Şehir Plancıları Odası Genel Sekreteri Hüseyin Çankaya ve Mavi Yol Girişimi Sözcüsü Filiz Dizdar, Başbakan'ın kıyılarda "felaket" diye nitelendirdiği yapıların bakanlıklar izniyle yapıldığına dikkat çekerekKıyılardaki binaların yıkılmasıyla ilgili konuşan Şehir Plancıları Odası Genel Sekreteri Hüseyin Çankaya ve Mavi Yol Girişimi Sözcüsü Filiz Dizdar, varolan tüm çirkin ve hukuksuz yapıların bakanlıklar izniyle olduğuna dikkat çekiyor. "Kıyılar kamuya terk edilmeli" diyor.
Bianet'ten Nilay Vardar'ın haberine göre, Dizdar ve Çankaya, yıllardır bu yapılara karşı verdikleri hukuki mücadeleyi de hatırlatarak kıyılardaki hukusuz yapıların tespit edilip bir an önce kamuya açılmasını talep ediyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın tekneyle gezdiği kıyılar için "gerekirse yıkım yapacağız" demesinin ardından Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar da verdiği röportajda Çanakkale'den İskenderun'a kıyılardaki hukuksuz yapıları yıkıp halka açacaklarını ve yeşil alanlar yapacaklarını söyledi.
Çankaya: Kıyı kanunu anayasa gibi olmalı
Hüseyin Çankaya: O çirkin binaların çoğunluğu hukuken yasal. Ama meşru mu o başka bir şey. Son 10 yılda Başbakanın döneminde de çıkartılmış yasa ve kendine bağlı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Turizm Bakanlığı ve diğer kamu kurumlarının verdiği izinlerle yapılmış yerler. Özel çevre koruma alanlarını, sit alanlarını, kıyıya yakın yerleri yapılaşma yasaklarını kaldırıp özel turizm bölgeleri ilan edeceksiniz sonra da kıyıları gezince o verdiğiniz izinlere göre yapılan çirkinliklerden şikayet edeceksiniz. Bu bir tezat. Samimi ve gerçekçi değil. Kıyı kanununda 50 metreye kadar mutlak koruma bandıdır, 100 metreye kadar da geçici turizm alanı ve rekrasyon tesisi yapılmasına izin verir. Ancak birçok yerde çeşitli yasalarda bu delinmiş durumda. Son torba yasada da daha önceki yasalarda da neredeyse kıyıların sıfır metreye kadar açacak düzenlemeler yapıldı. Kıyılar ayrıca afet yasasına da alınarak korumasız hale getirildi. Kıyı kanunu anayasa gibi olmalı, hiçbir maddesi değiştirilmemeli. Mesela kaplumbağa, balıkların özel alanları var. Ya da Side gibi denizle bütünleşmiş arkeolojik alanlar var, burada sınır daha da yükseltilmeli. Başbakan samimiyse, bu çirkin yapıların ne zaman, hangi kurumun onayıyla yapıldığının önce tespitini yaptırsın. Sorumlular tespit edilsin. Kıyı şeridine mutlak yapı yasağı getirilsin, biz de elimizden gelen desteği veririz.
Dizdar: Bütün planlara dava açtık, sesimizi duyan yok
Filiz Dizdar: Bugüne kadar yapılan planlarda hep devletle karşı karşıya geldik. İmara açılan alanları kapsayan tüm planlara dava açtık. Bakanlığa dosya sunmak istedik, jandarma engelledi. Çığlığımızı duyuramıyoruz.
Bodrum'dan başlayarak Tavşanburnu, Yalıçiftlik bütün kıyılarda imara açıldı. Bakanlık eliyle yapılıyor. Tüm bunlar kıyıların talanına neden oluyor. Yatırımcıya hiçbir şey yetmiyor. Mutlaka önüne dolgu iskele yapıyor, yetmiyor kıyıya beton döküyor.
Denizin içine 1000 metre girmiş oteller var. Bu yerlerden başlanması gerek. Turizm Bakanlığı orman alanlarını, kıyıları turizm ve teşvik yasası gereğince turizm adı altında tahsise açıyor. Bu bölgede teşvik edilmesi gereken yerler değil, zaten turizm ve rant var.
Tüm planlar buradaki meslek odaları, stklar ve halkla birlikte yapılmalı. Kıyılarımızı mahvettik, denizlerimizden de olduk. Karasal kirlilik nedeniyle denizlere giremiyoruz. Çok acilen doğru planlama ile kıyı işgallerden temizlenmeli. Kıyıları, kamusal alanlarımızı kamuya terk etmek gerekiyor.
Başbakan: Durum felaket
Bodrum'da yaptığı tatilin ardından kıyıları tekneyle gezen Başbakan şöyle demişti:
“Hem havadan hem denizden inceledik. Durum felaket. Çevre çevre diyenlerin çevre duyarlılıklarını orada gördük. Tutanaklar tuttuk. Belediyeler bu inşaatlar yapılırken neredeymiş, nasıl izin vermişler anlamak mümkün değil. Denetimler sonunda dava açılabilir, gerekirse de görevden almalar olabilir. Denetim ve cezai işlemlere hemen başlıyoruz. Valilikler kolluk güçlerine görev verecek. Yıkımlara başlayacağız."