Geleceğin Şehirleri Fransa’nın Ankara Büyükelçiliği’nde masaya yatırıldı. Dirençli şehirler için yol haritasının oluşturulması ve dirençli şehirlerin kurulması temalarını içeren konferans, Fransa’nın Ankara Büyükelçiliği’nde düzenlendi. Konferans, EKONOMİ Gazetesi’yle Fransa’nın Ankara Büyükelçiliği, Fransız Kalkınma Ajansı (AFD) ve Adım Adım Sıfır Atık Derneği ile işbirliğinde gerçekleşti.
Fransa’nın Atanan Türkiye Büyükelçisi Isabelle Dumont’un ev sahipliğinde yapılan konferans, Ekonomi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ’ın konuşmasıyla başladı. Konferansın açılışında ayrıca Fransız Kalkınma Ajansı (AFD) Türkiye Direktörü Tanguy Denieul, Adım Adım Sıfır Atık Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Zeynep İnanç ve Sampaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Şekip Karakaya birer konuşma yaptı.
Panelde, geleceğin şehirlerinin nasıl kurulacağı, mevcut şehirleşme yapısının nasıl dirençli hale getirileceği, özellikle deprem bölgesinde oluşturulacak yeni yerleşim alanlarının hangi özellikleri taşıması gerektiği konuları ele alındı. Panelin ana sponsorluğunu Sampaş Holding üstlenirken; Dassault Systems, Saint-Gobain ve Alpha Creative Works etkinlik sponsorları; ASO 2. OSB ve ASOB ÇEV ulaşım sponsorları oldu.
Dirençli Şehirler İçin Yol Haritası Oluşturmak” başlıklı oturum, Adım Adım Sıfır Atık Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç.Dr. Selcan Serdaroğlu moderatörlüğünde gerçekleşti. Oturumda öne çıkan yorumlar şöyle:
Fatma Şahin – Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı
“Vatandaş odaklı, akıllı şehir master planı üzerine çalışıyoruz”
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi OECD’nin şampiyon şehri. Dünyadaki 55 şehirden bir tanesiyiz. Katılımcılık ve kapsayıcılığı sağladığımız için OECD ile birlikte IBRD’nin belirlediği Yeşil Şehir statüsündeyiz. 6 Şubat depremiyle şehirlerin ne kadar dirençli olması gerektiğini gördük. Su savaşlarının başlayacağı yeni bir dünyayı hep birlikte karşılamak durumunda kalacağız. Sosyal adalet, sosyal barış, çevresel kalkınmayı beceremedik.
Dünya nereye gidiyor diye baktığımızda bu kentleşmenin devam edeceğini görüyoruz. Aslında en önemli kısım gıda güvenliğidir. Şehirlerin kendi kendine yetmesi, her şehrin kendi ihtiyacını gidereceği altyapıyı oluşturması gerektiğini düşünüyoruz. Güvenlik kavramı da çok önemli. Hem ailede, hem şehirde, herkesin kendini güvende hissettiği dünyayı inşa etmeliyiz.
Akıllı şehir konusunda teknolojiden yararlanıyoruz. Enerji AŞ ve Bilişim AŞ’yi kurduk. Akıllı ulaşımı en hızlı uygulayan şehir olduk. Ulaşım sorununu çözemezseniz hiçbir şeyi başaramazsınız. Çünkü bugün metropollerin en büyük sorunu ulaşımdır.
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi olarak biyogaz enerjisi üretiyor, güneş enerjisi konusunda çalışma yapıyoruz. Ayrıca hidrojen enerjisine geçiyoruz. Gıda güvenliği, yol güvenliği, güvenli ulaşım, atık bertarafı, izlemek/takip etmek çok önemli. Şehir izleme merkezi ile tüm şehirdeki şeyleri takip ediyoruz. Akıllı şehir master planı üzerine çalışıyoruz.
Tamamen vatandaş odaklı çalışan bir altyapı oluşturduk. Dünya ile konuşuyoruz, bunu yapmazsam şehrimi dünyaya açamam. Biz hazırlık konusunda zayıfız, planlama konusunda zayıfız. “Öncesi, sırası ve sonrasına” dikkat etmemiz gerek. Önleyici tedbirlerde iyi olmazsak, diğerlerinde de istediğimiz sonuçları alamıyoruz.
Ali Faruk Göksu – Kentsel Strateji Kurucusu
“Krizler artık sistematik hale geldi, çözümler de sistematik olmalı”
Aynı gezegende yaşadığımız için sorumluluklarımızın da aynı olduğunu bilmemiz gerekiyor. Küresel ısınmayı 1,5 derecenin altında tutmak büyük bir hedef ve bu hedefe ulaşmanın, başta finans olmak üzere birtakım yaptırımları var. Şubat depremi ‘sular coğrafyası’ dediğimiz 11 ili kapsayan çok ayrıcalıklı bir coğrafyada oldu. Dirençli yerleşmeler yaratacaksak bu sular coğrafyasının yani doğanın bize vermiş olduğu mesajları, hassasiyetini ve onunla birlikte yaşama durumunu çok iyi anlamamız lazım. Biz havzalar içerisinde kentleri kurduk ve bu kentlerin bu havzalar sistemi içerisindeki doğanın vermiş olduğu tepkiye dayanamayacağını biliyor olmamız gerekiyordu. Antakya’nın yüzde 70’i, Adıyaman’ın yüzde 40’ı, Kahramanmaraş’ın yüzde 25’i yıkıldı Bu veriler kentlerimizin, doğanın vereceği reaksiyonlara karşı dirençli olmadığının acı örnekleri.
Eğer biz kentlerimizi dirençli hale getireceksek soracağımız en temel soru; Sistemleri ve süreçleri yeniden nasıl tasarlayacağız? Çünkü krizler artık sistem sorunu olmaya başladı. Krizler sistematik olmaya başladı. Eğer krizler sistematikse sizin de bu krizlere karşı sistematik çözümler üretmeniz lazım. İklim değişikliği ve kirliliğe karşı tedbir almayıp, iki halka arasında denge kurmazsanız dirençli şehirleri yaratamazsınız. Doğanın yaratıcı, düzenleyici gücü var. Bunu anlarsak kentsel sistemleri yeniden tasarlarız. Biz tasarımı ya da planlamayı imar planı olarak anladığımız sürece bunlara çözüm bulamayız. Yerleşimlerimizi yeniden yaratacaksak ve dirençli hale getirmek istiyorsak doğanın iki önemli unsuru maviyi suyu ve yeşili yeniden keşfederek yeni sistemlerin kentsel sistemlerin kurgulanması için bunları kullanmamız gerekiyor.
Emre Arolat – Emre Arolat Architecture Kurucusu:
“Şehir yıkılırsa tek binanın ayakta kalmasının anlamı yok”
Bir İngiliz tarihçi, hayatın 4 milyar yıllık tarihinde 5 kez kitlesel yok oluş yaşandığını söylüyor. “Doğa şu anda sınırsız olmaktan çok uzak. Her yıl 15 milyardan fazla ağaç kesiyoruz. Barajlar yaparak nehirleri ve gölleri kirleterek ya da kurutarak deniz su kaynaklarını yüzde 80 oranında azalttık. Vahşi doğayı evcil doğa ile değiştiriyoruz” diyor. Ayrıca, “Dünyadaki bereketli toprakların yarısı tarım arazisi durumuna gelmiş durumda. Artık bizim gezegenimiz insanoğlu tarafından yönetiliyor. Canlılar aleminin geri kalanı için pek bir şey kalmadı. Yani dünya eskisi gibi yabani değil. Onu yok ettik. İnsan olmayan dünya gitti. İnsanlar dünyayı ele geçirdi” ifadelerini kullanıyor.
Biz deprem öncesi müze otel adında bir yapı tasarlamıştık Antakya’da. New York Times’da “Görülmesi gereken 52 yapıdan bir tanesi” olarak yer aldı. Depremde etrafındaki bütün yapılar yıkıldı, bu yapıya bir şey olmadığı söylendi.
Etrafında ölü bir şehir varken, tek bir şeyin ayakta kalmasından çok bir şey ummamak lazım. Bu durum yaptığım işi ve mesleği sorgulama noktasına getirdi. Tek yapılarla istediğiniz kadar uğraşın, çevrenizdeki hikayenin içinde hiçbir şekilde yer almıyorsanız o hikayeye iyi bir katkınız olmuyorsa çok da önemli bir şey olmadığını 60 yaşımda bir kez daha anladım. Çünkü o yapı kullanılacak halde ama kimse tarafından kullanılacak gibi değil. Çünkü kimse yok.
Ortak Akıl Antakya adında bir dernek kurduk. Bu grup deprem sonrası yok olmuş bir kentte planlama ve planlama stratejisi nasıl yürütülür üzerine bir takım fikirler geliştiriyor. Depremde ilk dönemlerin yanı sıra, depremzedelerin geçici barınmasını içeren aşama çok önemli. Bu, 2 ila 24 ay civarında sağlıklı bir kent parçasının oluşturulmasını içeriyor. Bütün donatı alanlarıyla birlikte bunun önceden hazırlanmış veya nasıl hazırlanacağının belirlenmesi lazım. Bizim; arkeoloji, zemin, ekonomi fırsatları, eğitim, iletişim gibi 16-19 tane çalışma grubumuz var. Kamu tarafındaki ve sivil toplum kuruluşlarındaki paydaşlarla ilişki kurmaya çalışıyoruz.
Elif Torcu Özden – AB Türkiye Delegasyonu Sektörel Direktörü:
“Deprem bölgesini destekliyoruz”
AB’nin plan olarak sadece yüzde 4’ü şehirlerden oluşuyor. Ama vatandaşların yüzde 75’i bu yüzde 4’lük bölgede yaşıyor. Bir sürü modellemeye göre 2050’de 9 milyar insanın yüzde 70’i bu şehirlerde yaşayacak. 2016’da BM bir anlaşma yaptı ve yeni kent ajandası gündeme getirdi. AB de aynı dönemde kendi kent dokümanını hazırladı. Yani 2016’dan beri kentleşmenin doğru bir şekilde yapılabilmesi ile ilgili politikalar artık hem global ölçekte hem de AB ölçeğinde büyümeye başladı. Ayrıca çevre konusunda 2002’den bu yana AB Türkiye’de 1,6 milyar Euro’luk hibe projesi gerçekleştirdi. Bunun içinde; kentsel altyapı, su, arıtma ve atık yönetimi bulunuyor. Biz bunların hepsini koordine etmeye çalışıyoruz. Deprem bölgesi için, Uluslararası Finans Programı çağrımıza cevaben 1,5 milyar Euro belediye alt yapısı projelerine destek sözü geldi.
Dr. Mustafa Serdar Yümlü – Sampaş Holding Genel Koordinatörü
“Şehirlerimizin dijital ikizini oluşturacağız”
Dirençli şehir için bir çok farklı tanım var. Avrupa Komisyonu, ‘Biz dirençli bir toplum oluştururken karşılaştığımız şoklara nasıl anında tedbir geliştiririz, nasıl planlı hazırlı oluruz. Toplumun refahını koruyacak şekilde nasıl sürdürürüz?’ şeklinde güzel bir tanım yapıyor. Bunun önemi şu; AB’nin iklimsel olarak yaşadığı problemler… Ekonomik kayıp 26 milyar dolar. Kaybedilen yaşamların değerini hesaplayamayız bile… Biz dijital ikiz teknolojisi üzerine faaliyet sürdürüyoruz. Dijital ikiz kavramını NASA buldu. Şehirdeki yaşayan tüm nesneler, tüm varlıklar tüm süreçlerin dijital bir kopyasını oluşturduğumuzu düşünün. Sistem sürekli güncelleniyor, bu pazar çok yakın zamanda 1 trilyon doları geçecek. Simülasyonlar, risk değerlendirmesi, acil durum değerlendirilmesi veri analizleri gibi aşamaları var. Bütün şehirlerimizin dijital ikizlerinin oluşturulmasını istiyoruz. Uluslararası standartları takip edip, yapay zekayı bunun üzerine oluşturmayı planlıyoruz. Bu konuda 19 ana başlık var ve bunlar sürdürülebilir kalkınma hedefl erini destekleyen unsurlarla aynı.
Hakan Doğu – SMI Direktörü:
“Kurtuluşu mimarlar başlatacak”
Küresel ısınma bize şunu soruyor: Sen bu işe nasıl adapte olacaksın? Biz bunu bir şekilde dengelemezsek geleceğimiz yok olacak. Öncelikle dünyanın ve ülkenin kurtuluşu mimarlardan başlayacak. Esasında mobilite için insanın ilk ihtiyacı olan şey bir çift ayakkabı. Bütün şehirlerimizin buna göre yeniden dizayn edilmesi gerekiyor.
Hakan Kul – Dassault Systemes Türkiye Direktörü
“Karar vericileri tek platformda topluyoruz”
140’tan fazla ülkede hizmet veren bir yazılım şirketiyiz. İmalat sektörü, yaşam destek ve sağlık sektörü, şehirler ve alt yapılar alanlarında hizmet veriyoruz. Bir projemiz; yerel kentsel dönüşüm gereksinimlerinin analizi, veri analizi, destek mekanizmaları ve bütün paydaşların tek bir platform üzerinde karar vermesini içeriyor. Biz altı alanın sanal ikiz yoluyla adresleneceğini düşünüyoruz. 1.Kentsel planlama strateji geliştirme, inşaat projeleri planlama, 2.Arazi kullanım denetimi, kamu alanlarının yönetilmesi, 3.Ulaşım ve mobilite, yürüme bisiklet alanlarının planlanması, toplu taşıma alanlarının planlanması, 4.Enerji kullanımı ve verimliliği, 5.İklim ve sürdürülebilirlik, gürültü ve hava kirliliği, 6.Kriz hazırlıkları ve yönetimi, halk sağlığı yönetimi, havalandırma. Şehrin 3 boyutlu olarak modelini çıkarıyoruz ve şehirle ilgili karar verenleri tek bir platform üzerinde topluyoruz.
Kubilay Büyüklü – Saint Gobain Türkiye Mimari Çözümler Pazarlama Müdürü:
“Geleceğin kentlerini geleceğin binalarına göre inşa edeceğiz”
Fransız ihtilalinden 124 sene önce kurulmuş bir şirketin vizyonundan bahsedeceğim size. Bizim ilk yapıtımız 10 bin sene önce Göbeklitepe’de yapılmış… İnsanlık aslında çevreyi çok düşünmeden, hep kendini düşünerek yaşar. 2023 Dünya Ekonomik Forumu Risk Raporu’nda en büyük riskler çevre ve iklim gözüküyor. Saint-Gobain olarak mimari çözümlerimiz ile sürdürülebilir yapılar kurmaya çalışıyoruz. Aslında geleceğin şehirlerini geleceğin binalarına göre inşa edeceğiz. İnsanların konfor alanlarını sağlıklı şekilde yaparsak gerçek şehirler kurulur. Binaların dirençliliği mimari çözümlerle oluşturuluyor. Ülkemizde çok güzel bir yönetmeliğimiz var. Yeter ki doğru uygulayabilelim. Depreme karşı çok daha sağlam binalar yapmak zorundayız. Bu lüks değil. Olması gereken. Binaların temel yalıtımını düzgün yapmak zorundasınız. En önemli kavramlardan biri de ısı direnci. Saint Gobain’in bütün operasyonlarında, bütün inşaat malzeme üretimlerinde 2030 hedefi yüzde 50 su, yüzde 33 karbondioksit azaltımı. Aynı zamanda bütün ambalajlarında yüzde 100 geri dönüşüm hedefliyoruz. 2050 hedefimiz ise karbon nötr olmak.
Isabelle Dumont – Fransa’nın Atanan Türkiye Büyükelçisi
“GELECEĞİN ŞEHİRLERİNİ İNŞA ETME SÜRECİNDE ÇOK ÖNEMLİ İŞ BİRLİĞİ FIRSATLARINA SAHİBİZ”
Türkiye ve Fransa, geleceğin şehirlerini inşa etme sürecinde çok önemli iş birliği fırsatlarına sahip. Türkiye’de şehirlerin ne kadar dinamik olduğunu ve hızla büyüdüğünü izliyoruz. Geleceğin şehirlerini inşa etmek, güvenlikten, kaliteli yaşama, sürdürülebilir mobiliteden, sağlığa kadar çok kapsamlı bir bakış açısı gerektiriyor. Yaşanan deprem zorlukları son derece net bir şekilde ortaya koydu. Fransa deprem sürecinde olduğu gibi, sonrasında da Türkiye’ye destek olmaya hazır. 2019’da kurulan France Ville Durable (FVD), sürdürülebilirlik, dirençlilik, kapsayıcılık ve yaratıcılık temelinde şehirlerin dönüşümünü hızlandırıyor. Yerel yönetimleri, kamuyu, özel sektörü, meslek örgütlerini bir araya getirerek şehirlerin ekolojik, sosyal ve ekonomik dönüşümü hızlandırmak için en iyi araçları ve operasyonel çözümleri yaygınlaştırmayı hedefliyor. Şehirlerde oluşan ısı adaları ile mücadele, toprağın korunması, tarihi değerlerin restorasyonu gibi çok sayıda çalışmaya imza atıyor. Önümüzdeki sene Fransa’nın başkenti Paris, Olimpiyat Oyunları’na ev sahipliği yapacak. Tarihte ilk kez, Olimpiyat Oyunları “Sıfır Karbon” olarak gerçekleşecek.
Tanguy Denieul – Fransız Kalkınma Ajansı Türkiye Direktörü
“AFD, TÜRKİYE’YE SON 20 YILDA YEŞİL BÜYÜME İÇİN 3,8 MİLYAR EURO FİNANSMAN SAĞLADI”
Türkiye’nin yeşil ve katılımcı büyüme çabalarını desteklemek amacıyla 2004’ten bu yana Türkiye’de faaliyet gösteriyoruz. Devlete, yerel yönetimlere, şirketlere ve bankalara sağladığı krediler sayesinde Türkiye’nin çevreye saygılı ve iklim sorunlarını dikkate alan adil bir büyüme sağlama çabalarını destekliyoruz. İklim değişikliğinin azaltılması, iklim değişikliğine uyum, toplumsal cinsiyet eşitliği, Türkiye’de finanse ettiğimiz projelerin ortak paydasını oluşturuyor. 2004’ten bu yana Türkiye’deki projelere toplam 3,8 milyar Euro finansman sağladık. Bu bütçenin 1,4 milyar Euro’su kentsel gelişim projelerine ayrıldı.
Şekip Karakaya – Sampaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı
“TABİAT İNTİKAM ALMAYA BAŞLAYINCA YAPTIĞIMIZIN FARKINA VARDIK”
Bundan 20 sene öne dirençli şehir konusunu tartışırken, hangi şehir yaşanabilir, hangi şehir demokratik, telekomünikasyon hangi şehirde iyi ona bakarak sıralamalar yapıyorduk. Bugün tabiat bizden intikam almaya başlayınca, yaptığımız şeylerin farkına vardık. Dünyanın en büyük sanayi gücü, Kyoto protokollere imza atmadı. Kimse de ‘Bu imza atılmazsa bu iş yürümez’ demedi. Ancak artık aklımız başımıza geldi, 2020’lerde yeşil OSB, akıllı şehirler konuşulmaya başlandı. Sampaş olarak şu anda 2 bin kişilik grupla beraber çalışıyoruz, şehirlerin dijital ikizini yapıyoruz. Bir şehrin dijital kopyasını yapmayı başarabilirseniz, olabilecek her türlü kriz, bunlara deprem, sel ve heyelan da dahil, sanki olmuş gibi görebilirsiniz. Türkiye ciddi bir kentsel dönüşüm çabası içinde. Artık bu çabanın da yalnızca insanların mağduriyetini gidermek için yapılan eylem olmak yerine, ıskaladığımız şehirleşmeyi, nasıl yapmamız gerektiğine çalışmak için bir vesile olarak görmeliyiz.
Hakan Güldağ – Ekonomi Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı
“AVRUPA’NIN 160 YILDA YAPTIĞI ŞEHİRLEŞMEYİ, BİZ 50 YILA SIĞDIRDIK”
Avrupa’da 1800’lü yılların ortalarında nüfusun yüzde 30’u kentlerde yaşıyordu, onlar yaklaşık 150-160 yılda nüfusu yüzde 80’lere çıkardılar. Biz 50-60 yılda bu süreci tamamlamış olduk, bunun da getirdiği çok sorun var. Ancak yeni sanayi devrimimin ortaya çıkardığı teknolojiler, Türk sanayisi ve ekonomisinin dönüşüm ihtiyacıyla birebir örtüşüyor. Cummhuriyetimizin 100. yılını kutluyoruz. Görebildiğimiz, Türkiye’nin büyük dönüşüme hızlı hazırlanmak durumunda olduğudur. Hem fırsat hem handikaplar bizi bekliyor. Sanayileşmenin her aşaması yeni kentleşme politikası istiyor. Sadece enerjiyi değil, her şeyi daha verimli hale getirmek, döngüsel ekonomi içinde, tasarlamak gerekiyor. Şehirlerin dönüşümü büyük ölçüde belediyeleri etkiliyor. Burada da işbirliklerinin çok önemli olacağını düşünüyorum.
Dr. Zeynep İnanç – Adım Adım Sıfır Atık Derneği Başkanı
“SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ SOMUT ÇIKTILARA DÖNÜŞTÜRMEK ZORUNDAYIZ”
Şehirlerin dönüştürücü gücüne yeniden kavuşması ve sürdürülebilir kalkınmanın taşıyıcısı haline gelmesi, ancak dirençli, güvenli kapsayıcı ve ekonomik önceliklerle uyumlu alanlar haline gelmesiyle mümkün. BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları arasında yer alan 11 araçla yol haritası sunuyor. Sürdürülebilirliği somut çıktılara dönüştürmek zorundayız ve bunun için bütün araçları harekete geçirmeye ihtiyacımız var.
(Kaynak: Ekonomim.com)