Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği(GYODER) Başkanı Aziz Torun bugün icra kurulu üyeleriyle gerçekleştirdiği toplantıda, görev yaptıkları 4 yıla ve geleceğe ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Toplantıda GYODER'in çalışmalarını anlatan Torun, 2017'de yapılması gerekenlerden de söz etti.
GYODER’in 24 Mayıs’ta yeni yönetimini belirleyeceğini kaydeden Torun, göreve geldikleri 2013 yılından bu yana ciddi çalışmalarda bulunduklarını, yayınlar ve raporlar hazırladıklarını ifade etti. Bilgi ve data olmadan herhangi bir şey söylemenin ya da planlamanın yeterli olmadığını bilerek hareket ettiklerini kaydetti.
Bu yılın konut satışı rakamlarına ilişkin değerlendirmede bulunan Aziz Torun, “Faizlerde anormal bir artış söz konusu olmazsa 2017 yılında da, konut satış adedinin 2016 rakamlarına ulaşacağını öngörüyoruz. Bu yıl gayrimenkul satışlarını tetikleyen en önemli faktör, faiz oranları olacaktır. Bunu GYODER kampanyalarında da çok net bir şekilde gördük. Yıllık faiz oranlarının yüzde 10’un, günlük faiz oranlarının yüzde 1’in altında olması, sürdürülebilir satış grafiğini destekleyecektir.” diye konuştu.
Görevde bulundukları 2013 yılından bu yana yaptıkları icraatlarla GYODER’in sektörün çatı örgütü haline geldiğine vurgu yapan Torun, 270’in üzerinde aktif üyeleri olduğunu belirtti.
Torun GYODER’in faliyetleri hakkında şunları söyledi:
“Göreve geldiğimizde ilk olarak GYODER’in yapısında değişiklik yaptık. Adının açılımına Gayrimenkul’ü eklediğimiz Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği’ni, sektörün tamamını kucaklayan geniş katılımlı bir yapıya kavuşturduk. GYODER Yönetim Kurulu’nun yapısını değiştirdik, Yönetim Kurulu üyelerinin sayısını 15’ten 21’e çıkardık. Başkan Yardımcılarını, uzmanlık alanlarına göre İcraatçı Başkan Yardımcıları olarak görevlendirdik. GYODER Yüksek İstişare Kurulu’nu oluşturduk. En önemlisi de Yönetim Kurulu, İcra Kurulu ve Yüksek İstişare Kurulu’nda kadın sayısını artırdık. Bugün Yönetim Kurulu Üyelerinin 6’sı ve İcra Kurulumuzun 3 üyesi kadın yöneticilerden oluşuyor. Görev yaptığımız dönemde en büyük desteği kadınlardan aldık. Yönetim Kurulu Üyeleri, Komisyon Başkanları, hatta komisyonlarda görev alan tüm kadın çalışanlara gösterdikleri büyük özveriden dolayı teşekkür ediyorum? Güç Birliği kampanyaları ile sektöre ivme kazandırdık GYODER olarak sektöre İş Birliği-Güç Birliği kavramını getirdik. Bugün sektörde sevilerek kullanılan Güç Birliği logomuz, güven ve itibarın sembolü oldu. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, ekonomik büyümeye destek olmak amacı ile başlattığımız Gayrimenkulde Güç Birliği Daha Güçlü Türkiye kampanyası, 2016 yılının satış grafiğinde çok etkili oldu.”
2 Milyar’lık ciro 2 milyon kişiye istihdam
Torun şöyle devam etti:
“Kampanya kapsamında 3 bine yakın konut ve yaklaşık 400 ofis satışı ile sektörde 2.6 milyar TL ciro elde edildi. Sağladığı bu birliktelik ve kısa sürede aldığımız rekor sonuç, ülke ve sektör tarihimize geçecek niteliktedir. Güç Birliği’nin ikinci adımını, 20 yıl vade ve düşük faizli konut kredisi kampanyasıyla attık. Bu kampanya ile GYODER üyesi 41 firmanın 109 projesinde, ilk bir ayda toplam 2 bin konut ve 279 ofis satıldı, yaklaşık 2 milyar 100 milyon TL’lik ciro elde edildi. 2017’de faiz oranları belirleyici olacak. Türkiye gayrimenkul sektörü, üreten, vergi veren, 2 milyon kişiye istihdam sağlayan, 200'den fazla sektörü etkileyen ve dolayısı ile milyonlarca kişiye dokunan bir sektör. Toplam 1 milyon 341 bin 453 adet konut satışı ile 2015 rakamlarının aşılması, 2016 yılı için önemli bir gelişmedir. Tüm yaşananlara rağmen bu performansın yakalanması gayrimenkul sektörüne duyulan güvenin bir yansımasıdır.”
Torun konuşmasında TBMM'nin onarımı işine de değinerek, "Sosyal sorumluluk bilinciyle aldığımız kararla, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında bombalanan Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) onarımı için GYODER üyelerinden oluşan konsorsiyumla hızlıca bir çalışma başlattık. Talebimizi Meclis Başkanlığı'na ilettik ve uygun görülmesiyle bir protokol imzaladık. GYODER üyesi 32 firmayla oluşturduğumuz 'Milletin Meclisini Millet Yapar' konsorsiyumu tarafından, Meclisimizin hasar gören bölümlerinde başlatılan onarım çalışmaları, bugün büyük bir özenle devam ediyor. Yaklaşık 30 milyon lira civarında harcama yapılmış durumda." diye konuştu.
Sat sonra yap anlayışının ötesinde sektöre yeni finans modelleri eklemek gerekiyor.
Aziz Torun gayrimenkul sertifikası ve yeni düzenlemelere ilişkin
“Sat sonra yap anlayışının ötesinde sektöre yeni finans modelleri eklemek gerekiyor. Gayrimenkul Sertifikası, Gayrimenkul Yatırım Fonu ve Altyapı GYO ların yasalaşması için çalışmalar yaptık. Henüz eksiklerimiz var. Tahvil çıkarma, halka açılma, Öz kaynağı güçlendirme ve şirketlerimizin bu vasıflara ulaşması lazım. Gayrimenkul’un ihracat ürünü sayılması gerekiyor. KDV muhafiyeti gibi vergi ve harçların kalıcı olarak yasalaşması lazım. İmar yasası, kentsel dönüşüm, yurt dışı fuarlara katılımın etkin olması gibi bir çok çalışmanın yapılması gerekiyor.”
Torun vergi indirimlerine ilişkin, "Damga vergisi muafiyeti ve KDV gibi çalışmalar yapıldı. Mutekabiliyet yasası çıktıktan sonra bir çok gelişme oldu ve daha da olmalı. Ayrıca yabancılar için faiz, indirim, taksitlendirme gibi şartlara yabancılara kolaylıklar sağlanmalı. Gelecek için Gayrimenkul sektörünün döviz getirecek bir sektör haline gelmesi gerekiyor ve bu yönde çalışmaların olması için teşvikler yapılmalı." dedi.
Türkiye’deki gayrimenkul yatırımları Avrupa’ya göre çok daha fazla kazandırıyor
Torun“Türkiye’deki gayrimenkul yatırımlarının, Avrupa’ya göre çok daha fazla kazandırıyor. 1 milyon dolarlık konut alan yabancı yatırımcıya vatandaşlık hakkı tanınması, sektörümüz adına önemli bir adım. Ancak bu oran, gelişmiş ülkelerde bizim sunduğumuz rakamın altında. Yabancı yatırımcının talebini artırmak için bu rakamın aşağı çekilmesi, hatta oranların bölge bölge değişmesi sektörümüze ivme kazandıracaktır. Vatandaşlık hakkının yanı sıra başka teşvikler de devreye girebilir. Oturma izni detaylarının da tanımlanması ve sürelerin uzatılması gibi düzenlemeler, sektörün elini daha çok güçlendirecektir.”
Sektörde değişim sürmeli. Finansman modeli olarak kullanılan Sat-Yap modeli sürdürülebilir olmadığı için tek alternatif olmaktan çıkarılmalı, Yap-İşlet-Sat modeli ve yeni finansman modelleri geliştirilmeli. Marka ülke, marka şehir ve marka proje stratejilerimiz olmalı. Ülkemizin ve şehirlerimizin algısını güçlü şekilde oluşturabilirsek, sektörümüzün algısını da buna paralel yükseltebiliriz. İstanbul’u, Ege’yi, Akdeniz’i, Karadeniz’i farklı özellikleri ile ön plana çıkarmalıyız. Kazanılmış haklar korunmalı Kesinleşmiş İmar Planlarının kazanılmış hak olarak kabul edilmeli. Güvenerek arsa yatırımı yapan yatırımcılar, her an değiştirilebilecek bir imar durumu belirsizliğine maruz kalmamalı. Başta büyükşehirlerimiz olmak üzere, kentsel dönüşüm sürecini kapsamlı bir imar reformu ile planlamalıyız.
Şehirlerimizin geleceğini talep ve ihtiyaçları göre planlayıp geliştirmeli, değiştirmeli ve dönüştürmeliyiz. Biz gayrimenkul sektörünü yalnızca konut yapıp satmak olarak görmüyoruz. Sağlıklı ve kalıcı bir büyüme için daha kapsamlı ve planlı çalışmalara ve ürün çeşitlendirmesine gitmemiz gerekiyor. Havaalanları, köprüler, hastaneler, yurtlar, öğrenci ve yaşlı evleri, lojistik merkezleri, ofisler, sağlık turizmine hizmet eden yapılar da aslında birer gayrimenkul yatırımı. Dolayısı ile yalnızca konut üretip satmak ile gayrimenkul sektörünü büyütmemiz mümkün değil. Sektör olarak bu kısır döngüden çıkmamız, gayrimenkulün geniş ve bütüncül alanını görmemiz gerekiyor. Gayrimenkulde çeşitlendirmeyi bir an önce hayata geçirmeliyiz. Satışta sürdürülebilirlik için talepleri iyi analiz etmeli, hatta bölgelere göre değerlendirme yapmalıyız. Sermaye Piyasasında sektör için yeni bir finansal kaynak olarak Gayrimenkul Sertifikası, Gayrimenkul Yatırım Fonları ve Altyapı GYO’larını daha etkin bir şekilde değerlendirmeli, sektörün ihtiyaç duyduğu yabancı fonların Türkiye’ye gelmesinin yolunu açmalıyız.
Devletin de sınırlı imkanları var. Her sektör teşvik beliyor. Devletin elinde sihirli değnek yok. Gerçekçi olmak lazım… Biliyoruz ki TOKİ üzerinden kısıtlı imkânları olanlara konut üreterek onları bu anlamda destekliyor. Ticari olarak herkes kendi yağıyla kavrulmalı, kendi imkânlarını kendisi üretmeli diye düşünüyorum. “
Konut kampanyalarına ilişkin soru üzerine Torun, "Bu kampanyaların fiyat şişirilerek oluşturulacak kampanyalar olmaması gerekiyordu ki bugüne kadar öyle oldu. Bu da firmaların fedakarlıklarıyla gerçekleşti. Kabul etmemiz lazım ki enflasyon artık çift haneli rakamlara ulaştı, finansman maliyetlerinin de bir seviyede kaldığı ve düşmediği bir süreçteyiz. Onun için firmaların maliyetlerini dikkate alarak belli fiyat artışları yapmaları gerekir." dedi.
Aziz Torun, bir soru üzerine, "Gelecekte bizi bir kriz bekliyor değil ya da mortgage krizi gibi bir kriz olamaz. Çünkü bizde asla şişmiş fiyat yok. Bu fiyatların hepsi minimum kar marjıyla oluşuyor. Sektörün ortalama kar marjı yüzde 10-15 arasında. Bu da makul ve sınırlı bir kar marjı. Onun için de fiyat şişmesi yok. 'Satamazlarsa fiyat düşer' gibi bir beklenti de olmamalı. Asla böyle bir şey olmaz. Satamazlarsa fiyat düşmez. Birileri orada bir fırsat görerek alır ve yarın o satar." diye konuştu.
Torun, 2017’de konut satışının 2016’da aşağı olmayacağını ama çok büyük farkın da olmayacağını çünkü konut satışının belli rakama ulaştığını kaydetti.
Gayrimenkul sektörü göz önünde olduğundan en fazla teşvik bu sektöre yapılıyor gibi gözüktüğünü, yapılan KDV, yabancıya konut satışında vergi indirimi ve tapu harcı indiriminin küçük bazda gönül alma bağlamında indirimler olduğunu söyleyen Torun, taleplerinin kayıt dışının, haksız rekabetin önüne geçmek için çok daha fazlası olduğunu ifade etti.
KDV muafiyetinin yabancılara satışta muazzam bir indirim sağladığını söyleyen Torun istikrarla, güvenle ilgili beklenmelik gelişmelerin etkili olduğunu dile getirdi. Yabancıya yönelik konut arzının da yeterli olmadığına değinen Torun yabancılara satışa destek açısından önümüzdeki dönemdeki ilk planlarının Nisan ayında GYODER’in Katar Expo’ya katılması olacağını ifade etti. Torun fuarlara katılarak Türkiye’nin tanıtılması gerektiğini belirterek, olumsuz algıyı yıkmak için yabancı yatırımcıyı öncelikle Türkiye’ye getirmenin gerekli olduğunu dile getirdi.