23 Kasım 2024 Cumartesi
Ana SayfaSektörden HaberlerHaluk Sur emlakdream.com'a Gayrimenkul Sektörünü değerlendirdi

Haluk Sur emlakdream.com’a Gayrimenkul Sektörünü değerlendirdi

Ayla Özer / Emlakdream.com

Gayrimenkul sektörünün en önemli isimlerinden Urban Land Institute (ULI) Türkiye Başkanı ve Emlak Konut GYO Yönetim Kurulu Üyesi Haluk Sur, ULI – PwC Gayrimenkulde Gelişen Trendler 2014 Raporu’ndan mütekabiliyete, bu yıl Türkiye açısından oldukça sönük geçen MIPIM’den 2014 vizyonuna kadar gayrimenkul sektörünün gündemini işgal eden birçok konu hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.


RÖPORTAJI
İZLEMEK İÇİN
RESMİ TIKLAYIN

 


“İstanbul geriledi, Moskova atakta”
Raporda değerlendirmeye alınan 27 şehir arasında İstanbul’un geçen yıllara nazaran biraz gerilediğine dikkat çeken Sur, “Bunun en önemli sebebi, şimdiye kadar iki ayrı kriterle değerlendirme yapılırken bu yıl ‘yeni proje ve yatırımlar’ diye özetleyebileceğimiz üçüncü bir kriterin daha devreye girmesi oldu. Mesela Moskova bu alanda son birkaç yıldır korkunç derecede atakta. Sadece geçtiğimiz yıl 6 milyar Euro civarında yabancı gayrimenkul yatırımcısı çekmiş durumda. Bizde ise bu rakam 3 milyar Euro’da kaldı” dedi.

“İstanbul’un potansiyelini değerlendiremiyoruz”
İstanbul’un yatırım yapılabilir şehirler sıralamasında, birkaç senedir ilk beşte olmasına rağmen geçen yıl 7’nci sırada olmasının kötü bir gelişme olmadığının altını çizen Sur, “Yaklaşık bir 10 yıllık süre zarfında nereden nerelere gelindiği bence çok daha önemli. Bu rapora İstanbul’u ilk kez sokmayı başardığımız 2005 yılında 2’nci yahut 3’üncü sırada İstanbul’u gören yabancı temsilcilerin yüzündeki hayret ifadesini halen hatırlıyorum. Halihazırda da İstanbul’un gerek konut, gerek ticari gayrimenkul, gerekse de lojistik merkezler açısından yabancı yatırımcıların gözünde korkunç bir yatırım potansiyeli var. Ancak biz bu potansiyeli değerlendirmekte biraz zayıf kalıyoruz” diye konuştu.

“MIPIM bu yıl bizim için sönük geçti”
Yabancı gayrimenkul yatırımını çekebilmenin en önemli yollarından biri olan ve her yıl Fransa’nın Cannes şehrinde düzenlenen dünyanın en önemli gayrimenkul etkinliklerinden biri olan MIPIM’in bu yıl Türkiye açısından oldukça sönük geçtiğine dikkat çeken Haluk Sur, “MIPIM gibi, Cityscape gibi etkinlikler, geliştirici, yatırımcı ve yer yer son kullanıcı gibi sektör oyuncularıyla buluşmak için son derece müsait ortamlar. Ancak biz bu gibi ortamları yeterince efektif kullanamıyoruz. İlk katıldığımız yıl olan 2005 yılında son derece görkemli bir katılım sergilemiştik. 1000 metrekareye yakın bir Türkiye ve İstanbul çadırı mevcuttu. Çok başarılı bir süreç yaşadık. Ancak ondan sonra ne olduysa, geçen yıla kadar bireysel katılımların dışında fuara gidilmedi. Geçen yıl da onur ülke olmanın verdiği güçten olsa gerek, yine çok başarılı bir süreç yaşadık. Bu yıl ise fuar bizim açımızdan son derece sönük geçti. Güçbela bulunan küçük ölçekli bir çadırla, ki içi neredeyse bomboştu, ana binadaki birkaç firmayla vardık bu yıl MIPIM’de. Ki, bu yıl da onur ülkesiydik. Ancak bir başka onur ülkesi olan ve bu coğrafyadaki en önemli rakibimiz olan Rusya ve Moskova ise dev çadırlar ve son derece başarılı maketler, dosyalar ve çalışmalarla fuarda yerini aldı. Keza Londra öyle. Bence bu işi, mesela İstanbul için İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ele alması lazım. Bütçesinden bir 500 bin dolar, 1 milyon dolar ayırarak bu işe öncülük ederek, dev etkinlik alanları hazırlayarak, belediye çerçevesinde her yıl katılınması lazım. Yani bu alan “Nasıl olsa özel sektör katılıyor” düşüncesiyle öylece bırakılmaması lazım. Zira bu gibi çok önemli organizasyonlara kamu kurumlarının rehberliğiyle katılınması, Londra’nın Moskova’nın yaptığı gibi master planlarını yansıtan maketlerle katılınması çok önemli. Çadırdan transit geçenlere Türk kahvesi, fındık ikram ederek bu iş olmaz” ifadelerini kullandı.

“Mütekabiiyetin meyvelerini yeni topluyoruz”
2012 yılının sonlarında yasalaşan mütekabiliyet düzenlemesinin semeresinin henüz yeni yeni alınmaya başlandığına değinen Haluk Sur, “Bu konuda biraz duraklamalı, ileri-geri gitmeli bir süreçten sonra sonunda mütekabiliyet düzenlemesini çıkardık. Sadece geçtiğimiz yıl 3 milyar Euro’luk bir yabancı gayrimenkul yatırımı çektik Türkiye’ye. Bu birkaç yıl içinde 5 milyar Euro’yu, tahminen bir 10 sene içinde de 10 milyar Euro’yu görecektir. Tabii burada yabancılara gayrimenkul satışının ‘vatanı satmak, vatan toprağını satmak’ gibi algılanmaması da lazım. Ayrıca gelen bu insanların Türk kültürüne adapte olması, Türk sıcakkanlılığına alışması lazım. Yani artık o insanların birer yabancı değil, bizden biri, bir komşumuz olması lazım. Bu da bizim elimizde” dedi.

“Türkiye koalisyondan korkmamalı!”
2014 yılı içinde arka arkaya yerel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçiminin yaşanacağı bir süreçten geçileceğini hatırlatan Sur, “Kesin bir şey yok ama bir erken genel seçimin de olabileceği söyleniyor. Bu halde bir yıl içinde üç kez sandık başına gideceğiz. Tabii bunu riskli bir süreç olarak değerlendirenler de var. Siyasi istikrar bozulursa ekonomi bozulur, diye düşünenler, ya da tam tersini ifade edenler var. Ancak şu da bir gerçek ki dünya artık mega bir köy. Dünyanın bir ucunda yaşanan bir gelime en geç bir gün sonra dünyanın öbür ucunu da etkiliyor. Bakın FED varlık alımını durdurdu ortalık karıştı. Dolayısıyla seçimlerin gayrimenkul sektörünü Türkiye’de dramatik bir biçimde etkileyeceğine ben pek inanmıyorum. Tabii şu var: On yıl önce Türk halkının kredi stoğunun GSYİH’ye oranı yüzde 4-5 civarındaydı. Bugün bu oran yüzde 20-25’lere geldi. Bu da ister istemez bir risk oluşturuyor ve insanlar bu riski artırmamak adına siyasi ve ekonomik istikrarın sürmesini diliyorlar. Ancak Türkiye’nin geldiği noktada artık siyasi istikrarı sadece tek başına iktidarlarda araması şart değil. Her ne kadar bizde hep kötü hatıralarla mevcut olmuş olsa da, Türkiye koalisyonlarla yönetilmekten korkmamalı. Bakınız AB’nin bütün yükünü çektiği 2008’den sonra yaşanan süreçte iyice anlaşılan Almanya’nın kaç yıldır koalisyon hükümetleriyle yönetildiğini ben hatırlamıyorum. Elbette ille de koalisyon olsun demiyorum ama bundan çekinmemek de lazım. Bu bağlamda Türkiye’de gayrimenkul sektörünün önü her zaman açık. Yılda 6 milyon civarı konut üretilen, 8 milyon metrekare civarında kiralanabilir alışveriş alanı üretilen bir ülkede gayrimenkul sektörüne hiçbir şey olmaz. Sadece bazı alışkanlıklarımızı değiştirmemiz lazım. Biz toplum olarak biraz duygusal bir toplumuz. Coşku, girişimcilik, heyecan had safhada ama sistematik ve disiplinli çalışma yönümüz biraz zayıf. Bir de yabancı yatırımdan almamız gereken payı alabilirsek Türkiye gayrimenkul sektörünü kimse tutamaz” diye konuştu.

PROJE BİLGİ FORMU

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yapın

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen isminizi girin

Son Haberler

YAZARLAR

Ayla Özer
365 YAZI