İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) şubat ayı olağan meclis toplantısında gündem deprem faciası oldu. Meclis toplantısı, Türkiye’yi yasa boğan afet bölgesindeki meclis üyeleri nedeniyle uzun bir aradan sonra tekrar hibrit olarak gerçekleştirildi.
“Depremin acılarını sararken, bir yandan da deprem kuşağında yaşayan bir ülke olarak yapmamız gerekenler üzerine konuşmamız gerekiyor” diyen İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, konutlar için ortaya konulan yenileme prosedürlerinin mutlaka fabrikalar, işyerleri ve çarşılar için de öngörülmesi gerektiğini vurguladı.
Meclis toplantısında konuşan İTO Başkanı Şekib Avdagiç, Kahramanmaraş ve civarında gerçekleşen depremin bölgedeki 10 ili birden vurarak yürekleri yaktığını belirterek şunları söyledi
“10 ilimizde binalar yıkıldı, caddeler enkaz görüntüleriyle doldu. Şimdi bu enkazın altından millet olarak, birlik ve beraberlik ruhumuzla kalkacağız inşallah.
Deprem, 13 milyon 400 bin vatandaşın yaşadığı çok geniş bir bölgeyi etkiledi. 1939 Erzincan Depremi’nden bu yana yaşanan en büyük depremi yaşadık. Maalesef yaşamaya da devam ediyoruz. Zorlu kış şartlarına ve devam eden artçılara rağmen milletçe kenetlenerek, arama kurtarma çalışmalarını zor şartlar altında ama büyük fedakârlıklarla yürütüyoruz. Bugün depremin dördüncü günündeyiz. Yasımız büyük, acımız büyük, kaybımız büyük… Milletimizin başı sağ olsun. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar temenni ediyorum.
İTO olarak her afet ve felakette yaptığımız gibi bugün de deprem bölgesine yardım elimizi anında uzattık.
Deprem sürecinde İTO Başkanı olarak İstanbul Valimiz ve koordinasyonu üstlenen Vali Yardımcımızla sürekli temas halinde olduk. Valiliğimizle tam bir işbirliği ve koordinasyon içinde hareket ediyoruz. Aynı zamanda TOBB Başkanımız ile iletişim ve koordine içindeyiz.
Depremin ilk günü, hiç vakit kaybetmeden üyelerimizle işbirliği içinde, acil yardım çalışmalarını başlattık. Bölgeye öncelikli olarak hazır yemek, konserve, sandviç, paket ekmek, battaniye, kaban, hijyen ürünleri, jeneratör, bisküvi türleri, aydınlatma malzemeleri ve kahvaltı paketlerinden oluşan yardımlar sevk ediyoruz. Bu çerçevede ilk aşamada, acil ihtiyaç malzemelerinden oluşan 32 TIR’ı bölgeye gönderdik.
Havayolu ile ayrıca 6 sevkiyat yaptık. 24 TIR’lık sevkiyat da bugün yarın yola çıkacak. 35 milyonluk yardım yaptık. TIR’larımız depremzedelerin ihtiyaç duyduğu en acil gıda, giysi ve ısıtma malzemeleriyle dolu şekilde yola çıktı. İlk sevk edilen TIR’larımız deprem bölgesine ulaştı, yeni TIR’lar aralıksız ulaşmaya devam edecek.
Yeşilköy’de Atatürk Havaalanı THY Kargo binasında, İTO Deprem Koordinasyon Merkezi’ni kurduk. Çalışmalar, 30 bin metrekarelik bir alanda 7/24 hizmet verecek şekilde organize edildi.
Bu vesileyle bir İstanbul iş dünyasını ve üyelerini, bütün gücüyle depremden zarar gören ve yardıma gereksinimi olan bölge halkıyla dayanışmaya, bu amaçla İTO Deprem Koordinasyon Merkezi ile temasa geçmeye çağırıyorum. Üyelerimizi, aynî yardımlarıyla depremin açtığı büyük yaraları birlikte sarmaya, katkıda bulunmaya davet ediyorum. Çünkü İstanbul aynı zamanda Kahramanmaraş’tır. İstanbul Gaziantep’tir; İstanbul Diyarbakır’dır; İstanbul Malatya’dır; İstanbul Hatay’dır, İskenderun’dur; İstanbul Adıyaman’dır; İstanbul Adana’dır; İstanbul Kilis’tir, Osmaniye’dir. İstanbul varsa tüm Anadolu illeri sayesinde vardır. Bu yüzden var gücümüzle, bölge insanına yardım elimizi uzatacağız.
Depremin acılarını sararken, bir yandan da deprem kuşağında yaşayan bir ülke olarak yapmamız gerekenler üzerine konuşmamız gerekiyor. Ama önce bir hususa değinmek istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız 10 ili afet bölgesi ilan etti. Ayrıca yine bu 10 ili kapsayacak şekilde 3 ay süreyle olağanüstü hal uygulanacak. İş dünyası olarak, bu bölgenin bir an önce hayata geri dönmesini önemsiyoruz. Hayata tekrar tutunmak için bu gerekli. Geride kalanların işlerine dönmesi, ticaretine ve üretimine dönmesi için Devletimizin her türlü katkıyı ve desteği vereceğini biliyoruz. Öte yandan, bu felaket bize bir acı gerçeği daha hatırlattı. O da şudur: Biz bir deprem ülkesiyiz ve coğrafyamızla dost yaşamayı öğrenmeliyiz. Bir noktaya daha dikkat çekmek istiyorum, konutlar için ortaya konulan yenileme prosedürlerini mutlaka fabrikalar, işyerleri, çarşılar için öngörmeliyiz.”
(Kaynak: Ekonomim)