Avrupa Çevre Ajansı’na göre 100 milyon kişi sağlığa zarar veren gürültüye maruz kalırken, çevresel gürültü her yıl 12 bin kişinin erken ölümüne sebep oluyor.
Birleşmiş Milletler rakamlarına göre 8 milyara yaklaşan dünya nüfusunun yarısı büyük şehirlerde yaşıyor. Bu oranın 2050 yılında üçte ikiye çıkacağı tahmin ediliyor. İstanbul ise 16 milyonu aşan nüfusuyla dünyanın en kalabalık 5’inci şehri. Tüm bu veriler büyükşehirlerdeki nüfusun ve buna bağlı olarak gürültü kirliğinin de hızla arttığını gösteriyor.
Avrupa Çevre Ajansı tarafından hazırlanan “Avrupa’da Çevresel Gürültü 2020” başlıklı rapora göre çevresel gürültü ve özellikle karayolu trafiği gürültüsü, milyonlarca insanın sağlığını ve refahını etkileyen önemli bir çevre sorunu olmaya devam ediyor. Avrupa nüfusunun yüzde 20’si -yaklaşık 100 milyon kişi- sağlığa zarar veren oranda gürültüye maruz kalıyor. Bu kişilerde uyku bozukluğu, kalp hastalıkları ve bağışıklık sistemi sorunları görülürken, 12 bin kişinin erken ölümüne sebep olduğu tahmin ediliyor. Avrupa’da 113 milyon kişi 55 desibel trafik gürültüsüne maruz kalırken, 12 bin 500 çocuğun uçak gürültüsü yüzünden okuma güçlüğü çektiği tespit edildi. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre şehirlerde sağlık sorunu yaratan ilk sebep hava kirliliği olurken ikinci sırada çevre gürültüsü geliyor.
Şehir hayatındaki gürültünün insan ve toplum sağlığına önemli bir tehdit olduğuna dikkat çeken Türk Ytong Genel Müdür Yardımcısı Tolga Öztoprak, “Yerleşimlerin ulaşım ağlarına yakın bölgelerde yoğunlaşması ile çevresel gürültü sadece büyük şehirlerin değil, her ölçekteki yerleşim alanının sorunu haline geldi. Şehirlerdeki gürültü kirliğinin kontrolü ve azaltılması amacıyla ülkemizde başlatılan Avrupa Birliği mevzuatı uyum çalışmalarına katkı sağlamak amacıyla Ytong Gürültü Bariyeri’ni tasarladık. Panel ürünlerimizle oluşturduğumuz Ytong Gürültü Bariyeri, karayolu, demiryolu, hava alanı ve endüstriden kaynaklanan çevresel gürültünün kontrolü ve yaşam alanlarına olumsuz etkilerinin azaltılması amacıyla gürültü/ses perdesi olarak kullanılıyor. Hava şartlarına son derece dirençli ve bakım gerektirmeyen bir çözüm olduğu için ülkemizin bütün iklim bölgelerinde kullanılabiliyor.” dedi.
