Dünya gazetesi yazarlarından Leyla İlhan, bugünkü köşesinde, “Konut arzına ‘şehir planlaması’ ile kontrol” başlıklı yazı kaleme aldı.
İşte İlhan’ın söz konusu köşe yazısı;
Gayrimenkul sektörü “ekonominin lokomotifi” kabul edilen sektörlerden biri. 200’den fazla sektörle ilişkili gelişmeler 200 sektörü etkiliyor. Son günlerde satışların düşmesi ve stok tartışmalarıyla gündemde. Bazı kaynaklara göre 600 bin, bazılarına göre 800 bin satışa hazır konut var. Ruhsatı alınmış, yapımı gündemde olanlarla birlikte rakam 2 milyonu geçiyor. Bir başka konu sektöre girişler. Bu da sektörün öteden beri gündeminde. Gayrimenkul sektörü 330 bin müteahhit ile artık yürümekte zorlanıyor. Hükümet sektöre verdiği önemi KDV ve tapu harcı indirimleri ile gösterdi. Arkasından kamu bankalarını devreye koyarak faiz indirimi ile sektörde büyük bir destek daha verdi. Çarklar yeniden dönmeye başladı. Hükümetin desteği, talebi canlandırmaya dayanıyor. Bu açıdan bakıldığında kararlar önemli, olumlu… Sektör de buna yeni indirim kampanyaları ile karşılık verdi. Onlarca firmanın katıldığı bir kampanyanın satışları artırması bekleniyor. Fakat konunun bir de arz tarafı var… Hem sektör hem de ekonomi açısından riskten kaçınmak için arzın da disipline edilmesi gerekmez mi? Çarkları sürekli vergi indirimleriyle, desteklerle döndürmek kısır döngüsü nasıl kırılacak? Sürdürülebilir bir büyüme nasıl olacak? Evet, sektör de bunu tartışıyor.
“İlkel sistemden çıkılmalı”
GYODER Başkanı Feyzullah Yetgin sektörde sağlıklı ve sürdürülebilir bir büyüme için öncelikle kamuya çok şey düştüğünü dile getiriyor. Bir defa şehir planlarının yapılması ve bunlara uyulması son derece önemli bir konu. Şehir planları ölçeğinde çözümler geliştirilmeyip parsel bazında çözümler devam ettiği takdirde yatırımcı imar planları uygunsa gelip orada yatırım yapar, ‘niye yapıyorsun’ demek ayrı bir tartışma konusu. Fakat şehir planları olsa arz da ona göre gelişir. Yetgin KDV oranı ve tapu harcında sık sık indirimler yerine kalıcı makul tek bir oranın daha doğru olduğu görüşünde. Örnek, alıcı ve satıcıdan (yüzde 2-2) yüzde 4’lük tapu harcının yarım -yarım veya en fazla yüzde 1-1 olması gerektiğini söylüyor.
Faiz konusunda ise bir mekanizma olacak. Çünkü bu kadar yüksek faizde sistemin devam etmesi mümkün değil” diyen Yetgin, sektörün finansal açıdan kaynak sorunu yaşamaması için de konutta ikincil piyasalar ve seküritizasyon gibi oluşumlara gitmesi gerektiğini belirtiyor. Yetgin, gayrimenkulün böylece sadece sat -yapa dayalı ilkel sistemden kurtulabileceğine vurgu yapıyor.
“Akımla devam edilmemeli”
Milyonlarca konutun “kentsel dönüşümü” olacak. Ayrıca her yıl 1 milyona yakın konut ihtiyacı var. Dolayısıyla arz tarafının da bunu gözden kaçırmaması gerekiyor. Feyzullah Yetgin, “Kentsel dönüşümde müteahhit ile vatandaşkarşı karşıya geliyor. Bu doğru değil, sonuçlarını birlikte yaşıyoruz. O zaman kamu, merkezi idare, yerel idare, gerektiğinde TOKİ gerekli noktalarda bu sistemin yönetilmesi kısmında, vatandaşla anlaşma kısmında, muhatap alınması konusunda yer almalı… 330 bin müteahhit var. Bu sayı yerine müteahhitlik boyutunda bir standart getirilmeli, bu işi meslek olarak yapan firmalar yoluna devam etsin. Bunlar yine kamuyu ilgilendiren kısım. Ama müteahhitler de artık yapacakları her proje için daha fazla çalışmaları gerekecek. Bir firma orada bir proje yaptı diye bir akımla devam etme yerine daha fazla teknik analizler yapacaklar” dedi. Konut Türkiye’de insanların en fazla önemsediği ve birikimlerinin önemli bir kısmını yatırdığı alanların başında geliyor. Dolayısıyla kamunun yapacağı orta ve uzun vadeli yapısal çözümler sektörün sağlıklı gelişimi açısından son derece önemli görünüyor.