Pandeminin de etkisiyle son yıllarda proje iptalleri, tedarik zinciri kesintileri ve nakit durgunluğuyla mücadele eden Türk inşaat sektörüne mimarlık ofislerinden doping geldi. Aydın ve Denizli başta olmak üzere, Ege Bölgesi’ndeki endüstriyel yapı ve konut projelerinde yer almaya hazırlanan mimarlık ofisi, bölgenin bozuk şehir planlamasının önüne geçerek daha yaşanabilir alanlar yaratmayı hedefliyor.
Pandemiyle birlikte şantiyelerin kapanması, proje iptalleri, küresel tedarik zinciri kesintileri ve nakit durgunluğuyla ciddi darbeler alan Türkiye inşaat sektörü, yeni politikalarla hareketleniyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun paylaştığı verilere göre yapı ruhsatı verilen binaların sayısı %19,9 artarken, yüzölçümlerinde %33,4’lük büyümenin kaydedildiği ruhsat izinleri de yapının türüne göre belirleniyor. En çok ruhsat alan yapı türlerinin başında çok daireli binalar ve sanayi ya da depo yapıları gelirken; en yüksek yüzölçüm payına sahip yapı türleri de yine birden fazla daireye sahip binalar ve sanayi yapıları oldu. Çok katlı konut ya da endüstriyel yapıların inşa edilmesi teşviki ise kapsamlı projeleri başarıyla gerçekleştirebilecek mimarlık ofislerine duyulan ihtiyacı tetikliyor. Türkiye’nin önde gelen 17 kurumsal şirketindeki karar verici pozisyonlarıyla edindiği zengin deneyimlerini Aydın’da kurduğu Doğa Yapı Mimarlık ile toplumsal faydaya dönüştüren Mimar Aynur Çetin, Aydın ve Denizli başta olmak üzere, Ege Bölgesi’ndeki endüstriyel yapı ve konut projelerinde yer alırken yerel pazarın sorunları çözmeye odaklanıyor.
“Ege Bölgesi’nde de şehir planlamacılığında ciddi sorunlar var”
Ege Bölgesi’ndeki mevcut ve olması gereken mimari yapılanma hakkındaki görüşlerini paylaşan Doğa Yapı Mimarlık Kurucusu Aynur Çetin, “Türkiye’nin tamamında olduğu gibi, Ege Bölgesi’nde de şehit planlamacılığında çeşitli sorunlar mevcut. Bu noktada konut, ticari ve şehre hizmet edecek yapıların doğru şekilde hazırlanması ve konumlandırılması kritik önem taşıyor. Birkaç katlı yerleşimler, mikro iklim sonuçları değerlendirilerek planlanacak alanlar ve buna uygun şekilde yapılacak şehirler, hepimize bir gün Avrupa’da yaşıyor hissi yaratacak. Ancak, böylesi refah koşullara ulaşılması için insani değerleri gözeten ve fark edilmeyen ya da arka planda tutulan toplumsal ihtiyaçları saptayabilen profesyonel mimarlar gerekiyor. Ben de bu noktada devreye girerek Egeliler için en yaşanabilir, sürdürülebilir yapıların inşa edilmesindeki en kritik rollerden biri olan yaratıcılık kısmını üstleniyorum” dedi.
“Yapı projelerinin şeffaf bir şekilde yürütülmesi gerekiyor”
Şirket kültürü haline getirdiği misyon ve vizyonlarını paylaşan Doğa Yapı Mimarlık Kurucusu Aynur Çetin, “Tüm projelerimi şeffaf bir şekilde yürütüyorum. Hem teknik ve görsel hem de mali koordinasyon hususlarında izlenebilir bir sistem uyguluyorum. Çünkü, örneğin piyasada gördüğümüz teknik bilgisi yeterli olmayan paydaşlarla yapılan işler, müşteriler için ucuza mal edilmeye çalışırken niteliksiz sonuçların ortaya çıkmasına yol açıyor. 1 birime karşılık gelecek bir işi, çok kötü teknik ve görsel sonuçlarla 2 birime elde ettiklerine şahit oluyoruz. Tam bu sebeplerden dolayı iyi bir mimarla çalışmak, sürecin doğru prosedürlerle yönetilmesini sağlarken daha güzel yapılar inşa edilmesine kapı aralıyor” diyerek şu ana kadar görev aldığı başarılı projelerden de şu şekilde örnek verdi:
“İşbirliği yaptığım bir şirketin 15 bin metrekarelik merkez ofis renovasyonu projesini doğru teknik ve bakış açılarıyla 6 ay gibi kısa bir sürede sonlandırdım. Bunun yanı sıra, core&Shell ofis binası inşaatındaki tek koordinasyon mimarı olarak 76 bin metrekarelik alanın çizimlerini yaptım ve sürecin en pratik ve etkin adımlarla tamamlanmasına katkıda bulundum. Şimdi sıra Ege Bölgesi’nde hayata geçireceğimiz yapılarla şehirleri daha yaşanabilir kılmakta. Bu uğurda çalışmaya süratle devam ediyor ve işbirlikleri için sabırsızlanıyoruz.”