17 ağustos 1999 yılında yaşadığımız deprem felaketinin üzerinden 18 yıl geçmesine karşılık yapılan yenileme çalışmalarının istenilen düzeye gelmediğini söyleyen gayrimenkul sektörünün 2 deneyimli ismi kentsel dönüşüm çalışmalarının hızlandırılmasının elzem olduğunu söyleyerek büyük Marmara depremi sonrası gelinen nokta hakkında görüş bildirdiler.
Mar Yapı İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Robert Varon yaptığı açıklamayla ''Biz deprem sonrası kurulan bir firma olarak yönetmeliklere uygun şekilde depreme dayanıklı yapılar yapıyoruz. Sadece deprem konusunda değil tüm bina güvenliği konusunda paydaşlarımızla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Büyük Marmara depremi sonrası gerçekleştirilen çalışmalarda maalesef yeterli düzeye gelinemedi. İstanbul’da hala ciddi oranda dayanıksız yapı stoğu var. Bu stoğun hemen dönüştürülmesi de beklenemez. Çünkü bu konular ekonomik ve sosyolojik bir çok etkene bağlı, hızlı olması zor. Emlak Konut GYO ve TOKİ’nin bugüne kadar yaptığı iyi çalışmalar tabiki var ve özel şirketler olarak bizler de elimizden geleni yapıyoruz ve yapmaya devam etmeliyiz.'' derken ERA Gayrimenkul Türkiye Genel Müdürü Özhan Atalay da konuyla ilgili olarak ''17 Ağustos depremi pek çok insanın binalara bakış açısını değiştirmiş ve çıkartılan yönetmelikler sayesinde o tarihten sonra yapılan binalarda depreme karşı dayanıklılık sağlanmıştır. Bu yönetmeliklerde ülkemizin deprem haritası çıkartılarak riskli bölgeler için deprem sınıf tasarımları, statik projeler ve malzeme kullanım esasları belirlenmiştir.
17 Ağustos depreminden yaklaşık 1 yıl sonradan günümüze kadar gelen ruhsatlı binalarda depreme karşı dayanıklılık sağlanmıştır. Ancak daha önce yapılan inşaatlarda riskler hala sürmektedir. Şehirleşmenin tam hızıyla sürmesinin etkisi ile eski binaların bazılarının bulunduğu bölge ve arterler oldukça değerlendiği için buralar müteahhitler için cazibe yerleri haline gelmiş ve kentsel dönüşüm tabir edilen düzenlemelerle binalar yıkılarak yenileri yapılmıştır. Ancak bu derece değerlenmeyen ve yıkılarak yenisinin yapılması rantabl olmayan binalardaki riskler devam etmektedir. 17 Ağustos’tan önce yapılmış binalar, o tarihten bu yana geçen 20 yıla yakın bir süre içerisinde daha da yorulmuşlar, su alan temelleri daha da zayıflamış, tuz ihtiva eden kumlar ile yapılmış olan betonları daha da güçsüzleşmiş ve demirleri daha da çürümüştür. Bu tür bazı binalarda takviye ve güçlendirmeler yapılmış olsa da, pek çoğunda risk devam etmektedir. Bu nedenle İstanbul’a gelecek olası bir depremin sonuçlarının vahim olması işten bile değildir. O nedenle çalışmalar hızlandırılmalıdır. '' açıklamasında bulundu.