Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 9 Mayıs pazartesi günü gerçekleştirilen kabine toplantısından sonra açıklanan 0.99 ve 0.89 oranlı düşük faizli paket, konut sektörüne hareket getirmedi.
Konut finansman paketinin açıklanmasıyla birlikte Hazine ve Maliye Bakanlığı’na göre 1 haftada 64 bin satılık konut ilanında fiyat artışı gözlendi.
Sektör temsilcilerine göre, geliştiricilerin ve mülk sahiplerinin yaptığı artışlar bazı noktalarda yüzde 100’ü geçerken, hareketliliğin ve satışların azaldığı belirtiliyor. Bazı emlakçılar da yeni paket sonrası telefonlarının artık hiç çalmadığını söyledi.
“Konut fiyatlarındaki artışlar indirimin cazibesini yok etti” diyen Gayrimenkul Pazarlama ve Satış Profesyonelleri Derneği (GAPAS) Başkanı İsmail Özcan, konut kredi paketindeki faiz oranlarının her ne kadar uygun olsa da geliştiricilerin ve konut sahiplerinin anlık yaptığı artışların kazanılan cazibeyi hem birinci elde hem de ikinci elde yok ettiğini belirterek “Bu nedenle kaşıkla verilen kepçeyle alındı gibi bir durum oluştu. Üyelerimiz arasında da olumlu yansımasını duymadım. Dolayısıyla fiyat artışı olmasaydı bu kampanya çok olumlu olacaktı” dedi.
Konut fiyatlarının artmasıyla birlikte aylık ödenmesi gereken kredi taksidinin de yükseldiğini ifade eden Özcan, “Özellikle ilk kez konut sahibi olacak kişiler için de hane halkının geliriyle uyuşmayan kredi taksitleri oluşturdu. İstanbul’da 100 metrekarelik bir dairenin fiyatının 1 milyon ila 1,5 milyon lira arasında başladığı bir noktada, bu tür kredi maliyetlerini ödeyecek gelir seviyesine sahip kişiler pek olmadığı için gerekli talep de oluşmadı” değerlendirmesinde bulundu.
Destek paketi için ölü doğmuş bebek tanımı kullanan İstanbul Emlak Brokerleri Kulübü (İSTEB) Başkanı Ulvi Özcan, “0.99 faizli krediyle 1 milyon liralık birinci el konut aldığınızda aylık ödemeniz 14 bin TL. Aylık 14 bin TL ödeyecek birinin de aylık 25 bin TL geliri olması gerekir. Ayrıca 10 yıl boyunca hiçbir sağlık problemi olmadan bunu ödeme riskini de göze alması gerekir” dedi.
Pakette en doğru kısmın yarım kalan arzlara verilen destek olduğunu kaydeden Özcan, şöyle konuştu: “Ancak burada ‘1 yıl boyunca hiç fiyat artırmayacağım’ demek iflasa imza atmak demektir. Çünkü maliyet artıyor. Ya da oradaki liste fiyatına yüzde 70 enflasyon öngörüp yansıtmak gerekir ki bu sefer de talebi düşürüyorsunuz. Dolayısıyla alım satım artmadı ama liste fiyatları yüzde 20 oranında arttı. Olan hareket de azaldı, telefonlarımız çalmıyor. Çünkü Türkiye’de üretimin satın alma gücüne hitap etme sorunu var.”
Bakanlığın 64 bin civarındaki internet ilanında fiyat artışı tespit ettiğini belirten Konut Geliştiricileri ve Yatırımcıları Derneği (KONUTDER) Başkanı Z. Altan Elmas, Bakanlığın bunları takip ederek fırsatçılığa müsaade etmeyeceğini söyledi. Ancak bu artışta ikinci ele verilen sübvansiyonun etkili olduğunu aktaran Elmas, “Hazine ve Maliye Bakanlığıyla bir araya geldiğimiz toplantıda da söyledik. Birilerine uygun maliyetli konut kredisi kullandırılacaksa konutu olmayanlar önceliklendirilmeli diyorduk. Bunu da gidip ikinci elden almasın, üretimdeki konutu alsın ki üretimi destekleyelim. Çünkü arz eksikliği yaşanıyor. Üretimi destekleyince aynı zamanda istihdamı da sanayiyi de destekliyoruz” diye konuştu.
Diğer taraftan birinci el konuta verilen kredide 2 milyon lira kısıtlamasının olduğunu belirten Elmas, “2 milyon lira Anadolu’da işe yarıyor. Örneğin bizim Antalya projemizde 1+1 ve 2+1 projelerimizde iş görüyor. Ancak İstanbul’da az kalıyor. Dolayısıyla İstanbul’da bu rakamın 3 milyon lira olmasını istedik. Çünkü mevcut haliyle sadece 1+1 dairelere yarıyor. Belki ileride İstanbul’a özel bu oran artırılabilir” şeklinde konuştu.
Paketin bir günde fiyatları 2 misli artırarak sektöre bir kaos getirdiğini kaydeden İstanbul Emlakçılar Odası Başkanı Nizamettin Aşa, “Faizin düşmesi fırsatçıları harekete geçirdi. Zaten yüksek olan fiyatları daha da yükseltti. Bu da devletin sunduğu avantajı yok etti ve ev almak isteyenin önüne engel oldu. 2019’dan beri faiz indirimi sonrası fiyat artırma bir alışkanlık haline geldi” diye konuştu.
Aşa, “Konut arzı yetersiz. Gerçekten mal sahibi olmak isteyenlerin talebi 1 milyon TL’yi geçmeyen evlerde yoğunlaşıyor. Dolayısıyla imkanı kısıtlı bu kişilere yönelik inşaat sektörü desteklenerek banliyö hatları oluşturulmalı. Kentsel dönüşüm hızlandırılmalı ve rezerv alanları kullanılmalı” şeklinde önerilerini sıraladı. Aşa, belediyelerin artan maliyetlerden dolayı özellikle kentsel dönüşüm projelerinde ufak tefek eksikleri görmezden gelip yıkılan projeleri hızlandırılması gerektiğini ifade etti.
Kaynak Leyla İlhan – Dünya