27 Kasım 2024 Çarşamba
Ana SayfaSektörden HaberlerMimar Emre Arolat Singapur'da gururumuz oldu..

Mimar Emre Arolat Singapur’da gururumuz oldu..

Mimar Emre Arolat, Singapur'da düzenlenen uluslararası yarışmada Yalıkavak Palmarina ve Antakya Müze Otel projeleriyle 2 ödül kazandı.

Ağa Han ödüllü ünlü mimar Emre Arolat, Singapur'da düzenlenen önemli bir uluslararası yarışmadan da iki ödülle döndü. Geçen hafta Singapur'da yapılan yedinci Dünya Mimarlık Festivali'nde (WAF) 300'e yakın proje kısa listeye kalmıştı. Yarışmanın genel birincisi Vietnam'ın Ho Chi Minh City kentinde yapılan küçük bir kiliseye ait proje oldu.
 
Emre Arolat'ın kurucusu olduğu EAA Mimarlık, Antakya Müze Otel Projesiyle  "en iyi eğlence dinlence alanı" kategorisinde ödüle layık görüldü.

EAA Mimarlık'a ikinci ödül de Yalıkavak Palmarina Projesinden geldi. EAA, bu projesiyle "en iyi alışveriş alanı" kategorisinde ödülü kazandı.
 
Dünya Mimarlık Festivali, tüm dünyadan başarılı mimarlık çalışmalarının paylaşılması ve onurlandırılması amacıyla 2008 yılında beri yapılıyor. Etkinlik, geniş kapsamlı proje sergileri, söyleşiler ve seminerlerin yanı sıra, farklı kategorilerde sunulan ödüllerle dünya mimarlık etkinliği içinde önemli bir yere sahip.
 
2008'de Barcelona'da başlayan WAF son 3 yıldır Singapur'da düzenleniyor.
 
Festivale, ilk yılından itibaren katılan EAA önemli başarılara imza attı. EAA, ilk festivale İpekyol Fabrikası projesiyle katılmıştı. Bu proje 2010'da Ağa Han Ödülü'ne layık görüldü. EAA, 2012'de AGÜ Sümer Kampusu ile Kültür Yapıları Kategorisi'nde, 2013'te ise Sancaklar Camii ile Dini Yapılar Kategorisi'nde ödül kazandı.
 
 EAA, bu yıl WAF'a 9 projeyle katılarak festival rekoru kırdı. EAA'nın yarışa giren projeleri şunlardı:
 
Çukurova Bölgesel Havalimanı, Antakya Müze Otel, Göcek Turizm Köyü, Mardin Artuklu Üniversitesi Dinler Merkezi, Bodrum Vicem Yalıları, Yalıkavak Palmarina, Zorlu Center Kentsel Peyzajı, ODTÜ Araştırma Merkezi.
 
Projelerin sunumu EAA'dan Leyla Kori, Natali Tombak, Özge Ertoptamış ve Zeynep Uşşaklı tarafından gerçekleştirildi.
 
Festivalde, "Tamamlanmış Yapılar-Kültür ve Kent" kategorisinde jüri üyeliği yapan Emre Arolat, "Kentsel Dönüşüm-Moskova ve İstanbul: Tarihten geleceğe" konulu seminerde konuşmacı olarak yer aldı.

Kaynak:Fortune Turkey

ANTAKYA MÜZE OTEL PROJESİ

Antakya’nın merkezinde, Hristiyan dünyasının önemli hac noktalarından biri olan St. Pierre Kilisesi’ne yakın konumdaki arazinin sondaj kazılarından çıkan kalıntılar, bu alanda bir beş yıldızlı otel yapmak isteyen işvereni müze-otel fikrine yönelten unsur oldu. 

Korunarak ziyarete açık tutulması gereken tarihi kalıntılar ile kamusal kullanımı dışarıda bırakan otel programının oluşturduğu zıtlık, tasarımı tetikleyen etmenlerin başında yer alır.

Pek çok projede ana koşullayıcı olarak devrede olan yer ve bağlam; yakın çevredeki az katlı, seyrek ve niteliksiz sayılabilecek yapılaşmadan ziyade, alanın içindeki arkeolojik bulgular ve Antakya’nın fiziksel ve sosyal verileri içerisinden tanımlanır. 

Kendi yapısal kodlarına sahip yerden bağımsız bir tip haline gelen otel, yere ve duruma özgü koşullar ile girdiği dolaysız yüzleşmeden alışıldık yapısını ters yüz ederek çıkar.

Kalıntıların karakterize ettiği bu alana yerleşecek otel yapısı, içe dönüp kompaktlaşmak yerine, barındırdığı programları birbirinden bağımsız hareket edebilen tekil birimler haline getirerek  kazı alanının üzerine yayılır ve kalıntıları örten koruyucu saçağın altında kendine yer bulur.

Kazı alanındaki kalıntıların yerleri, yapının yere bastığı noktaları belirleyen ana faktördür. Yapının ana taşıyıcısı olan kompozit kolonlar, kazı alanının ortasından geçen dere yatağı izinin açtığı boşluk ve alanın çeperlerinde belirlenmiş noktalarda, kalıntılara olabildiğince zarar vermeden konumlanır.

Kolonların taşıdığı ana saçak, hem arkeolojik alanı imleyen bir üst örtü, hem de üzerinde balo salonu, toplantı salonu, açık havuz ve sosyal tesislerin bulunduğu, peyzaj ile zenginleşen bir üst platform halini alır. 

St. Pierre tepesini ve kenti gören bu platform, Antakyalıların açık hava teras kullanım alışkanlıklarını devam ettirir. 

Platformun geçirgen yüzeyinde yer yer açılan yarıklar, saçak altının ışık almasını sağlarken arkeolojik kalıntılarla görsel bağlantının da otelin hiçbir alanında kopmamasını sağlar.

Otelin ana gövdesi, tekil kompartımanlar haline getirilmiş prefabrike yatak odası ünitelerinin istiflenmesiyle oluşur. 

Çelik kirişlerden oluşan ara platformun üzerine yerleştirilen yatak odaları; yatay bağlantı yolları ve köprüler ile ana dolaşıma bağlanır. 

Saçak altında kalan bu yarı açık mekan; dışarıdaki iklimsel koşullardan soyutlanmayan, zemindeki kalıntılar ile görsel ilişkinin sürdürüldüğü ve yere ait niteliklerin deneyimlendiği bir dünya sunar.

Yarı kapalı teraslar ve bahçeler bu deneyimini daha cazip hale getirir. Lobi, restoran, lounge gibi birimler, kalıntıların bulunduğu kottaki kamusal kullanıma açık alanlara yakın noktada konumlanır. 

Otel yapısı bu özellikleriyle, mekan standartlarından feragat etmeden yere ve duruma özgü hale gelir.

 

PROJE BİLGİ FORMU

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yapın

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen isminizi girin

Son Haberler

YAZARLAR

Ayla Özer
365 YAZI