiler. İç kamaralarda dışarı açılan bir cam da yok. Büyüklükleri banyo&tuvalet dahil 9 metrekare kadar, bize verilen kamaralarda yan yana 2 ayrı yatak vardı, üstlerinde de kapalı halde duran ve istendiğinde açılan bir çeşit ranza gibi 2 yatak daha vardı, yani bu kamaralarda 4 kişi kalabiliyor ama zaten küçük olan bu odalarda 4 kişi nasıl kalır bilmiyorum. Bizim 2 odada da problem olunca biz soluğu oda değişimi talebiyle resepsiyonda aldık. Resepsiyon ilk başta pek istekli olmasa da geminin otel müdürü olan bir bey bize yardımcı olarak odalarımızı 6. Katta iki odayla değiştirtti. Kamara durumu müsait olunca bize jest olarak camlı odalardan verdirtti. 2 tane 30 santim çapındaki yuvarlak pencerenin bir odaya nasıl hayat verdiğini burada gördük. Buradaki odalar da küçüktü ama pencerelerden giren gün ışığının ve deniz görüntüsünün verdiği ferahlık bizi çok mutlu etti. Akşam saat 20.30 gibi Syros Adasına vardık.
Burada limandan inip hemen adanın merkezine girebiliyorsunuz. Merkezi küçük ama şirin bir ada olan Syros’u gezip saat 00.30’da gemiye geri döndük. Gemi saat 01.00 gibi limandan ayrılarak Santorini Adasına doğru yola çıktı. Santorini’de ETS’nin 3 ekstra tur paketi bulunuyor. Bunlardan biri olan ve Romantik Tur adını taşıyan pakete kişibaşı 45 euro ödeyerek katıldık. Bu tur en ucuz tur! Diğer turlarda kişibaşı fiyatlar 60 eurolara kadar çıkabiliyor. Burada yine ETS tur yetkililerine seslenmek istiyorum: Seyahatteki tüm ekstra tur paketleriniz pahalı..
Santorini’de gemi denizin ortasına demir attı çünkü yanaşabilecek liman yok, çok dik volkanik kayalıkların olduğu bir ada burası ve gemiden adada hizmet veren tender bot adı verilen küçük teknelerle kıyıya çıkabiliyorsunuz ve aynı şekilde dönebiliyorsunuz, tender botlar için para ödemiyorsunuz, onları ETS karşılıyor.
Romantik tur kapsamında ilk önce bizi İlyas Peygamber’in yüksekçe bir tepede bulunan oldukça küçük bir çeşit kilise benzeri bir yere götürdüler. Daha sonra Santorini Adası’nın en önemli yeri olan Oia (İya okunuyor) köyüne gittik. Bu köy inanılmaz popüler, arama motorlarında Santorini diye yazıp bulduğunuz şirin evlerden ve mavi kubbeli kiliselerden oluşan resimlerin hepsi bu köyde çekilen resimler, ayrıca dünyanın dört bir yanından çiftler burada evlenmek için başvurup düğünleri için 2 yıl bekliyorlarmış. Oia Köyüne dünyanın her tarafından gelen başta ünlüler ve sosyete mensupları; buradaki küçük ama çok şirin butik odalara geceliği 500 eurodan başlayıp binlerce euroya kadar çıkan ücretler ödüyorlarmış.
Santorini normalde 10 bin 500 civarında bir yerleşik nüfusa sahip adayken yaz aylarında nüfus yüz binin üzerine çıktığı söyleniyor. Volkanik bir ada olan Santorini’de yılın en az 320 günü güneşli geçerken su kaynağı hiç olmayan adaya yağış çok az düşüyormuş. Adadaki az sayıdaki bitkiler de enteresan, neredeyse yere yapışıklar ve su ihtiyaçlarını kendi kendilerine (sanırım havadaki nemden alıyorlar) karşılıyorlarmış. Oia Köyü’nden sonra Fira Köyü’ne gittik. Burası oldukça denize dik bir yer , eğer ekstra tura katılmasaydık gemiden bineceğimiz tender botlar bizi buraya getirecekti. Teknelerden inilen yerden Fira merkezine çıkmak için 3 alternatifiniz bulunuyor. Birincisi 600’den fazla basamaktan oluştuğu söylenen merdivenlerden bedava çıkacaksınız, ikincisi bu merdivenleri kişibaşı 5 euro vererek katır tepesinde çıkacaksınız veya üçüncüsü de kişibaşı 6 euro verip teleferikle çıkacaksınız. Burada en mantıklı yol üçüncü seçenek olan teleferik ama 6 euro çıkış ve 6 euro da iniş hesap edildiğinde kişibaşı 12 euro hiç hesapta olmayan bir ödeme yapmanız gerekiyor. Fira’yı çok beğendiğimi söyleyemem, bu turdan anladım ki Santorini Adası demek Oia Köyü demek, gerisi hikaye..
Saat 14.30’da gemiye döndükten yarım saat sonra gemi Mykonos’a doğru yola koyuldu. Akdeniz’in renkli gece hayatı ile tanınan ünlü adası Mykonos’a akşam saat 20.30’da vardık. Liman ile ada merkezi arası yaklaşık 3 kilometrelik bir yol ve buradan ETS’nin anlaştığı otobüsler kişibaşı 8 euro karşılığı sizi merkeze götürüp gece de gemiye getiriyor. Burada da ETS yetkililerine seslenmek istiyorum: Sizin Mykonos’ta yolcularınızı merkeze götürüp geri getirmek için para talep etmenizi birçok yolcunuz gibi ben de eleştiriyor ve bunu doğru bulmuyorum çünkü turunuz genel anlamda ucuz sayılmaz, bir de ayrıca böyle bir ücret talebiniz size yakışmıyor.
Yerleşik nüfusu yaklaşık 10 bin olan ada herhalde yaz aylarında yüzbinin oldukça üzerinde seyrediyordur. İlk başta bize Bodrum’u çağrıştıran adanın daracık onlarca sokaktan oluşan çarşıları çok hoşumuza gitti. Butiklerdeki çok güzel giysi&ayakkabı ve takı tasarımları dikkatimizi çekti. Ayrıca dükkanların içlerini ve dar sokaklardaki yer taşlarının çevrelerini beyaz yağlı boya gibi parlak bir boyayla bembeyaz görüntüye çevirmeleri çok şıktı. Gece hayatı oldukça hareketli, adada pek çok eğlence mekanı bulunuyor. Biz saat 03.30’da gemiye döndük, saat 04.00’te de gemi Atina’ya doğru yola çıkarken biz de dinlenmek üzere kamaralarımıza çekildik.
Saat 11.30’da Atina Pire Limanı A terminaline gemi yanaştı. Terminal; şehrin en önemli turistik merkezi olan ve aynı zamanda çarşının olduğu Akropol’e 35-40 dakikalık mesafede. Ancak hemen belirteyim: Biz Atina’ya geldiğimizde günlerden cumartesiydi ve hava sıcaklığı kesin 40 derecenin üzerindeydi, dükkanların yüzde 90’ı kapalıydı, genelde yeme-içme ve kafe gibi mekanlar açıktı ve talihsiz bir zamanlamayla Atina’da çöp toplama işçilerinin grevine denk geldik, caddeler çöp dağlarıyla ve pis kokularıyla kaplıydı.
ETS turun Atina’da 2 alternatifli ekstra turu var, bu turlar bir kişi için 55-60 euro fiyatlarla satılıyor, genel bir şehir turu yaptırıp Akropol müzesine ve Akropol tepesine çıkartıyorlar.
Buraları birbirine yakın ve şehrin merkezinde olan yerler. Biz tura katılmadık, size çok önemli bir bilgi olarak en ucuz şekilde limandan Akropol’e ve gidiş ve dönüş bilgilerini vereyim, bu bilgiler işinize çok yarayacak ve tarihi kalıntılara (bizdeki Efes gibi) fazla merakınız yoksa ; daha çok şehrin içinde gezinmek istiyorsanız kişibaşı bu paralar yerine çok daha ucuza işinizi çözersiniz.
Birinci Yol, limanın terminal çıkışında taksiler var, maksimum 4 kişi alıyorlar ve 25 euroya Akropol’e götürüyorlar. Limana dönerken de ayrı para ödüyorsunuz.
İkinci yol; Terminalin kapısından dışarı çıkıp 100-150 metre yürüdükten sonra üstü açık 2 katlı şehir turu yaptıran otobüslerin olduğu bir alan var. Bu otobüslerden istediğiniz yerde inip istediğiniz yerde binebiliyorsunuz. Yani kişibaşı 20 euro ödeyerek alacağınız bileti atmadan aynı gün içinde bu otobüslerle şehri gezip gemiye geri dönebiliyorsunuz.
Üçüncü yol; Merkeze gidip geri dönmenin en ucuz yolu ise belediye otobüslerini kullanmak. Bu yolla kişibaşı 4,50 euroya ulaşım sorununu çözüyorsunuz. Terminalden çıktıktan sonra 2. Maddede bahsettiğim üstü açık otobüslerin olduğu alanın 10 metre kadar önünde bir küçük portatif gişe göreceksiniz. Burada 4,50 euroya alacağınız biletle bütün gün belediye otobüslerine binebiliyorsunuz. Gişenin 15 metre önündeki otobüs durağına gidiyorsunuz, otobüslerin ışıklı tabelalarında Acropol yazdığını gördüğünüzde bir de şoföre Akropol diyerek tasdik ettirdiğinizde binebilirsiniz. Akropol’e 35-40 dakikada varıyor. Otobüsün içinde aynı bizim otobüslerde olduğu gibi ekranda gelinen duraklar gösteriliyor, inmek için düğmeye basıyorsunuz. Yalnız dönüşte tekrar yanlış otobüse binmemek için otobüs sefer numaralarına dikkat etmekte fayda var. Biz dönüşte merkezde 040 numaralı durakta yine 040 numaralı otobüse binerek limana döndük. Yalnız burada şoföre yakın durun, limanı ifade etmek için Pireaus Port ‘ta inmek istediğinizi söylerseniz yardımcı oluyorlar, bindiğimiz otobüs limanın bir üst caddesinden geçiyordu, şoför bizi inmemiz gereken yerde uyardı , indiğimiz duraktan yürüyerek 20 dakikada gemiye döndük.
Son dönüş saati 19.00 olan gemimiz saat 20.00 gibi hareket etti. Dünyada demokrasinin ilk kurulduğu şehir olan 3 milyon 100 bin nüfuslu Atina’dan çok beğenerek ayrıldığımızı söyleyemem. Bunda belki aşırı sıcağın, çöp dağlarının ve çarşı mağazalarının neredeyse tamamının kapalı olmasının etkisi de olabilir ama bana bir daha Atina’ya gitmek ister misin diye sorsalar cevabım “hayır” olur.
2 temmuz Pazar sabahı saat 07.00’de gemi Çeşme Limanı’na vardı. Pasaportlarımızı yine biraz beklemeli bir süreç sonrası aldıktan sonra pasaport çıkış kuyruğuna girdik. 764 yolcu ve 3 pasaport kontrol gişesi hesaba katıldığında varın kuyrukta bekleme süresini siz düşünün! Biz ön sıralara daha yakın olduğumuz halde limandan çıkış saatimiz 09.00’u buldu.
Özetlemek gerekirse başta yazdığım gibi ETS turu bir vatandaş olarak kutluyorum ve cruise gemi turlarının bu şekilde daha da yaygınlaştırılması gerektiğini düşünüyorum, ETS turun da gemi tatilinde kendilerini geliştirmeleri gerekiyor, turun düzeltilmesi gereken hususları var. Sonuç olarak bu 3 günlük tatil bizim için çabuk geçti, tur boyunca yaklaşık; 4 saat Syros’ta, 6 saat Santorini’de, 7 saat Mykonos’ta ve 7 saat kadar da Atina olmak üzere toplam 24 saati karada geri kalan zamanı gemide geçirdik, tatilden hatırımda kalanlar da burada anlattıklarım oldu.