Son yıllarda daralmakta olan inşaat sektörü, bu yılın ilk çeyrek döneminde %5,1 büyüme kaydetmiştir. Faaliyetlerdeki bu artışın Kahramanmaraş ve Hatay merkezli elim deprem felaketinden sonra ortaya çıkan yeniden inşa çalışmaları kaynaklı olduğu değerlendirilmekte olup, konut dışı inşaat faaliyetlerinde ülke genelinde bir büyüme gözlemlenmemektedir. Sektörün geneli için ise maliyet yükünde ve finansmana erişimde zorluğun artması öngörüleri çerçevesinde beklentiler sınırlıdır.
İnşaat sektörü esasen 2018 yılından bu yana iç ve dış ekonomik gelişmelerin etkisiyle küçülmektedir. Covid-19 salgınıyla birlikte sorunların arttığı sektörde söz konusu dönemde alınan tedbirlerle ve ardından ekonomide sıkı para politikasına geçişle ivme kaybı yaşanırken, aşılamanın artması ve salgın önlemlerinin gevşemesiyle birlikte 2021 yılının ilk yarısında oldukça sınırlı bir büyüme gözlenmiştir.
İzleyen dönemde küresel ve ulusal ekonomideki gelişmelerle yeniden küçülen sektör, yıl genelinde %0,6 daralmıştır. 2022 yılında daralmanın hızlandığı inşaat faaliyetleri, yılın ilk üç çeyrek döneminde yıllık bazda sırasıyla %7,5, %10,7 ve %15 oranlarında küçülmüştür. Sektör, aralıksız olarak son 5 çeyrek dönemdir süren daralmadan sonra geçen yılın son çeyreğinde %2 büyüme kaydetmiştir. İnşaat faaliyetlerinde, 2022 yılı genelinde ise salgın yılı 2020’den (-%5,5) daha derin bir daralma (-%8,4) yaşanmıştır.
Bu yılın ilk çeyrek dönemi itibarıyla, deprem bölgesinde başlayan yeniden inşa süreci inşaat sektöründe hızlanma yaratmıştır. İstanbul başta olmak üzere deprem riski yüksek şehirlerde kentsel dönüşüme olan talebin artış göstermesi de önümüzdeki dönem için bir potansiyel yaratmıştır. Söz konusu dönemde son 20 çeyreğin en hızlı artışını kaydeden inşaat sektörünün milli gelirden aldığı pay %5,4 olmuştur. Diğer taraftan 2016 yılında milli gelirden aldığı pay %9’a kadar çıkan inşaat sektöründe pozitife dönen görünüm halen geçtiğimiz yılların çok gerisindedir.
Sektörde kaydedilen büyüme, yatırım ve istihdam rakamlarında da kendisini göstermiştir. Değişim oranı geçen yılın üçüncü çeyreğinde önceki yılın aynı dönemine göre -%20,3 ve yılsonu itibarıyla da %0,3 olan sektörel yatırımlar, Ocak-Mart 2023 döneminde %1,3 artmıştır. İnşaat sektörünün istihdam içindeki payı ise 2017’de %7,5 iken yaşanan sorunlarla birlikte 2019’da %5,6 oranına kadar gerilemiştir. Bu yılın ilk çeyrek dönemi itibarıyla 1,8 milyon kişinin istihdam edildiği sektörün toplam istihdamdan aldığı pay %5,9 olmuştur. Nisan ayında ücretli çalışan sayısının inşaat sektöründe %11,3 artması ayrıca dikkat çekmiştir. Diğer taraftan özellikle deprem bölgesinde başlayan yeniden imar faaliyetleri kapsamında işgücü bulmada çekilen zorluklar sektör temsilcileri tarafından dile getirilmektedir.
TÜİK Güven Endeksleri’ne göre sektörde diğer ana sektörlerden farklı olarak mevcut ve gelecek döneme ilişkin iyimserliğin düşük seyrettiği endeksin eşik değer (100) altında kalmaya devam ettiği izlenmektedir. Mayıs 2023’te aylık bazda %4,3 artışla 92,2 olan İnşaat Sektörü Güven Endeksi, Haziran ayında ise %3,5 oranında azalarak 88,9 değerini almıştır. Detaylara bakıldığında sektör verilerine göre siparişler gerilerken gelecek 3 aya yönelik toparlanma beklentisi de negatif olmuştur.
İMSAD tarafından açıklanan İnşaat Malzemeleri Sanayi Faaliyet Endeksi de Şubat ayında kaydedilen hızlı düşüşün ardından Mart’ta, Haziran 2022’den bu yana en yüksek düzeyinde gerçekleşmiştir. Rapora göre bu yılın Mart ayında inşaat malzemeleri sanayi üretimi geçen yılın aynı dönemine göre %1,3 artarken, yılın ilk çeyrek dönemindeki üretim artışı %1,2 olarak gerçekleşmiştir. İMSAD ayrıca, yılın ilk yarısında yurt dışı pazarlarında zayıflama olduğunu, bunda depremlerin ve seçim sürecinin belirleyici olduğunu paylaşmıştır.
İnşaat sektöründe son yıllarda gerek küresel gerek ulusal bazda yaşanan gelişmelerle beklenmedik biçimde artan girdi maliyetleri yükü öne çıkmaktadır. Salgının etkileri ve döviz kurundaki artışla birlikte 2021 yılında temel girdi maliyetlerinde %150 düzeyine varan fiyat artışları yaşandığı görülmüştür. Ardından ortaya çıkan Rusya-Ukrayna savaşıyla küresel çapta artan emtia kriziyle de 2022 yılında bu oranın %170’i aştığı izlenmiştir. Enerjiye ve ithalata bağımlı yapısı çerçevesinde sorunun sürdüğü sektörde, öne çıkan girdilerdeki maliyet artışına Ocak ayları itibarıyla bakıldığında örneğin inşaat demirinde fiyat artışının 2022 yılında %104, 2023 yılında %41 ve döviz kurundaki hızlı artışa kadar Mayıs 2022-Mayıs 2023 döneminde %7 olduğu izlenmiş; diğer taraftan 2022 ve 2023 Mayıs ayları itibarıyla hazır beton ve çimentoda fiyat artışlarının sırasıyla %134 ve %147 olduğu görülmüştür.
TÜİK İnşaat Maliyet Endeksi’ne göre malzeme maliyetinde artış hız keserken işçilik maliyetlerindeki yükseliş dikkat çekmektedir. Söz konusu endeks Nisan 2023’te yıllık bazda %53 ve aylık bazda %1 artmıştır. Endeks kapsamında malzeme endeksi yıllık bazda %40 ve aylık bazda %1,4, işçilik endeksi ise yıllık bazda %103 ve aylık bazda %0,2 artmıştır. TÜİK İnşaat Maliyet Endeksi (873,9 puan ile), inşaat maliyetlerinin son 8 yılda 8 kattan fazla arttığını ortaya koymaktadır. Maliyet artışları geçen yıla oranla hız kesse de izleyen aylarda TL’nin döviz kuru karşısında yaşadığı hızlı değer kaybı bu konuda ilerleyen dönem için endişe yaratmıştır. Ayrıca asgari ücrete yapılan artış ve yaşanan büyük depremlerden etkilenen illerde başlayan yeniden inşa çalışmalarıyla artan talep ile birlikte inşaat maliyetlerinde yeni artışlar beklenmektedir.
Kamu projelerinde son dönemdeki yüksek maliyet artışları nedeniyle yaşanan sorunlar fiyat farkı düzenlemeleriyle giderilememiş, Anadolu’nun dört bir tarafında birçok müteahhitlik firması üstlenmiş olduğu projeleri tamamlayamaz hale düşmüş, teminat mektupları nakde çevrilmiş ve ihalelerden yasaklı duruma gelmiştir. Bu müteahhitlere tek seferlik sicil affı getirilmesi yoluyla yasaklarının kaldırılması ve kamu projeleri üstlenmiş müteahhitlik firmalarına bu maliyet artışlarını karşılayacak oranda ek fiyat farkı düzenlemesi getirilmesi beklentisi devam etmektedir. Son olarak döviz kurunda yaşanan hızlı yükseliş ve para politikasında sıkılaşma adımları, gerek konut üreticileri gerek kamu ile çalışan müteahhitler açısından ek maliyetler yaratacaktır.
Yüksek girdi maliyetlerinin yanı sıra ödenek yetersizliği ve hakediş ödemelerinde yaşanan gecikmeler sektörü olumsuz etkileyen başlıca unsurlardır. Bu şartlar altında müteahhitlik firmalarının bir süredir borçluluk oranlarının yüksek seyrettiği izlenmektedir. BDDK’nın Nisan 2023 verilerine göre sektörün toplam nakdi kredi hacmi de önceki yılın aynı dönemine göre %32 artarak 627,1 milyar TL olmuştur ve sektörde takipteki kredi oranı %4’tür. Diğer taraftan özel sektörün genelinde olduğu gibi piyasa faizlerinin halen yüksek ve bankaların kredi verme iştahının düşük olması nedeniyle firmalar için son dönemde finansmana erişim sorununun yaşandığı da bilinmektedir.
Sonuç olarak; seçimlerle birlikte siyasi belirsizliğin geride bırakılması ve baskılanan döviz kurunun serbest kalması daha önce maliyet hesabının zorlaştığı inşaat sektörü açısından olumlu bulunurken, kurdaki seyir ve enflasyon ile para politikasında sıkılaşma ise sektörün yüksek girdi maliyeti yükünün ve finansmana erişim sorunun daha da ağırlaşması sonucunu yaratacaktır. Ekonominin genelinde 200’ün üzerinde alt sektöre yarattığı talep ve sahip olduğu istihdam gücüyle Türkiye’nin mevcut üretim yapısı içinde önemli bir yere sahip inşaat sektöründe oluşan yükün giderilmesine dönük adımlar kritik önemdedir. Seçimlerin geride kalması ve belirsizliklerin ortadan kalkmasıyla yaşanan deprem felaketinin yaralarının sarılmasına, risk taşıyan bölgelerin de hızla depremlere hazırlıklı hale getirilmesine yönelik düzenleme ile eylemlerin kararlılıkla sürmesi öncelikli görülmektedir.
Ülkemizde yaşanmakta olan yapı güvenliği sorununun aşılmasının önemi ortadadır. Bu kapsamda 2019 yılında çıkarılan “Yapı Müteahhitlerinin Sınıflandırılması ve Kayıtlarının Tutulması Hakkında Yönetmelik”in etkin ve taviz verilmeden uygulanması öncelikli görülmekte, sektörde denetim sistemi mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekmekte ve süreçte sorumluluğun çok taraflı olduğu gerçeği kabul edilerek yargı kararları verilmesiyle caydırıcılık sağlanmalıdır.
Bu arada sektörde kentsel dönüşümün yanı sıra Kanal İstanbul Projesi’nin yeniden ön plana çıktığı izlenmektedir. Ayrıca seçimlerin ardından finansman imkânı olan bazı Ortadoğu ülkelerinden Türkiye’de inşaatına başlanmış ya da işletme dönemine girmiş kimi kamu-özel ortaklığı projelerine yatırıma dönük ilgi oluştuğu da görülmektedir. Büyük altyapı projelerinin hızlandırılarak hayata geçirilmesi ülkemizin kalkınması açısından olumlu olmakla birlikte bu yatırımlarda projelerin şehircilik ilkeleri çerçevesinde, tarihi ve çevresel doku dikkate alınarak gerçekleştirilmesi kritik önemdedir.
(Kaynak: Türkiye Müteahhitler Birliği tarafından “Seçimlerin Ardından Ekonomide Rasyonelliğe Dönüş” başlığıyla yayımlanan İnşaat Sektörü Analizi Temmuz 2023 sayısı)