Turizm sektöründe iyileşme için etkin bir küresel mücadelenin şart olduğuna dikkat çeken MÜSİAD Yeni Turizm Kaynakları Geliştirme Komitesi Başkanı Muhammet Ali Özeken, 2020’deki turizm hareketliliğinin en iyi ihtimalle yılın son 3 ayına sıkışacağını, 2021 yılı turizmi için şimdiden etkin bir planlamaya ve tanıtım çalışmalarına başlanılması gerektiğini söyledi.
Turizm sektörünün Kovid-19 salgından en çok etkilenen sektörlerden olduğunu belirten Özeken, “Salgının, ülkemize geç gelmesine rağmen, dünyanın önde gelen ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de ciddi yansımaları olmaya devam ediyor. Ülkemizde pek çok sektörde daralma ve durgunluğa yol açan salgın karşısında, en çok yara alan sektör ise şüphesiz turizm ve havacılık sektörleri oldu.” ifadelerini kullandı.
Ülke ekonomisinin döviz ihtiyacına sıkıştığı dönemlerde turizm sektörünün döviz girdisi sağlayarak can simidi olduğunu dile getiren Özöken; “Özellikle son dönemlerde turizm sektörüne yapılan yatırımlarla, yabancı turist sayısı, elde edilen turizm geliri, turistik harcama oranları, turizmin Gayri Safi Yurt İçi Hasıla içindeki payı, milli gelire yansıması, dış ticaret içindeki payı ve tesisleşme oranları ile istihdama katkısı itibarıyla büyük bir ivme yakalandı. Türkiye bu yatırımlarının karşılığını kısa sürede alarak turizm sektöründe dünyada 6’ıncı sıraya yükseldi ve sektörde başrol oyuncularından biri haline geldi.” şeklinde açıklamalarına devam etti.
Turizm sektörünün yurt içi ve yurt dışındaki gelişmelerden en çok etkilenen sektör olduğunu kaydeden Özeken, bu yönüyle sektörün çok kırılgan bir yapıya sahip olduğunu ifade ederek Sektörde yaşanan herhangi bir aksama kelebek etkisi oluşturarak birçok sektörde tezahür ediyor. Turizm sektörü başlı başına organik bir yapıya sahiptir sadece otel ve acentelerden oluşmaz. Turizm sektörünün 50’nin üzerinde yan kolu bulunmaktadır. Restoranlar, taksiciler, müzeler hatta simitçileri bile buna dahil edebiliriz. Salgınla turizm durdu. Turizm sektöründe kira ödeyerek faaliyet gösteren işletmelerin yaklaşık yüzde 95’i faaliyetlerini askıya aldı. Kendi mülklerinde turizm faaliyetini devam ettiren işletmelerin de yaklaşık yüzde 90’ı faaliyetlerini durdurmak zorunda kaldılar. İstanbul’da bu dönemde günlük on bini bulan gecelemeler birkaç yüzlere kadar düştü. Bu noktada, devletimiz ve sektör temsilcilerinin acil eylem planı devreye sokmaları ve buna göre hareket etmeleri gerekiyor.” dedi.
Turizmcilerin halihazırda tesislerin dezenfeksiyonu, teknik bakım ve onarım, personel eğitimi, sosyal mesafe, tesis faaliyetlerinin tekrar düzenlenmesi, termal kameralar ve psikolojik önlemler gibi birçok tedbiri yerine getirdiklerinin altını çizen Özöken; “Devletimiz inisiyatifi işletmelere bırakmadan ‘Turizmde Pandemi Eylem Planı’ oluşturmalı, yerli ya da yabancı bir turistin evinden çıkıp tekrar evine dönene kadar tüm seyahat ve konaklama süreci sağlık, hijyen ve güvenlik açılarından yeniden ele alınmalı, süreçlerin tamamı için yeni kriterler oluşturulmalı ve hazırlanacak bu standartlara göre de belgelendirme işlemleri yapılmalı.” dedi.
Yıl sonuna kadar müze açılış kapanış saatlerinin yeniden düzenlenmesi gerektiğine işaret eden Özöken; “Örneğin, yurt dışında olduğu gibi ülkemizde de müze biletleri randevulu sistem ile kişiye özel belirlenen saatlerde satılmalı ve bu sayede oluşabilecek kalabalığın önüne geçilmelidir. Bu uygulamanın hızlıca hayata geçirilmesine ek olarak sene sonuna kadar müze, ören yeri gibi yerlerde iç turizme yönelik indirimler yapılmalıdır. Her şey dahil sistemi, açık büfe konseptleri, havuz ve plaj kullanımları gibi önemli konular devlet tarafından tekrar düzenlenmeli, kesinlikle işletmelerin inisiyatifine bırakılmamalıdır.” şeklinde konuştu.
Turizm sektöründeki iyileşme için etkin bir küresel mücadelenin şart olduğuna dikkati çeken Özeken, “Bu seneyi kayıp yıl olarak değerlendirmek daha anlamlı. Bizim önümüzde olan ülkelerin aksine ülkemizin turizm gelirleri yabancı turistten sağlandığı için turizmin hareket etmeye başlaması noktasında dış dünyaya bağlı durumdayız. Tüm bu şartlarda, 2020 senesinin turizm hareketliliği en iyi ihtimalle yılın son çeyreğinde sıkışıp kalacağından 2021’in tanıtım ve PR çalışmalarına şimdiden önemle eğilmemiz gerekiyor.” dedi.
Kongre turizmi için de 2021’in ikinci yarısına hazırlıkların bir an önce yapılması gerektiğine işaret eden Özeken, “Tanıtım çalışmalarımızı da buna göre planlamamız gerekiyor. Kurvaziyer turizminde olacağı gibi etkiye tepki alamayacağımız bazı turizm kollarını da -üzülerek- kısmi olarak göz ardı etmemiz ya da köklü biçimde değişikliklerle ilerlememiz gerekecektir. Bununla birlikte 2021 yılını fırsat bilip ülkemizde yapılabilirliği çok müsait olan dalış, karavan, köy, çadır, doğa, macera, kış vb turizm kolları devlet tarafından daha fazla desteklenmelidir.” ifadelerini kullandı.