İnşaat sektörü, 2023’ün başından itibaren dikkat çeken bir yükseliş sergiliyor. Üçüncü çeyrekteki yıllık büyüme hızı %9,2 ile ekonominin genel büyüme hızını (yıllık %2,1) açık farkla geride bıraktı. İnşaat artık ekonominin dinamosu rolünü yeniden üstleniyor. Ancak bu sefer konut değil, altyapı projeleri ön planda.
Konut piyasası, yüksek faiz oranları ve finansmana erişimdeki zorluklar nedeniyle zor bir dönemden geçiyor. Vatandaşlar mortgage kredilerinden uzaklaştıkça konut satışları durgunlaştı. Özellikle İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerde konut fiyatlarındaki şişkinlik inmeye başladı. Ancak altyapı projeleri, hem kamu yatırımlarıyla hem de deprem sonrası yeniden yapılanma projeleriyle sektörü dinamik tutuyor.
İç talebin yani tüketim kanallarının sıkı para politikası ile baskılandığı bir konjonktürde inşaat, tarım gibi üretim sektörleri ekonomiyi ayakta tutuyorlar. Dış talebin de bu köşede sürekli takip ettiğimiz üzere Avrupa’daki resesyondan olumsuz etkilenmesi sanayi dışı üretim sektörlerinin oyuna girmesine imkân tanıyor.
Deprem bölgesindeki yapılanma: Sayılar ve beklentiler
Deprem bölgesi, inşaat sektörünün büyüme dinamosu haline geldi. Bu bölgede konut ve altyapı projeleri hız kazanırken, önümüzdeki yıl için de önemli bir istihdam kaynağı olmaya devam edeceği tahmin ediliyor. İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği’nin öngörülerine göre yeni yılda sektör %4 ila %5 oranında büyüme gerçekleştirecek. Hükümet, bölgenin iyileştirilmesi için “afetlere dirençli şehirler” projesi kapsamında 584 milyar TL kaynak ayırırken, bu projelerin 2025 yılında sektör büyümesine 2 tam puan katkı yapması bekleniyor.
-584 milyar TL tutarında afet destek planı dahilinde 120 milyar TL kentsel dönüşüm yatırımları ile bu kaynaklar önümüzdeki yıl GSYİH’nın yaklaşık %0,9’na denk geliyor.
-Bütçe açığının %5 civarında olduğu bir ortamda, bu yatırımlar ciddi bir mali teşvik ve bütçe çarpanı etkisi ortaya çıkarabilir.
Sonuç: Türkiye ekonomisinin kayıp lokomotifi geri dönüyor
TÜİK’in enflasyon hesabında karşılaşılan eleştirilerden biri, İstanbul fiyatları ile ülke genel fiyat seviyesi arasındaki uyumsuzluk. Benzer bir durum, inşaat sektörü için de geçerli. İstanbul’daki konut piyasası ile deprem bölgesindeki inşaat faaliyetleri, iki farklı dünyayı temsil ediyor. Ancak büyükşehirlerde konut satışlarının yavaşlaması, inşaat sektörünün ülke genelindeki istihdam verilerine yansımıyor. Türkiye ekonomisini büyükşehirlerin ötesinde analiz edebilmek gerekiyor.
İnşaat sektörü, 2025’te de ekonominin en güçlü büyüme kaynaklarından biri olacak. Konut piyasası durgun kalsa bile, altyapı projeleri ve deprem bölgesi yapılanması, büyümeyi destekleyecek. Bu nedenle, Türkiye’nin ekonomik dengelenme sürecinde inşaat sektörü kilit bir rol oynayacak. Bu tablo bize şunu gösteriyor: İnşaat sektörü yalnızca bir büyüme kalemi değil, aynı zamanda Türkiye’nin ekonomik toparlanma sürecinin en güçlü kalkanı.
(Haber kaynağı: Dünya Gazetesi – Bora Tamer Yılmaz’ın “Unutmayanlar: İnşaat sektörü hasıla ve istihdamı” başlıklı köşe yazısı)