Bu yıl üçüncü kez gerçekleşen ve açılış konuşmasını İNDER (İstanbul İnşaatçılar Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım’ın yaptığı 3. İnşaat ve Konut Konferansı, sektörün devlerini bir araya getirdi. Marriott Hotel Asia’da 13 Ocak Salı günü gerçekleşen konferansta Ağaoğlu Şirketler Grubu, Sinpaş GYO, Özyurtlar Şirketler Grubu, Aydoğan Group, Ege Yapı Group gibi 200’e yakın firma, sektöre ilişkin fikir ve önerilerini paylaştı. Konferansın konuşmacıları arasında yer alan Aydoğan İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı İrfan Aydoğan ise “Kentsel dönüşüm nasıl olmalı? Kentsel dönüşümün İstanbul Anadolu yakasındaki yansımaları” başlığıyla konferansın en dikkat çekici konuşmacılarından biri oldu. İrfan Aydoğan, kentsel dönüşümün nasıl olması gerektiğini vurgularken kentsel dönüşümü 1950’lerden 2012 yılında 6306 nolu “Afet Riski Altındaki Yapıların Yenilenmesi” yasasına kadar değerlendirdi. İrfan Aydoğan konuşması sırasında, kentsel dönüşümün bir kentin dokusunu bozan sorunların giderilmesi olarak algılanması gerektiğini vurguladı. “Kentsel dönüşüm yapılırken sosyolojik çözümlendirilme de gerçekleştirilmelidir. Kentsel dönüşümün uygulanacağı alanlarda yaşayan insanların dönüşümü gerçekleştirdikten sonra aynı alanlara yaşamaları sağlanmalıdır.” açıklamalarında bulunarak her kentte aynı kentsel dönüşüm sorunlarının yaşanmadığını belirtti ve her bölgenin kendine özgü sorun ve potansiyellerinin belirlenip bunlara uygun dönüşüm strateji ve politikaların geliştirilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Öncelikli yaşanılacak ilçe ama depreme dayanıksız
Konuşmasında özellikle Kadıköy ilçesindeki kentsel dönüşüme ağırlık veren İrfan Aydoğan, Kadıköy’ün İstanbul Ticaret Odası’nın yaptığı bir ankete göre en iyi yaşanılacak ilçe seçildiğini, bunun için de Kadıköy’de yüksek bir yaşam kalitesi için doğru bir kentsel dönüşümün gerçekleşmesi gerektiğine dikkat çekti. Aydoğan’ın verdiği bilgilere göre 01.08.1998 tarihinden önce yapılan yapıların çok büyük bir bölümünün 6306 sayılı “Afet Riski Altındaki Yapıların Yenilenmesi” yasasına bağlı olarak ve 2007 yılı onaylı betonarme yönetmeliğine göre yenilenmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda Türkiye yapı stoğunun yüzde 25’i, İstanbul’daki yapı stoğunun 2/3’ü, Kadıköy’deki yapı stoğunun ise yüzde 72’si deprem riski taşımaktadır. 550 bin kişilik nüfusu, 25.7 km yüz ölçümü ile Anadolu yakasının en eski ve en yüksek nüfus yoğunluğuna sahip ilçesi Kadıköy, kültür düzeyi yüksek, ulaşım açısından kilit noktadaki bir ilçedir. “Kadıköy’deki yapılaşma oldukça eskiye dayanmaktadır ve Kadıköy, Moda haricinde parselleri büyük olan bir ilçedir. Diğer bir deyişle parsellerde paydaş sayısı fazladır. Aynı zamanda Kadıköy’de parsellerin neredeyse tamamı şahıs parselidir, yerleşik ve oturmuş bir nüfus yapısına sahiptir.” diyen İrfan Aydoğan, sözlerine şu şekilde devam etti: “6306 numaralı yasaya bağlı olarak, Kadıköy ilçesinde 1.4.2014 tarihine kadar tespit edilen riskli bina sayısı 625 olmuştur. Bu da Kadıköy’ü, riskli bina raporu olan yerleşim yerleri arasında Türkiye birincisi yapmıştır. Kısacası Kadıköy’deki binaların yaklaşık yüzde 75’inin yenilenmesi gerekmektedir.”
700 proje, ruhsat almak için sırada bekliyor
2012 yılında 221 ruhsat verilen Kadıköy’de, bu rakamın 2013 yılında 329’a, 2014’te 678’e yükseldiğini ifade eden İrfan Aydoğan, bugün itibariyle ruhsat almak için 700 projenin de sırada beklediğini ve bu durumun da Kadıköy’ün ne kadar yoğun bir dönüşüm geçirdiğini ispat ettiğini de sözlerine ekledi. Konuşmasında Fikirtepe’de yaşanan sorunlara da değinen İrfan Aydoğan, Fikirtepe’de şu an 4 emsal verildiğini ve kentsel dönüşümün başladığı 4 sene içerisinde gerek Fikirtepe’de yaşayan insanların ve gerekse de anlaşma yapan müteahhitlerin mağdur olduğunun altını çizdi. İrfan Aydoğan, “Fikirtepe’de problemler devam ederken Kadıköy’de emsalli olan yerlerde 2.07 emsale ilaveten yüzde 20’lik, yüzde 25’lik ilave artışlar sağlanmıştır. Kadıköy sahil parselleri, Küçükyalı ve İdealtepe’nin tamamında ise yönetmelikte herhangi bir artış yapılmamış, burada oturan insanlara afet riskine karşı bir çözüm sunulamamıştır.” diyerek sözlerine devam etti.
“Ada bazında projeler geliştirilmeli”
“Kentsel dönüşümle parsel bazında değil, ada bazında projeler geliştirilirse beton yığınları azalacak, yeşil alanları fazla ve sosyal donatıları, kapalı otoparkları, geniş sokakları olan projeler geliştirilebilecek.” diyen İrfan Aydoğan, ada bazında inşaat yapabilmek için birtakım yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğine dikkat çekti. Aydoğan, ada bazındaki çözümün önündeki en büyük engellerden birisinin ülkemizde uzlaşma kültürünün olmamasına bağlıyor. Kentsel dönüşümün, eski yıpranmış binaları yıkıp, sağlam bina yapma işi olmaması gerektiğini de sözlerine ekleyenİrfan Aydoğan, “Aksi takdirde, çeyrek asır sonra sağlam binaların önündeki mekanların kalitesini yükseltmek için yeniden kentsel dönüşüm yapmak zorunda kalacağız. Kentsel dönüşüm, sadece yapı ve mekan kalitesini yükseltmek için değil, toplumun bütüncül huzur ve refahını arttırmak için de kullanılmalıdır. Kentsel dönüşüm, tüm tarafların ortak menfaatlerine yönelik önermeler içermesi halinde, bir ortak uzlaşıya dönüşebilir. Bu anlamda devlet mutlaka denetleyen ve hakem olmak zorundadır.” açıklamalarında bulunuyor.