Bakanlar Kurulu'nda İstanbul’da meydana gelen iş kazası ve kazada hayatını kaybeden 10 işçiyle ilgili olayın araştırılmasının gündeme geldiğini anlatan Arınç, yaklaşık 3 saat boyunca facia üzerine ilgili bakanların olayın meydana gelişi, öncesi ve sonrasıyla muhtemel sebepleri konusunda fikirlerini ifade ettiklerini bildirdi.
“Bu acı milletimizin acısıdır”
İşçilerin asansörün 31. kattan düşmesi suretiyle hayatlarını kaybettiklerini hatırlatan Arınç, "Bu sadece İstanbul’da ve kendi çevrelerinde değil şüphesiz hepimiz için de büyük bir acı oldu, büyük bir kayıp oldu, fevkalade üzüldük. Allah’tan rahmet diliyoruz genç arkadaşlarımıza. Hayatlarını kazanmak için zor işlerde çalışan, gece gündüz emek sarf eden bu arkadaşlarımızın böyle bir facia sonunda hayatlarını kaybetmiş olmalarından gerçekten büyük üzüntü duyduk. Kardeşler var ve memleketlerine 3-5 kuruş kazanarak bunları göndermek ve aile bütçelerine katkıda bulunmak isteyen işçi kardeşlerimiz var. Bu acı milletimizin acısıdır, hepimiz üzgünüz. Onlara Allah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum" diye konuştu.
Adli soruşturma devam ediyor
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in kazanın hemen ardından olay yerine intikal ettiğini ve Başbakan Davutoğlu'nun bilgilendirildiğini anımsatan Arınç, "Sayın Faruk Çelik’in konu hakkında verdiği bilgileri etraflıca dinlemiş olduk. Daha sonra şüphesiz İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bir adli soruşturma başlatıldı, bu adli soruşturma devam ediyor. Olayın meydana gelmesiyle ilgili olarak idari bakımdan bir sorumluluk var mıdır? Hemen hemen her olaydan, özellikle ölümlü olaylardan sonra adli soruşturma yalnız kalmıyor, idari soruşturma da devam ediyor" bilgisini verdi.
Kazaya ilişkin ilgili bakanlıkların da çalışmalarının bulunduğunu dile getiren Arınç, "Bu çalışma sonucunda da kusurlular veya eksiklikler, dikkatsizlikler sebebiyle meydana gelmişse bu olay, en çok atfı kabil suç nerededir, kimdedir, bunların ortaya çıkarılması için gerekirse keşifler, bilirkişi incelemeleri de yapılmak suretiyle herhalde haklarında davalar açılacaktır ve kanunun öngördüğü cezalara muhatap olacaklardır" ifadesini kullandı.
Toplantıda varılan sonuçlara ilişkin de bilgi veren Arınç, "Öncelikle adli soruşturmaya bir müdahalemiz söz konusu değil. Olay anından itibaren İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı olay üzerinden soruşturma başlatmıştır. İdari soruşturma hem valiliğimiz ve hem ilgili kurumlar tarafından belediyeleri de kapsayacak biçimde bunların sorumluluklarını dikkate almak şekliyle o da başlatılmış ve devam etmektedir" diye konuştu.
Arınç, şöyle devam etti: "Bugün Sayın Başbakanımız bu görüşmelerin sonunda bir karar verdi, o da kendi yetki ve sorumluluğunda bulunan Başbakanlık Teftiş Kurulu’nu görevlendirecektir. Başbakanlık Teftiş Kurulu da sadece bu spesifik olaya münhasır değil, bildiğiniz gibi bundan 3 yıl önce çok büyük bir özenle çıkardığımız İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun bu geçtiğimiz 3-4 yıl içerisindeki uygulamaları ve verimlilik analizi yapılmak suretiyle bir eksiklik var mıdır, yeni yasal düzenlemelere ihtiyaç var mıdır, bu olaylarla ilgili olarak süreçler nasıl cereyan etmektedir, yetki ve sorumluluklar kimlerdedir, böyle bir olay vukua geldiğinde kimler hangi noktalarda sorumluluk alabileceklerdir, bunları Başbakanlık Teftiş Kurulu’na çok özenli bir şekilde hazırlanması için Sayın Başbakanımız talimatlarını vermişlerdir."
İş kazası sonrası hayatını kaybeden vatandaşları için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının sağladığı imkanların neler olduğu konusunun da detaylı olarak görüşüldüğünü anlatan Arınç, "Bu yurttaşlarımızın her birine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın sosyal güvenlik alanında ölüm geliri, ölüm aylığı ve diğer ödemelerin süratle yapılmasına karar verildi. Bu konuda bir gecikme söz konusu değildir" diye konuştu.
Toplantıda ILO sözleşmeleriyle ilgili 167 ve 176. maddeler konusunun da olduğunu söyleyen Arınç, şunları kaydetti: "Aslında İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çıktığı zaman bu sözleşmelerin hükümlerini de kapsayacak düzenlemeler yapılmıştı. Bu bakımdan tek başına ILO sözleşmelerinin bu maddelerine ilişkin bir gecikme söz konusu değildi, çünkü onların iş sağlığıyla, işçi sağlığıyla ilgili veya iş güvenliğiyle ilgili öngördüğü konuları esasen bu kanun çıkarken fazlasıyla karşılamış bulunmaktaydık. Bunlardan biliyorsunuz 167 sayılı İnşaat İşlerinde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi birisi, 176 sayılı Maden İşyerlerindeki Güvenliğin Sağlanmasıyla İlgili Sözleşme bir diğeriydi. Bu kanunla bu hükümler getirilmiş olmasına rağmen yine çağdaş standartlar gereği Avrupa Birliği normları gereği ILO sözleşmelerinin bu maddeye ilişkin kısımlarının da onaylanması maksadıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bir an önce gönderilmesi ve yeni yasama döneminin başında da kanunlaştırılması istenmiştir bunlar da gerçekleştirilecektir.”
(Toki Haber)