Son günlerin en çok tartışılan konusu olan Taksim Meydanı Projesi'ne bir tepki de İstanbul Serbest Mimarlar Derneği'nden geldi.
Taksim meydanı yayalaştırma projesi; son yıllarda kamuoyunun önüne oldu bitti olarak getirilen en önemli kentsel dönüşüm projelerinden birisidir ve çok haklı olarak gündemde yer tutmaktadır.
Taksim alanı, Cumhuriyet anıtı ve Cumhuriyet döneminde yapılmış ve uygulanmış olan gezi parkı ile, İstanbul'un Cumhuriyetle özdeşleşmiş tek alanı olduğu için, burada yapılmak istenen değişiklikler, elbette vatandaş olarak hepimizi ilgilendirmektedir. Ama İstanbul'un büyük mesleki birikimi olan mimarların kurduğu Serbest Mimarlar Derneği ise; Taksim yayalaştırma projesi hakkında görüş bildirmeyi özellikle görev saymaktadır.
Proje; ortaya çıkış süreci ve taşıdığı iki önemli ana fikirle dikkati çekmektedir. Taksim meydanı gibi İstanbul'un en dikkat çekici bir alanı ile ilgili çok radikal kararları, oldukça kaba çizgileri ile ortaya koyan bu proje, üstelik müellifi de belirtilmeden, Büyükşehir Belediyesi tarafından birdenbire açıklanmış ve inşaatının ihale edildiği de söylenmiştir. Böylece, proje taşıdığı iki ana fikir üzerinde tartışılamadan, getirip götürdükleri belli olmadan uygulamaya konulmuş olmaktadır.
Katılımcı demokrasi nerede kalmıştır? Projenin toplam gerçek maliyeti nedir? Bu yatırım hangi kaynaklardan karşılanacaktır, belli değildir?
Bu önemde bir proje arkasında, belirli ve güven veren tasarımcılar olmadan uygulanacaksa, başarısından doğal olarak kuşku duyulacaktır.
Projenin iki ana fikri, trafiğin meydanın altına alınması ve eski Taksim Topçu Kışlası'nın bir şekilde yeniden inşa edilmesidir. Her iki düşüncenin iyice tartışılmadan uygulamaya geçilmesi doğru ve kamu yararına olmadığı gibi; sonuçları açısından da yararlı olmayacağı ortaya çıkmaktadır. Büyük bir zaman ve kaynak israfı ile uygulanacak, trafiğin yer altına alınması düşüncesi, bugün 50'li yılların ütopyası halinde kalmıştır. Meydanı yalnızlaştıracağı hemen hemen kesindir.
Dünyanın Paris, Londra, New York gibi tüm önemli kent meydanlarında iyi düzenlenmiş transit trafik, canlı bir şekilde yayalarla birlikte, sorunsuz yaşamaya devam etmektedir.
90 yıl önce yıkılmış Taksim Topçu Kışlası'nın, hatta taban alanı hafifçe büyütülerek yeniden inşası düşüncesi; ideolojik değilse maalesef sığ bir kültürün ürünüdür. Yıkılmış Taksim Kışlası'nın mimarı belli olmadığı gibi, mimari bakımdan bir değeri olmadığı da, tüm sanat tarihçileri tarafından kabul edilmektedir. Planı, rölöveleri olmadan, eldeki birkaç fotoğrafa dayanılarak yapılacak ve işlevi değişecek eski Topçu Kışlası, İstanbul'un merkezine nasıl bir değer katacaktır?
Bugün "kimliği" olmadığı iddia edilen ve İstanbul'un Cumhuriyetle özdeşleşmiş tek meydanı olan Taksim meydanına, mimarisi eklektik, hatta "kitch" olan eski Osmanlı Topçu Kışlasının kimlik getireceği düşüncesi, bırakınız şehirciliği ve mimarlığı, sağduyu açısından da tümüyle olumsuz bir düşüncedir.
İstanbul Serbest Mimarlar Derneği'nin gelinen bu noktada nelerin yapılması gerektiği ile ilgili düşünceleri aşağıdadır:
1. Öncelikle proje ile ilgili tüm işlemlerin durdurulması.
2. Katılımcı bir yöntemle Taksim'le ilgili bir "Değişim Programı" hazırlanması.
3. Bu programa ve kurallara göre Ulusal veya Uluslararası proje yarışması açılması.
4. Finale kalmış projelerin son kez şeffaf bir şekilde değerlendirilerek üzerinde en çok mutabakat sağlanan
projenin kabulü.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.