Firma adı geçtiğimiz aylarda Keten Grup olarak değişen Keten Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ferhat Keten, firma adının ve logo değişikliğinin sebeplerini şöyle açıkladı, “yaklaşık 40 yıldır sektörde faaliyet gösteren bir firmayız. Bu süreçte ekibimiz büyüdü, yapımız kurumsallaştı. Kendi içimizden Keten Yönetim, Keten Emlak gibi yeni markalar çıktı. Sadece konut yapan değil bu konutlara ilişkin satış sonrası her ihtiyacı da kapsamlı olarak karşılayan bir markalar grubuna dönüştük. Bu dönüşümü kurumsal kimliğimize de yansıtmak istediğimiz için ismimizi ve logomuzu değiştirdik.”
Kur artışlarının emlak sektörüne yansımalarını değerlendiren Ferhat Keten, “Kur artışları sektörü iç piyasa anlamında olumsuz etkiliyor. Piyasadaki güven ortamı sarsılıyor. Yabancı alıcılar ve yatırımcıların ise pazarlık gücü artıyor. Bu anlamda o tarafta bir hareketlilik söz konusu. Ancak bu, grubun genel piyasa içindeki oranı göz önüne alındığında ihmal edilebilir bir miktardır” diyen Ferhat Keten, bu zamanda tüketici emlak almalı mı sorusunu da “Cebinde parası olan tüketici konut almalıdır. Özellikle TL birikimi olan ve ev alma niyeti olanlar ev almalıdır çünkü kur artışlarının fiyatlara %10 ila %15 arasında fiyat artışına neden olacağını düşünüyorum. Bundan etkilenmemek için şu anda ev almaları akıllıca olacaktır. Bunun dışında, birikimini USD’da tutanlar ya da borçlanarak ev alacaklar için biraz bekleyip fırsat kollamalarında fayda vardır diye düşünüyorum” şeklinde yanıt verdi.
Seçim sürecinin emlak sektörüne etkilerine de değinen Keten, kur artışı ve seçim sürecinin “bekle-gör” dönemi yaratacağını belirtti. Seçim öncesi bir tahmin oluştuğu taktirde seçimden 15-20 gün önce sektörde bir hareketlenme yaşanacağını bildiren Keten Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ferhat Keten, bu hareketlenmenin politik riskler oluşmadığı sürece devam edeceğinin altını çizdi.
Kentsel Dönüşüm’ün Türkiye’de nasıl uygulandığını değerlendiren Ferhat Keten, “Ben bu terimi parsel bazında güçlendirme olarak kullanmak istiyorum çünkü yapılan iş Türkiye’de aslında bu. Maalesef şehir, ilçeler bölgeler bir bütün olarak ele alınıp alt yapı ve donatı ihtiyaçları dikkate alınmadan yapıldığı için uzun vadede deprem risklerini azalırken şehirlerimizdeki yaşam kalitesi azalacaktır” dedi.
Emlak sektörünün Türkiye’deki sorunlarına da değinen Keten,“Bence iki temel problem var biri kat mülkiyeti kanununun getirdiği kısıtlamalar nedeniyle planlama tarafında çözüm üretilmesinin zor hatta neredeyse imkansız olması. İkincisi ise bürokrasi… Büyük ölçekli dönüşüm projelerinin kamu yararına yapılabilmesi, sosyal donatılar eklenebilmesi, altyapının geliştirilebilmesi için KMK ve planlama süreçlerinin daha hızlı, şeffaf ve objektif kriterlerle tüm vatandaşlara aynı imkanlar tanınarak yapılabilmesi gerekli. Bürokraside ise tek elden şeffaf, hızlı ve objektif süreçler oluşturulmalıdır” dedi.