21 Kasım 2024 Perşembe
Ana SayfaSektörden Haberlerİnşaat sektörü, krediler ve kamu bankaları

İnşaat sektörü, krediler ve kamu bankaları

Yenişafak gazetesi köşe yazarlarından Levent Yılmaz, inşaat sektöründe son dönemdeki gelişmeleri ele alan bir yazı kaleme aldı.

İşte Yılmaz’ın, “İnşaat sektörü, krediler ve kamu bankaları” başlıklı yazısının tamamı;

Türkiye’de inşaat sektörünün küresel ekonomideki payı ve özellikle büyümeye katkısı dikkatlerin her zaman sektörün üzerinde olmasına yol açıyor. Halihazırda inşaat sektörünün küresel ekonomideki payı yüzde 15 civarında gerçekleşirken bu oranın 2017 itibariyle Türkiye’de yüzde 9’a yakın düzeyde olduğunu görüyoruz. Projeksiyonlar 2025 yılında küresel ekonomideki sektör payının gelişmiş ülkelerde yüzde 10, gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 17 civarında olacağını gösteriyor. Türkiye’nin 2017 yılı büyüme rakamlarını incelediğimizde sektörün yılın ilk çeyreğinde yüzde 5,2 ikinci çeyreğinde yüzde 5,5 ve üçüncü çeyreğinde ise yüzde 18,6 büyüyerek ilk dokuz ayda yüzde 12’den fazla büyüdüğünü görüyoruz. Ancak sektörün büyüme oranı 2017 son çeyreğinde yüzde 5,8’e düşmüş.

İNŞAAT SEKTÖRÜ NEDEN ÖNEMLİ?

İnşaat sektörünün yaklaşık 250 alt sektörü de destekleyerek Türkiye’nin ekonomik büyümesine önemli bir katkı sağladığını biliyoruz. Hatta bu katkı o kadar önemlidir ki bir dönem, her ne kadar küresel ortalamaların altında olsa da “Türkiye inşaatla büyüyor” eleştirileri yapılmıştı. Diğer taraftan sektörün toplam istihdam içerisindeki payı yüzde 8’e yaklaşmış durumda. Ocak 2018 itibariyle 1 milyon 958 bin kişinin bu sektörde istihdam edildiğini görüyoruz. Özellikle yaz aylarında sektörün ihtiyaçları doğrultusunda bu rakamın çok daha yükseklere çıktığını da biliyoruz. Bu noktada kayıt dışı istihdamın yoğun olduğu sektördeki kayıt altına alınmamış işgücünün bu rakamlara dahil olmadığını da hatırlatmakta fayda var.

Sektörün bir diğer önemi de Türkiye için en önemli ihracat kalemlerinden birisi olmasıdır. Zira Türkiye Müteahhitler Birliği verilerine göre sadece yurtdışında iş yapan müteahhitlerin son 10 yılda 230 milyar dolar getiri sağladığını görüyoruz.

Öte yandan inşaat sektöründeki büyüme ile doğru orantılı olarak inşaat malzemesi sanayisi de gelişiyor. Örneğin 2017 yılının ilk on bir ayında inşaat malzemesi ihracatı 16 milyar doları aşmış durumda.

YAVAŞLAMANIN RİSKLERİ

2017’nin son çeyreğinde inşaat sektörünün büyüme oranının yavaşlayarak yüzde 5,8 seviyesine düştüğünü ifade etmiştik. Bu duruma dikkat etmek gerekiyor. Zira sektörün sürdürülebilirliğinin bir diğer önemi de sektörün şoklar karşısında gösterdiği tepkidir. Türkiye’nin 2001 krizi ve 2008 Küresel Finansal Kriz’in hemen ardından sektörün krizlerden en hızlı etkilenen sektör olduğunu görüyoruz. 2001’de yüzde 17,4 küçülen sektörün 2009 yılındaki küçülmesi yüzde 16,1. Bu bakımdan sektörün yavaşlamasının etkilerinin çok hızlı görülmesinin genel ekonomik algının bozulmasına neden olabileceğini gözardı etmemek gerekiyor.

Sektördeki talebi etkileyen son dönemin en önemli gelişmesi de konut kredi faiz oranlarındaki artış. Zira inşaat sektörünün kabaca yüzde 80’ini konut sektörü oluşturuyor. Dolayısıyla buradaki talebin sürdürülebilir olması oldukça önemli.

FAİZLER BELİRLEYİCİ

Konut satışlarındaki en önemli değişkenin kredi faizleri olduğu konusunda sanırım itirazı olan kimse yoktur. Son dönemde faizlerdeki genel eğilimlerle beraber konut kredi faizlerinin de artış gösterdiğini görüyoruz. Örneğin 2017 yılı Mart ayında 0,92 olan faiz oranı, Mart 2018’de 1,23 seviyesine ulaşmış durumda. Bu rakamlar son 8,5 yılın en yüksek rakamlarını ifade ediyor. Bu açıdan konut kredi faiz oranlarının düşürülmesi büyük önem arz ediyor.

Tam da bu noktada; kamu bankaları Ziraat, Halk ve Vakıfbank ile Ziraat ve Vakıf Katılım’ın yer aldığı iki kamu katılım bankasının kredi faiz oranlarını 0,99’a çekmeye yönelik çalışmasının da önemli olacağı görülüyor. Keşke kamu bankaları bu noktada proaktif davranıp daha önceden inisiyatif alsaydı. Sanırım konu buralara gelmeden çözülmüş olurdu.

Öte yandan maliyetleri etkileyen diğer hususlara ilişkin olarak alınan son kararla; 6 ay süreyle konut teslimlerinde yüzde 18 olan KDV yüzde 8’e ve tapu harç oranı da yüzde 4’ten yüzde 3’e düşürüldü. Tüm bunların kısa vadede sektörün acil ihtiyaçlarını karşılayacağı aşikar. Ancak bundan sonrası için de sektörün kendisine yönelik yol haritasında bazı noktaları gözden geçirmesi gerekiyor.

Örneğin büyük markalı konut üreticilerinin doymuş olan lüks segmentte proje üretmek yerine, halen talebin yüksek olduğu orta ve alt gelir grubuna yönelmesi faydalı olacaktır. Büyükşehirlerin dışında kentsel dönüşüme ihtiyaç duyan ve artan nüfuslarıyla beraber konut talebi oluşturan şehirlerde proje üretmeye yönelmek gerekmektedir.

Öte yandan, bireylerin gerçek ihtiyacının çok üzerinde metrekareler içeren konutların yerine, kullanışlı, uygun maliyetli ve kısa sürede teslim edilme garantisi verilecek projelere olan ihtiyaç da gözardı edilmemelidir. Önerileri artırmak mümkün ancak genel itibariyle sektör için yeni bir strateji ve finansman modelini geliştirmek gerektiğini ifade etmek gerekiyor. Finansman modelleri konusunda bankalara büyük görev düşüyor. Zira belirli bir standardı olmayan ve bankaların inisiyatifine bırakılan gayrimenkul değerleme sistemi ile belirlenen teminata dayalı krediler ile devam etmek her ne kadar bankalar için kolay ve karlı olsa da; kamusal görev icra edeceği için imtiyaz tanıyan bankaların taşın altına elini koyması gerekiyor.

PROJE BİLGİ FORMU

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yapın

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen isminizi girin

Son Haberler

YAZARLAR

Ayla Özer
365 YAZI