Düzce Gölyaka’daki depremin ardından Bursa’nın yapı stoku durumunu ve ulaşım yollarını değerlendiren İMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ülkü Küçükkayalar, kentin yol ve yapı olarak depreme hazır olmadığını söyledi.
Küçükkayalar’ın açıklamaları şöyle:
“Zamanını bilmesek de gerçekleşeceği kesin olan bir sonraki depremin ortaya çıkaracağı zararları önlemek mümkün. Mühendislik uygulamalarının gerekleri yerine getirilerek bir doğa olayı olan depremin afete dönüşmesini önlemek mümkün. Her depremin ardından hazırlık aşamasında ne yazık ki olmamız gereken noktada olmadığımızı görüyoruz. Dirençli bir toplum ve dirençli yapıları oluşturmamız gerekli. Deprem anında yıkılacak, hasar görecek yapılarımızın envanteri hala yok. Kentsel dönüşüm; parsel bazında değil kent planlarının bir parçası olarak ele alınmalı. Bilimsel bilgi ve kent planlaması kapsamında ve ihtiyaç temelli yapılar yapılmalı. İmar barışı nedeniyle kaçak ve mühendislik hizmeti almayan veya eksik alan yapılar belirli. Bu yapılar öncelikli olarak dönüştürülmeli ve deprem afetine dayanıklı hale getirilmelidir.
Depremin yıkım ve ölüme dönüşmesini önlemenin ancak, bilimsel yöntemlerle çalışıp nitelikli yapılar inşa edilmesiyle mümkün. Planlama ve tasarım aşamasından yapının kullanım aşamasına kadar geçen tüm süreçler, mesleki ve etik yeterliliğe sahip mühendisler tarafından yönetilmeli ve denetlenmeli. Kentimiz özelinde mevcut yapılarımızı mercek altına alarak olası bir depremde Bursa’nın deprem riskini ortaya koyacak, yapılacak kentsel dönüşüm çalışmaları için öncelikli bölgelerin tespit edilmesini sağlayacak, mevcut yapılarımızın durumunu ortaya koyacak envanter çalışmaları ivedilikle tamamlanmalı. Kentin dinamikleri sürece dahil ederek Afet Anındaki Kaçış ve Müdahale Planları, Kentsel Dönüşüm Master Planı ve Deprem Master Planı hazırlanmalı, Ulaştırma Master Planı da dikkate alınarak bütünleşik olarak 1 / 100.000’lik İl Çevre Düzeni Planına dahil edilmeli. Afet Riski Azaltma Planları acilen ilgili kurum ve kuruluşlarla ve kamuoyu ile paylaşılmalı.
Bursa’da özellikle Yıldırım ve Osmangazi çarpık yapılaşma sonucu yol ve toplanma merkezleri yönünden sorunlu ilçelerimizden. Şehrin ana caddeleri olan İzmir Yolu, İstanbul Yolu, Ankara Yolu ve Mudanya Yolu başta olmak üzere bu güzergahtaki köprü, üstgeçit, kavşak ve yollar önem arz etmektedir. Deprem durumunda bu güzergahların işlevini yerine getirir olması tıpkı hastane hizmetinin aksamaması kadar önemli. Yol kenarında bir binanın yıkılması halinde bile araç trafiğinin geçebilmesi için minimum 3 metrelik yol genişliğini sağlamak amacıyla en azından 11 ila 12 metrelik yol genişliğinin temin edilmesi gerekli. Bursa’yı yapı ve yol durumunu değerlendirdiğimizde az sayıda konut ve işyerlerinin yola mesafesi çift taraflı, çok sayıda çıkmaz sokağı mevcut, yol alternatifleri az, bitişik nizam ve inşaat mühendisliği hizmeti almamış konutları çok. Bu nedenle depremin ardından yaşanacak ulaşım sorunları tüm gerçekliği ile görülerek hareket edilmeli. Olası bir afet durumunda tahliye koridoru için acil ulaşım yolları belirlenmeli ve bu yolların tahliye koridoru ile ilçe içinde kullanılabilecek tahliye alanlarına, parklara ve açık alanlara, sağlık kurumlarına, havaalanına, çadır alanlarına hızlı erişim olanağı sağlanmalı.
Yaşanan son depremin beklenti dahilindeki Marmara depremi için öncü olmadığını düşünüyorum. Kuzey Anadolu fay hattının farklı segmentleri üzerinde gerçekleşen ve bulunduğu noktadaki gerilimi boşaltan bir deprem yaşadık. Bu depremler gerilimi ve stresi farklı noktaya taşır” dedi. Denetim vurgusu yapan Er, “Marmara depreminin farkında olmamız gerekiyor. Enerjimizi boşa harcadığımız çok fazla nokta var. Önemli olan neler yapmamız gerektiğini konuşmak. Belediyelerin, bakanlıkların, tapu ve yapı denetim yönetmeliklerinin revize edilmesi gerek. Mesela organize sanayi bölgeleri bu denetim kapsamına alınmalı. Deprem öncesi, deprem esnası ve sonrasıyla ilgili çalışmalar şart. Okullarda da çocuklarımızı korkutmadan bilinçlendirmek adına eğitimler verilmeli.”
Kaynak: Ali Şahin – Ekonomim