8 kasım Dünya Şehircilik Günü dolayısıyla açıklamalarda bulunan Helmann Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Selman Özgün, Türkiye’de yer, zaman veya üretici değişse de mimari anlayışın ve beton kullanımının değişmediğini söyledi.
Türkiye’de 450 binden fazla müteahhit bulunduğunu, bu rakamın Avrupa’nın tamamında 50 bin civarında olduğunu dile getiren Özgün, “Bu rakam bile ülkemizdeki şehirleşmeye ve çevre dostu konut üretimine yeterince önem verilmediğini göstergesidir.” diye konuştu.
Özgün, herkesin ev yapabileceğini, bunun bir maharet olmadığını kaydederek, şu açıklamalarda bulundu:
“Asıl maharet toprağa, hayvanlara ve bitkilere zarar vermeden konut üretebilmek. Sağlam ve işlevsel binalar değil; insanda saygı, sevinç, aidiyet ve sahiplenme gibi manevi duygular uyandıran yapılar mimarlık ve sanat eseridir. İstanbul’da milyonlarca insanın evinde balkon bile yok, pencerelerinden yeşil namına hiçbir şey göremiyorlar. Öyle bir ev inşa etmeliyiz ki; kapısı, penceresi, cumbası, çatısı, bahçesi gibi her bir parçası insanda elleme, dokunma, avuçlama, sevme isteği uyandırmalı.”
“BETONARME BİNALARIN HİÇBİRİ GELECEĞE MİRAS KALAMAYACAK”
Türkiye’deki konutların uzun ömürlü olmadığını, sürekli dönüşüm gerektiğini belirten Özgün, şu bilgileri verdi:
“Dönüştürülmesi gereken konut sayısı yaklaşık 7 milyondu. Bir kısmı dönüştürüldü. 20 milyon konutun üçte birisinin yıkılıp yeniden yapılmasından bahsediyoruz. Yık-yap, yık-yap nereye kadar bu şekilde devam edeceğiz. Uzmanların büyük kısmı betona 60 yıl ömür biçiyor. Bu sürenin ülkemizde daha kısa olduğunu biliyoruz. Bu kadar kısa ömrü olan bir ürünü yapılarımız için neden ana malzeme olarak kullanıyoruz?”
Özgün, hiçbir betonarme binanın geleceğe miras kalamayacağını kaydederek, betonarme dışında geleneksel inşaat teknikleri ve doğal malzemelerle ev yapma üzerine yoğunlaşılması gerektiğini vurguladı.
“BETONARMA BİNALARIN EKONOMİYE MİLYARLARCA LİRA ZARARI VAR”
Betonarme binaların kısa ömürlü olması ve geri dönüştürülememe gibi probleminin bulunması nedeniyle her yıl Türk ekonomisine milyarca lira zarar verdiğini söyleyen Selman Özgün, bu gidişle toprakların uçsuz bucaksız bir moloz çöp döküm sahasına dönüşme ihtimalinin bulunduğuna dikkat çekerek şu uyarılarda bulundu:
“Tek çözüm, geri dönüştürülebilir doğal malzemelerle inşaata yönelmek. Çelik, ahşap ve kerpiç gibi malzemeleri daha fazla kullanmak ve alternatif ürünler geliştirmek. Sürekli yap-yık modeli ekonomik kayıp demektir. Hangi ülke bu derece ekonomik kayba dayanabilir? Her yıl ömrü dolan 500 bin konutun yıkılması gerekiyor. Ömrümüz yapıp yıkmakla geçebilir mi?”
Özgün, diğer inşaat malzemeleri ile karşılaştırıldığında en az ömürlü malzemenin beton olduğunu, dünyada betonun kapladığı alanın yeşil alanları geçtiğini, artık harekete geçilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
PARİS İKLİM ANLAŞMASI BİR FIRSAT OLABİLİR
Selman Özgün, Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı onaylamasını anımsatarak sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu anlaşmanın aslında bir şans bizim için. Anlaşma çerçevesinde beton gibi yüksek karbon salımına neden olan malzemelerin kullanımının azalacağını, sürdürülebilir ve karbon salımı düşük malzemelerin ağırlık kazanacağını düşünüyorum.”