22 Kasım 2024 Cuma
Ana SayfaManşetPlazma Ürünleri Üretim Tesisi'nin temeli atıldı..

Plazma Ürünleri Üretim Tesisi’nin temeli atıldı..

Silivri’de hayata geçirilecek olan Türkiye’nin ilk yerli plazma üretim tesisinin temeli Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank tarafından atıldı. Kurulacak olan fabrika, konusunda dünya genelinde üretim yapan 13. tesis olacak.

İlaçta yerlileşmeyi hedefleyen “Plazma Ürünleri Elde Edilmesi Projesi” kapsamında Maxicells şirketi tarafından Silivri’de hayata geçirilen Plazma Ürünleri Üretim Tesisi’nin temeli Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın da katıldığı bir trenle atıldı.

Törende konuşan Varank, şöyle konuştu:

“Bu projenin vatandaşlarımızın sağlığına yönelik katkıları ekonomik katkısının çok çok üzerinde. İnşallah Maxicells liderliğinde Türkiye’nin ilk kan ürünleri biyoloji laboratuvarı da kurularak önemli hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar burada geliştirilecek.

Daha ekim ayının başında Sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte Adana’da 1,7 milyar dolarlık yatırım değerine sahip Ceyhan Propilen Üretim Tesisi’nin temel atma törenini yaptık. Aradan iki hafta bile geçmeden Eskişehir’de 850 milyon liralık yatırımla kurulan Haier Beyaz Eşya fabrikasının açılışını yaptık. Bugün de 550 milyon avro yatırım değerine sahip plazma üretim tesisinin temel atma töreniyle karşınızdayız. Bu tesis, yaklaşık 66 bin metrekare kapalı alan sahip olacak ve 172 dönüm arazi üzerine inşa ediliyor.

Bu tesis ile birlikte dünyada sadece 12 merkezde üretilen, maalesef Türkiye’de üretimi daha önce gerçekleştirilemeyen kan ürünleri üretilecek. Üretime geçtiğinde 450 vatandaşımıza ekmek kapısı olacak bu yüksek teknolojili tesis, Türkiye’den her yıl yurt dışına ödenen 1,2 milyar liralık rakamın yurt içinde kalmasını sağlayacak. Plazma ürünlerindeki en önemli husus olan kan tedariki konusu da Türk Kızılay’ı ile yapılan anlaşma neticesinde çözülmüş olacak.

Biz ülkemize yatırım yapan tüm sanayicilerimizi en ufak ayrım yapmadan bağrımıza bastık, basmaya da devam ediyoruz. Fikirden pazara üretim süreçlerinin her aşamasını etkin programlarımızla destekliyoruz. TÜBİTAK’la firmalarımızın AR-GE harcamalarına ciddi katkılar sağlıyoruz.

Kritik ihtiyaçlarımızı giderecek, dışa bağımlılığımızı azaltacak, AR-GE yoğun yatırımlara proje bazlı destekler sunuyoruz. Stratejik yatırımların özendirilmesi, uluslararası doğrudan yatırımların artması, bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması için stratejik yatırım teşvikleri veriyoruz. Türkiye’nin kalkınmasındaki öncelikli sektörlere yatırım yapanlara yatırım yeri tahsisi yapıyoruz. Bunları da öyle kafamıza göre değil, teşvik kanununa, sanayi bölgeleri kanununa, endüstri bölgeleri kanununa, ilgili mevzuatlara göre yapıyoruz. Sonuç olarak, kanunun gerektirdiği şartları yerine getiren tüm yatırımcılarımıza, tekrar söylüyorum; ayrım yapmadan tüm yatırımcılarımıza biz bu destekleri veriyoruz.

Bakın buradan muhalefetteki siyasetçilere, özellikle de CHP’li siyasetçilere sesleniyorum; siz de şartları sağlayın, ülkemizde katma değer oluşturun, size de bu destekleri verelim. Yer tahsisi yapalım. Bunu geçmişte defalarca yaptık. Toplamda 23 endüstri bölgesi ilan ettik. Hiçbir zaman firmalarımıza sağladığımız destekleri gizlemedik. Bizim bütün teşviklerimiz aleni bir şekilde Resmi Gazete’de ilan ediliyor. Maxicells’in bu fabrikası için de ne yaptığımız ortada. Diğer endüstri bölgelerinde olduğu gibi kendilerine yatırım yapmak kaydıyla bir kira karşılığında bu araziyi tahsis ettik. Arazinin tapusu Hazine’de kalmaya devam ediyor. Bütün olay bundan ibaret. Şunu da söyleyeyim; bu açıklamayı da yalan labirentinde kaybolmuş olan CHP için değil, aklı karıştırılmaya çalışılan temiz yürekli vatandaşlarımız için yapıyorum. Çünkü biz biliyoruz ki CHP’nin amacı, hiçbir zaman üzüm yemek, milletimizin hakkını savunmak değil. Tam aksine amaçları hep bağcıyı dövmek, nerede bir yatırım var onu engellemek. Bakınız, biz ne zaman enerjimizi bir yatırıma, bir hizmete çevirmeye kalksak karşımızda adeta bir enerji emici gibi dikilen CHP zihniyeti oluyor. Yatırım gördüğünde kırmızı görmüş boğa gibi ‘acaba ardında bir şey bulabilir miyiz’ diye sağa sola saldırıyorlar.

Bu muhteşem eser, mimarisiyle ve dışarıdan görünmese de gerisindeki teknolojisiyle dünyada örnek eserlerden bir tanesi haline geldi. Ama bu eseri bu hale getirmek emin olun kolay olmadı. Siyasi hafızaya sahip olmak siyasette çok önemli. Sayın Cumhurbaşkanımız ‘biz bu binayı yıkıp yenisini en güzel şekilde yapacağız’ dediğinde bizim karşımıza çıkıp dediler ki ‘Biz asla bu binayı size yaptırmayız. Biz asla buranın yıkılmasına müsaade etmeyiz. Siz bu binayı sanata düşman olduğunuz için yıkıyorsunuz.’ Hatta şunu söyleyenler bile oldu; ‘Buranın ismi Atatürk Kültür Merkezi, siz bu ismi silmek için bu binayı yıkıyorsunuz’ dediler. Ama gelin görün ki gerçekten tüm dünyadaki sanat alemine katkı sağlayacak çok değerli bir eseri Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonuyla ve liderliğiyle İstanbul’umuza kazandırdık. Peki bizi eleştirenler çıkıp tek kelime konuştular mı? Bu güzel eser için bizlere teşekkür ettiler mi? Bize iftira atanlar, azıcık yüzleri kızarıp ‘ya biz yanlış söylemişiz. Bu gerçekten güzel bir eser olmuş’ dediler mi? Demediler. Hiçbir zaman da demezler. Ama biz bu eserleri İstanbul’umuz için, milletimiz için yapıyoruz ve bu eserlere imza atmaya da Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde kararlılıkla devam edeceğiz

Dünyada çok büyük bir sektör olan ilaç ve tıbbi cihaz alanında tekelleşmeyi nasıl kırabiliriz? Bunu kendimize dert edinmek istiyoruz. Bugün ilaç ve tıbbi cihazda ticaret hacmi 2 trilyon doların üzerindedir. Bilhassa pandemiyle birlikte sektörün ekonomik ve stratejik önemi net bir şekilde görüldü. Günümüzde giyilebilir ve mobil sağlık uygulamaları giderek yaygınlaşıyor. Bu bağlamda ülkeler büyük bir dönüşümden geçen sağlık sektörüne büyük çaplı yatırımlar yapıyor. Biz de Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak Mili Teknoloji Hamlesi öncülüğünde kendi kendimize yetebilen bir ülke olma yolunda adımlarımızı kararlılıkla atıyoruz.

Bu sene Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı ile hemoglobinden aglutinan serumlarına, çocuk felci aşılarından insülin içeren ilaçlara, ultrason cihazından bilgisayarlı tomografi cihazlarına kadar birçok ürünün geliştirilmesi için çağrıya çıktık. Sonuçlarını yakın zamanda açıklayacağımız hamle programıyla katma değeri yüksek bu ürünlerden yerli ve milli olarak üretebileceklerimizi ülkemizin ürün yelpazesine kazandıracağız.

Biyoteknoloji, ilaç, tıbbi cihaz, medikal ve genetik gibi sağlık teknolojileri alanına yönelik tematik kuluçka hizmeti sağlayan teknoloji merkezlerine KOSGEB aracılığıyla ciddi destekler veriyoruz. İlaç, sağlık ve medikal sektöründe yer alan AR-GE merkezlerimize sağladığımız muafiyetler, vergisel avantajlar şu anda 600 milyon liranın üzerine çıkmış durumda. Bunun yanında sağlık, tıbbi cihaz ve ilaç sektöründeki AR-GE projelerini TÜBİTAK aracılığıyla desteklemeye de devam edeceğiz.

2020 yılında AR-GE harcamalarının milli gelire oranının yüzde 1,09’a yükseldi. Bu oran, 2002 yılında sadece binde 5’ti. Asıl önemli olan ise bu AR-GE harcaması ve yatırımlarının özel sektör öncülüğünde artıyor olması. Harcamaların yüzde 65’ini, finansmanın da yüzde 57’sini özel sektörümüz gerçekleştirdi.

Ülkemiz; Cumhurbaşkanımızın liderliğinde oluşturduğu rekabetçi iş ortamıyla, cazip teşvikleriyle, güçlü finans sistemi ve makroekonomik yapısıyla yatırımlarınız için karlı ve güvenli bir liman konumdadır. ‘Gelin buradaki fırsatları hep birlikte değerlendirelim, hep birlikte kazanalım’ diyorum.”

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank

PROJE BİLGİ FORMU

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yapın

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen isminizi girin

Son Haberler

YAZARLAR

Ayla Özer
365 YAZI