Geçtiğimiz aylarda MIT (Massachusetts Institute of Technology)’nin Londra’da düzenlediği bir vaka analizi yarışmasına jüri üyesi olarak davet edildiğimde, “retrofit” yani tadilat konusunun fazlasıyla ön plana çıktığını gözlemledim. Tesadüfen Türkiye’de de bu yarışmanın ardından 15 gün sonra İstanbul’da Ekodesign Konferansı’nda ‘Binadan Yerleşim Ölçeğine Green Retrofitting’ konusunu tartıştık.
Evet Yeşil Tadilat olarak çevirebileceğimiz “Green Retrofitting” artık dünyada önemli bir trend. Yani dünya artık “Eski binalar yıkılsın mı, yoksa elde mi tutulsun?” sorusunu tartışmaya başladı. Eğer şartname ve kullanım ihtiyaçlarını bir şekilde sağlıyorsa eski binaların tadil edilmesi yaklaşımı ön planda. Ancak tek bir koşul var: Bu tadilatın binayı Yeşil hale getirmesi
Tadilatı birkaç başlık altında inceleyebiliriz: binanın yapısal durumu (deprem şartnamesi, zemin durumu, mukavemeti vb.), istenen günümüz fonksiyonlarını sağlayıp sağlamadığı (kat yüksekliği, açıklıklar, merdivenler vb.) ve enerji verimliliği açısından çevreye etkisi.
Enerji verimliliği açısından bakarsak, tadilat işlemlerinde emisyon yeni inşaatlara göre oranı tadilatın boyutuna göre değişmekle beraber kesinlikle daha azdır. Yeni inşaatlardaki bazı ana hammaddeler kullanılmadığından ötürü doğal kaynakların kullanımı azdır. Yıkım sonucu çıkan moloz da çok daha azdır. Tadilat şehir merkezlerinin günlük şehir yaşamını aksatmadan yeniden yapılanmasına yardımcı olur. Bazı durumlarda şehre değer katan tarihi dokuyu korur.
Eğer bir binanın tadilat için koşulları uygunsa az bir maliyetle elektrik yükü, aydınlatma, soğutma, ısıtma, havalandırmada, su tüketiminde, hatta bazen mimari gibi teknik özelliklerinde geliştirmeler yapılabilir.
Gelişmiş memleketlerin bir kısmında Yeşil Tadilat projelerinin sayısı yeni bina projelerini yakalamış durumda bugün artık. Yeni yapılacak yeşil binaların yaklaşık %3-15’ü oranında gerçekleştirilecek bir harcamayla eski binalarda yeşil tadilat yapılabilir. Yeşil tadilat gören binalardan enerji tasarrufunda %10 ila 20 arasında verim almak da mümkün hale gelmektedir. Üstelik yeşil tadilat görmüş binaların bir kısmı yeni bina olarak kabul görmekte ve yatırımcısına satış ve kiralamada avantaj sağlamaktadır.
Yeşil Tadilat’la mevcudun bir kısmını da olsa kullanma yaklaşımı global olarak ön plana çıkıyor. Burada önemli olan binanın, kullanıcının, çevrenin ve yasaların/şartnamelerin kriterlerine uyulması. Eğer bu koşullar müsaade ediyorsa, bundan böyle mevcut binalardan iyileştirme ile yararlanmak tercih edilecek. Ancak bu noktada hemen belirtelim ki, mevcut binada özellikle ofislerde kat yükseklikleri, modern mekanik ya da elektrik sistemlere müsaade eden bir strüktür olması ve ülkemiz için çok önemli olan deprem şartnamesini sağlaması gerekliliği bulunuyor.
Burada yeşil binalarla ilgili bazı bilgileri de paylaşmak isterim. Dünyada 2012 yılında yapılan binalarda yeşil bina oranı %38’e yükseldi. Yani gelişmiş ülkeler başta olmak üzere, bütün dünyada yeşil binalara talep artıyor. Bugün en fazla yeşil binaya sahip ülke Singapur. ABD’de binaların %48’i, Avustralya’da
%39’u’i, İngiltere’de %52’si, Norveç’te %32’si, Almanya’da %28’i, Singapur’da %66’sı, BAE’de %51’i, Güney Afrika’da %31’i ve Brezilya’da %39’u yeşil bina.
Bugün artık birçok şirket, iklim değişikliğine yönelik stratejiler geliştiriyor. Çünkü eğer bugün önlem almazsak 2050 yılında 3 tane daha Dünya’ya ihtiyacımız olacak. Mesele bu kadar açık ve net. Hal böyle olunca bu konuya tepkisiz kalmak düşünülemez. Özellikle son 5 yıldır bu konuda ülkemizin her kesiminde; STK’lar, özel sektör, kamu ve yurttaşlar, hemen hemen her kesimde, duyarlılık çok fazla arttı. Yapılan pek çok sosyal projenin hepsinin ayrı ayrı yararı var. Gayrimenkul sektörü değişime ve dönüşüme en çabuk ayak uyduran sektör oldu. Geleceğin üstünde inşa edileceği yeşil bina kavramı gibi daha pek çok örnek verebiliriz. Enerji verimliliği ve tasarrufu konusunda da pek çok yönetmelik çıkarıldı. İnanıyorum ki, bu alanda da çok kısa sürede yol kat edeceğiz.
Son olarak şu notu da iletmek isterim. Önümüzdeki dönemde bahsetmiş olduğum teknoloji yoğun, çevre dostu, sürdürülebilir binalara talep artacak. Biz de Türkiye olarak gerek kentsel dönüşüm gerekse yeni kurulan şehirlerde çevre dostu binalar inşa ederek yeşil bina sayısının artmasına dolayısıyla ülkemizin ve dünyanın geleceğine katkı sağlayacağımıza inanıyorum.