22-29 nisan tarihleri arasında katıldığım Alplerin Gölgesinde 5 Ülke Turu ile ilgili olarak bizzat yaşadığım deneyimleri , bu tura katılıp katılmamak konusunda kararsız kalanlara yardımcı olmak amacıyla burada sizlerle paylaşıyorum. Yazımın başında belirttiğim tarihlerde katıldığım tura; birkaç farklı turizm şirketinden yapılan satışlarla gelen insanlarla birlikte toplam 43 kişi katıldık. 7 gece oda+kahvaltı konaklama , gidiş-geliş uçak bileti, şehirlerarası transferler ve rehberlik hizmetleriyle birlikte 2 kişilik odada kişibaşı 499 euro ödedik , bu ciddi ucuz bir fiyat ancak tur bu ücretle kalmıyor. Tatil ücretini ödedikten sonra elektronik posta adresinize turun programı ve extra turlar planı gönderiyorlar. Extra turlara katılmasak ta olur diyorsanız baştan söyleyeyim sizi bir anlamda bu turların tamamına katılmayı mecbur ediyorlar. Ama bunu yanlış anlamayın çünkü asıl katılmazsanız ödeyeceğiniz ana tur parasına yazık olur. Turların tamamına katılınması durumunda özel bir fiyat indirimi uyguladılar ; turların hepsine katılmak için kişibaşı 330 euro ödedik ve böylece turun asıl ücreti 2 kişilik odada öğle ve akşam yemekleri ile özel harcamalar hariç kişibaşı 829 euroya gelmiş oldu. Bu haliyle bile doğrusunu söylemek gerekirse bu tur oldukça ucuzdu , ciddi anlamda dolu dolu bir turistik gezi yapmış oluyorsunuz. Dediğim gibi bu turlara katılmazsanız bu seyahatten hiçbir şey anlamazsınız ve standart haliyle turdan keyif almazsınız. Bizim turdaki 43 kişi de firesiz tüm extra paketlerine katıldı.
Tur programı gereği Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan Pegasus Havayolları ile saat 12.20’de Marsilya’ya uçtuk. Marsilya’da turun tamamında en çok vakit geçireceğimiz yerlerden biri olan tur otobüsümüze bindik. En çok vakit geçireceğimiz yer derken şaka yapmıyorum çünkü tüm tur boyunca parça parça etaplar halinde ortalama 2.750 kilometre yol yaptık. Marsilya’dan Nice şehrine vardığımızda saat 18.00 civarıydı. Nice havalimanı vergileri yüksek olduğu için Pegasus ucuz tarifeli uçaklarında direkt Nice’e uçmuyormuş bu nedenle Marsilya-Nice arası yolda vakit kaybettik. Rehber şehir merkezinde kısa bir şehir turu yaptırdıktan sonra bize akşam yemeği yememiz ve gezmemiz için saat 20.30’a kadar serbest zaman verdi. Nice’de 2 gece kalacağımız otel şehrin merkezine yaklaşık 20 dakika yürüme mesafesindeydi ve tur boyunca şehir merkezine en yakın kaldığımız otel buradaki apart otel oldu. Biz otele yerleştikten sonra tekrar yürüyerek şehir merkezine geldik. Nice küçük ama çok güzel bir şehir. Ertesi gün extra tur kapsamında önce San Paul Devence ve Cannes’a gittik , öğleden sonra Nice’e geldik , burada bir süre mola verdikten sonra da saat 16.00 gibi yine extra olan Monaco ve Monte Carlo turuna gittik.
Yolda bir de parfüm fabrikasına girdik. Bu turun tamamında gittiğimiz yerler turdaki 43 kişiyi de çok etkiledi, büyük bir memnuniyetle akşam saat 22.30 gibi otele geldik. Ertesi gün turun 3. gününde erkenden Milano’ya doğru yola koyulduk. Sabah ilk önce extra tur kapsamında İtalya’nın müzik festivaliyle ünlü San Remo kentine girdik. Küçük bir şehir olan San Remo’ya girdiğimizde saat sabah 10.00 civarı olmasına rağmen dükkanların bir çoğu daha açılmamıştı , burada 1,5 saat mola sonrası Cenova’ya doğru yola çıktık. Cenova; İstanbul Karaköy’e benzeyen bir yer, zaten hem Karaköy’ü hem de Cenova’yı Cenevizliler inşa etmiş. Ben Cenova’yı beğendim ama çok hoşlanmayanlar da oldu. Buradan günün son durağı ve konaklama yerimiz Milano’ya doğru yola koyulduk. Akşam 18.00 gibi girdiğimiz Milano’da geçirdiğimiz süre maalesef tatmin etmedi çünkü saat 21.30’da otobüslere binip Milano merkezine tam 18 kilometre mesafedeki otelimize doğru yola çıktık. Milano’da geçirdiğimiz süre sadece 3,5 saatle sınırlı kaldı ve bu güzel şehri yeterince yaşayamadık. Ertesi sabah erkenden Como Gölüne doğru yola çıktık.
Şanssızlığımıza burada bizi yağmur karşıladı , Como Gölünde tekne gezintisi sonrası kentin içinde açık pazarda şarap,peynir aldık , kahvelerimizi yudumladık. Burada hemen söyliyeyim Como Gölü hepimizi yağmura rağmen büyüledi, kesinlikle görün. Como’dan çıktıktan kısa bir süre sonra İsviçre sınırından geçerek Lugano Gölüne ve şehrine geldik. Bu da extra tur kapsamında bir geziydi, Lugano da Como gibi hepimizi mest etti. Lugano’dan sonra Alplerin eteğinde herkesi büyüleyen manzaralar eşliğinde İsviçre-Almanya arasında bir konumda bulunan dünyanın en küçük 6’ıncı ülkesi olan Liechtenstein’a girdik ve 2 saat mola verildi. Burada bu kadar uzun süreli kalmamız tamamen gereksizdi çünkü çok ama çok küçük ve tenha bir merkezde herkes yapacak bir şey bulamamaktan dolayı çok sıkıldı , Türklerin işlettiği bir kafede demleme çay içtik. Buradan geceyi geçireceğimiz Almanya’nın İsviçre sınırındaki Friedrichshafen kentine saat 19.00 gibi giriş yaptık. Burası da küçük bir şehir ve akşam saatlerinde hem yağmur yağıyordu hem de sokaklar tenhaydı , 1,5 saat kadar oyalandıktan sonra yine şehir dışında olan otelimize doğru yola çıktık. Turun 5. gününde sabah extra tur kapsamında Almanya’nın Fransa sınırına çok yakın şehirlerinden Freiburg’a gittik. Burada 2 saat kenti gezme imkanı bulduk ve şehir içinde büyük bir marketi gezerek alışveriş yaptık. Freiburg güzel bir şehir , otobüste herkes burayı ziyaret etmekten memnun kalmıştı. Buradan Avrupa Birliği’nin Brüksel’den sonra en önemli şehri olan Fransa’nın Strasbourg kentine doğru yola koyulduk. Akşam 17.30 gibi şehre girdik. Burada önce Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin faaliyet gösterdiği binaları ziyaret ettik. Daha sonra şehir merkezinde gezdik , akşam yemeğimizi yedikten sonra saat 21.30’da şehir merkezine 4-5 kilometre uzaklıktaki otelimize gittik. Ertesi sabah son 2 gecemizi geçireceğimiz Cenevre’ye ( daha doğrusu Annecy şehrine) doğru yola çıktık. Burada hemen şunu belirteyim; turda 2 gece Cenevre yazıyor ama kaldığımız otel Cenevre’ye 45 kilometre mesafede Annecy kentindeydi. Yolda extra turlar olan önce İsviçre’nin önce Bern şehrine sonra da Colmar kentine girdik ve buralarda ayrı ayrı molalar verip bu enfes şehirleri gezip hayran olduk.
Bu 2 şehri sakın kaçırmayın. Akşamüstü Cenevre’ye girdik. Birleşmiş Milletler’in Avrupa’daki merkezi olan binayı gezip yürüyerek bir şehir turu yaptık , akşam yemeğimizi yedikten sonra saat 21.00’de otelimize doğru yola çıktık. Yukarda da belirttiğim gibi otel Cenevre’de değil , 45 kilometre uzaklıkta Annecy şehrinde bulunuyor. 7. Gün turumuzun son günüydü ve extra tur kapsamında 3 ayrı yere gittik. Bu turun da kesinlikle kaçmaması gerekiyor çünkü bizi çok yakından ilgilendiren Lozan ve Montrö şehirlerini gezdik, ülkemizin kaderini tayin eden anlaşmaların imzalandığı yerleri gördük.
Lozan’da ayrıca Olimpiyat Oyunları Merkezi ve Müzesi bulunuyor , burayı da gezdik. Şehirler muhteşem manzaraya sahip ve göl kenarına kurulmuş. Alp Dağları deyim yerindeyse resmen poz veriyorlar. Buradan gravyer peynirinin doğduğu Gruyeres Köyüne gittik. Burada bizi kar ve şahane bir doğa karşıladı.
Köyü gezdikten sonra bir dükkana girerek peynirler aldık ve gravyer peynirinden yapılmış föndülerimizi yiyerek karnımızı doyurduk. Burada fiyat hakkında da bir bilgi vereyim; 2 kişilik föndü ve 3 kadeh şarap için 58 İsviçre Frangı ödedik. Tur boyunca ödediğimiz yemek, çukulata ve peynir paralarını Türk Lirasına çevirdiğimizde bu şehirlerin hepsinin bize göre çok pahalı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Akşam son gecemizi geçirmek üzere otelimize döndük. Otel ile Annecy şehir merkezi yürümeyle 20 dakika civarında sürüyor , biz çok yorgunduk gitmedik ama gruptan gidenler şehri çok beğendiklerini söylediler. Ertesi sabah dönüş uçağı için Basel şehrine doğru yola çıktık. Biz Türkiye’ye doğru yola çıkarken tersten başlayacak yeni tur da Basel’e geliyormuş . Problemsiz bir dönüş yolculuğundan sonra Sabiha Gökçen’e indik. Tur çok yorucuydu ama bir o kadar da güzeldi , eğer extra turların tamamına katılmamış olsaydık size buradan sadece duyduğumuz pişmanlığı anlatırdım. Extra turların hepsine uygun fiyatlı haliyle katılın ve çok keyif alacağınız seyahat yapın.