Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, Cevahir Hotel Asia Maltepe’de düzenlenen “Dönüşüm Devam Ediyor” etkinliğine katıldı. Toplantıda İdris Güllüce’nin yanı sıra İstanbul’da kentsel dönüşümün sürdüğü belediyelerin başkanları da hazır bulundu.
Etkinlikte konuşan İdris Güllüce, 17 Ağustos depremini bizzat yaşadığını anlatarak, “O zaman belediye başkanıydım. Allah öyle bir afeti bu ülkeden uzak eylesin. Ama o zamanki halimizi biliyorum. O zamanki acizliklerimizi, eksikliklerimizi, belediyelerin perişanlıklarını yaşadık. İzmitSakarya’da günlerce geldik gittik çalıştık. O günleri biliyorum o yüzden deprem ile ilgili saniye farkı olmadan koşturmamız gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.
Türkiye’nin deprem kuşağında olduğunu hatırlatan Güllüce, “Peki binalarımız nasıl. Binalarımız bakanlığın kabul ettiği değerler bakımından kötü. Mühendislik mimarlık hizmeti almayan binalar çoğunlukta. Devlet daha önce İstanbul’u 1. derece deprem bölgesi saymamış, sonra deprem bölgesi saymış. Bütün matematik hesapları 2. derece deprem bölgesine göre yapılmış. Şimdi bu sebeple mühendislik görmüş binaların bile sağlamlığı tartışılırken, hiç mühendislik hizmeti almamış, kontrol edilmemiş çok katlı binaların olduğu bir Türkiye’de yaşıyoruz. Malzeme kalitesi dersen ‘Allah selamet versin’ cinsinden. Yarısı midye kabuğu olan, beton dersen bir hal” şeklinde konuştu.
“Bu döküntüler, bu riskli binalar Türkiye’ye yakişmiyor”
Riskli binaların Türkiye’ye yakışmadığını söyleyen Bakan Güllüce, “Bazı yerlerde depreme gerek bile yok kendiliğinde yıkılacak semtler. O zaman ne yapmak lazım bir yasa çıkarıp kentsel dönüşümle bunu değiştirmek lazım. O zaman bu kentsel dönüşüm yasasına niye karşı çıkarsın diye de muhalefete sormak lazım. Tıpkı Marmaray’a karşı çıktıkları gibi. Hatta bir tanesi hiç binmiyor hükümet yaptı diye. ‘Şimdi kentsel dönüşümü niye yapıyor’ diyorlar. Yapacağız biz. Nasıl dünyanın en büyük havalimanını yapıyorsak, nasıl hızlı treni yaptıysak, nasıl sağlıkta en hızlı yükselen ülkesi konusuna geldiysek biz kentsel dönüşümü de başaracağız” ifadelerini kullandı.
BASIN TOPLANTISINI İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ
“300 yılı ıskalamış bir miletin çocuklarıyız”
Türkiye’nin zamanının yıllar boyu boşa harcandığını anlatan Güllüce, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Biz 300 yılı ıskalamış bir milletin çocuklarıyız. Dünya koşmuş gitmiş. Yurt dışına çıktığımızda hepimiz bir rahatsız oluruz. Başka ülkelerin gelişmişliğine karşı içinizde bir kıskançlık oluşur. Çünkü çok uzun bir zaman bize zaman kaybettirmişler. Bu sadece ülkeyi yönetenleri kusuru da değil. Bu ülke 1810’dan beri ne zaman ayağının üzerine kalkmaya çalışsa bir problem açmışlar başına. Ya savaşlar, ya başka problemler olmuş. En son yüzyıla baktığımızda bir balkan bozgunu yaşamışız, milyonlarca insan katledilmiş, Doğu Anadolu’da milyonlar katledilmiş. İşgal görmüş. Sonrasında tek parti diktatöryasıyla muhatap olmuş bu millet. Sonra 1950’de sivil bir hükümet kuruluyor. Menderes hükümeti geldiğinde Türkiye ayağa kalkıyor. 10 sene çok iyi yönetiliyor. Nükleer projesine başlıyor 1960’larda. Düşünün o zaman nükleer santraller kurulmuş olsaydı enerji için dünyanın parasını ödemeseydik Türkiye nerelerde olurdu. Fakat bu gelişmişlik fark edilince darbe yapılıyor. Başbakan katliamını da bize bayram diye kutlattılar. Belli yaşta olan insanlar hatırlarlar. 27 Mayıs bayramı diye bir bayram vardı. CHP asın dediği için başbakan asılmış. Karikatür de değil trajikomik bir şey. Başbakan asmanın bayram olduğu ülkedir Türkiye. 12 Eylül var. Nesillerin yok olduğu bir dönem. Son 12 senedir bir noktaya geldik. Fakat bunu bu yürüme hızıyla yapmamız olmaz, koşma hızı ile yapmalıyız. Bu kayıpları koşarak kapatabiliriz. 3-4 katlı metroların yapıldığı batı ülkelerinin yanında biz ancak 2 sene sonra 500 kilometre İstanbul’da metroya ulaşmış olacağız. O da hükümetin ve çok başarılı belediye başkanlarımızın el ele vermesiyle. Oysa bunu diğer ülkeler çok önceleri halletmişler.”