Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Balıkesir'de toplu açılış töreninde konuştu. Erdoğan, Balıkesir'de 2 katrilyon 645 trilyonluk yatırımların hayırlı olmasını dilerken, önemli açıklamalarda bulundu.
İşte Cumhurbaşkanı'nın konuşmasından bazı notlar:
Tüm hizmetlerin resmi açılışlarını gerçekleştiriyoruz. Çok daha güzel eserleri hep birlikte izleyeceğiz. Özel sektörümüz 1 katrliyon 150 trilyonluk rüzgar enerji santrali yaptı. 10 adet gıda ve süt işletmesi tamamlandı. Tüm tesislerin de resmi açılışlarını yapıyoruz. Açılışını yaptığımız 38 kalem 2 katrilyon 645 trilyonluk bu yatırımların hayırlı olmasını diliyorum. Tüm emeği geçenleri tebrik ediyorum.
Sizin enerjiniz bize de enerji veriyor. Siz fetih neslisiniz, siz "Kim var?" denildiğinde sağına soluna bakmadan "Ben varım" diyen nesilsiniz. Fatih Sultan Mehmet, "Hüner bir şehr bünyâd etmektir; reâyâ kalbin âbâd etmektir" demiştir.
Çanakkale'de 14 Mart Tıp kutlamasına katıldım. Sizlere Çanakkaleli kardeşlerimin selamlarını getirdim. Çanakkale Şehitliği'ni ziyaret ettim. Bu diyar sıradan bir diyar değil. Savaştepe burada. "Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ! Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hüdâ, etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda" biz böyle bir nesiliz.
18 Mart'ta Çanakkale'de buluşacağız. Birçok ülkenin Devlet Başkanı bizimle olacak. Balıkesir, Çanakkale'de en çok şehit veren ilimizdir. Bursa'nın hemen arkasından Balıkesir ikinci sırada yer alıyor. İnşallah çok çalışacağız. İnşallah millet ne derse o olur. Şehitlerin çokluğu itibariyle Balıkesir'in yeri bir başkadır. Anadolu'nun kapılarını milletimize açan Sultan Alparslan'dan, Çanakkale Savaşı'nın kahramanlarına kadar, şehitlik mertebesine erişen tüm kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.
BU MİLLETİN BİLİNCİ ÇOK FARKLI
Biz, "Durmak yok, yola devam" dedik. Gözü, vardır göremez, kulağı vardır duyamaz, dili vardır söyleyemez, kalpler mühürlüdür. Onun için kafaya takmaya gerek yok. Ama biz çok çalışacağız. Çanakkale Savaşı bizim için savaşlardan bir savaş değildir. Hamdolsun bu hesaplaşmadan alnımızın akıyla çıktık. Çanakkale'de ikinci bir Balkan faciası yaşasaydık şu an çok farklı olurduk. Çanakkale'de dökülen her bir damla boşuna gitmemiştir. 2023'te Cumhuriyetimizin 100. yılına hazırlanıyorsak, Çanakkale Savaşı'nın 100. yılını kutlayabildiğimiz için. Bu savaşta Balıkesirli Seyit Onbaşı'nın hikayesi. Haltercilerin büyük başarı elde ederek kaldırdığı ağırlığın on binlerce fazlasını kaldırıp top aracına taşımıştır. Sayısız kahramanlık destanı yazılmıştır. Kınalı kuzularımıza kadar ibretlik pek çok hadise bu savaşta yaşandı. Ne büyük milletiz. Orada kendi yarasını bırakıyor gömleğini yırtarak düşmanının yarasını sarıyor. Millete bak. Dünyaya milliyet nedir öğretmişiz. Bu millet bir kabile, bir göçmen değil. Bu milletin bilinci çok farklı. Bu millet bilincine kavuşmak herkesin kârı değil. Savaşlarda insanlık adına eksik olan ne varsa Çanakkale Savaşı'nda şahit olundu. Çanakkale bir insanlık, ahlak ve vicdan dersidir. Çanakkale bize ışık tutan bir zirvedir. Zaferin 100. yılı vesilesiyle sinemacılarımızın, belgeselcilerimizin burayı tanıtmasını yürekten istiyorum. Allah orada bulunan, ölüme tereddütsüz yürüyen tüm kahramanlarımızdan razı olsun. Dualarımız, aminlerimiz onların üzerine olsun. Allah bu milleti o imtihandan geçirmesin. Ama o ruhtan ve o iradeden de ayrı koymasın.
BİZE KÜRTÇÜLÜK SİYASETİ YAPMAYIN
Günümüz dünyası her bakımdan büyük savrulmaların yaşandığı bir dönemden geçiyor. Sorumluluğumuz kendi sınırımızdan ibaret değil. Balkanlardan çekilmiş olabiliriz ama bağımız devam ediyor. Kafkasya'dan uzaklaşmış olabiliriz, Ortadoğu'yla aramızda sınırlar olabilir ama onlarla gönül bağımız sürüyor. Afrika'dayız. Yıkılmış eserleri ayağa kaldırıyoruz. Dedelerimizin bıraktığu miraslara sahip çıkıyoruz. Pakistan, Hindistan, Güney Asya bize yabancı değil. Moğolistan bize yabancı olmadı. Orhun Anıtları'na giden biz olduk. Oralardaki müzeleri ihya eden biz olduk. Milli değerlere sahip çıkan biz olduk. Uygulamayı ortaya koyan biz olduk. Mısır'da Esma yavrularımıza sahip çıkan biz olduk. Rabia, sadece bir Esma kızın şehadeti değil. O bir izdir. O izi sürmek önemliydi. Eğer dünya 5'ten büyüktür diyorsak, bunun anlamı vardır. Bunu biz dillendirdik. Tüm dünyayı bir ülkenin iki dudağı arasına terk etmek, dünya haklarına saygısızlıktır. BM Genel Kurulu'nda da, uluslararası toplatılarda da dillendirdik. Bugün 1. Dünya Savaşı'nın şartları değil, dünyanın şartları güncelleniyor. 196 ülkenin mukadderatını beş ülke belirleyemez. Bu demokrasi midir? Hak mıdır? Öyleyse gereği yapılmalı. Biz bu coğrafyalarla kardeşliğimizi sürdürüyoruz. Oradakiler bizi rehber görüyor. Biz nereye yönelirsek onlar da oraya yönleniyor. Böyle bir mücadele sürüyor. Ne kendi evlatlarımızı ne de bu insanları hayatl kırıklığına uğratamayız. Müslümanlarla teröristleri benzetmek birilerinin işi olabilir. Eskiler, "kemalette kemalat olmaz" diyor. Yani kötü vasıtalarla, yanlış araçlarla doğru sonuçlar elde edilemez. İslam dünyasını kavgaların kaynağı olarak gösterenlere karşı mücadele edeceğiz. Biz daima masumların, mağdurların yanında olacağız. Onlar refah düzeni kurabilir kendilerine. Çıkarları için dünyayı ateşe atmak isteyebilirler biz adaletin, merhametin yanında yer alacağız. Bizim medeniyetimizin olduğu hiçbir yerde ırkçılık da olamaz, soykırım da olamaz. Alevilik, sünnilik. Neymiş bu? Olmadığı halde bunu varmış gibi pompalamak ülkeyi bölmekten başka bir şey değil. Bu ülkede bizim "Kürt" diye bir sorunumuz olmadı. Kasıtlı olarak gündemde tutuluyor. Kürt vatandaşımın da sorunu olabilir. Abaza, Laz, Çerkez, Boşnak'ın da sorunu var. Varsa Kürt sorunu, yoksa Kürt sorunu. Türkiye'yi yıllardır bununla meşgul ediyorlar. Bölücü terör örgütüyle güneydoğu ne hale getirildi görüyorsun. Havalimanı yaptırmak istiyoruz, yaptırmıyorlar. Iğdır, Kars, Ağrı Havalimanı yaptık. Yollarını yaptık. Hakkari havalimanını yapacağız, yaptırmadılar. Ama yapacağız. İstemeseler de yapacağız. 780 bin kilometrekare vatan toprağında ne gerekiyorsa yapacağız. Batı'da, Kuzey'de, Güney'de ne varsa Doğu'da da o olacak. Biz Türk'ü Kürt'ten, Kürt'ü Türk'ten ayırmadık. Biz ret politikalarını yıktık. Onları ayak altına aldık. Biz buyuz be! Biz 80 milyonun tamamını Allah için sevdik. Bunlar ikide bir çıktılar, "Kürt sorunu" dediler. Bize siyasi Kürtçülük yapmayın. Evlatları dağlara kaçırıp, Diyarbakır'ın göbeğinde anneleri ağlatmayın. Nice anneler ağladı. Balıkesir'de, Bursa'da anneler ağladı. Askere gittiğinde nice Mehmetler şehit oluyor orada. Bunları yaşamak istemiyoruz. Onun için "tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet" dedik. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Kaybettiğimiz her gün iyilik karşısında kötülüğün, masum karşısında zalimin mesafe katedişini izlemek durumunda kalırız. Yeni Türkiye'ye hazır mıyız? Yeni Anayasa'ya hazır mıyız? Bunlarla beraber Başkanlık Sistemi'ne hazır mıyız? Bunlar için yapılacak olan 400 vekil. 400 milletvekiline hazır mısınız? Bunun için kapı kapı dolaşmak lazım. 400 vekille birlikte yeni Türkiye'nin temelleri atılsın. Başkanlık Sistemi'ne geçilsin ki hızla yol alalım. Ziya Paşa çok güzel bir tespit yapmış. "Dolaştım mülki İslâm'ı, bütün viraneler gördüm" diyordu. Bugün Ziya Paşa, aynı yerleri dolaşsa herhalde "Dolaştım mülki istanı ağlayan kadınlar gördüm" derdi. Bizim medeniyetimizin boş bıraktığı bir yer başkalarının hoyrat elleriyle dolduruluyor. Buna karşı biz medeniyetimizi yeniden ayağa kaldıracağız. Zulmü şefkatle, şiddeti merhametle yeneceğiz. Bizim medeniyetimizde kalem kılıçtan üstündür. Bunu unutmayacağız. Çocuklarımızı en iyi şekilde yetiştireceğiz.
GELİN BAŞKANLIK SİSTEMİ'NE GEÇELİM
Hala 1960, 1980 darbesinin ruhunu biçimlendirdiği bir durumla yola devam etmeye çalışıyoruz. Bilgisayar çağında hala kağıt kalemle 10 haneli rakamları çarpmaya çalışıyoruz. İşlem bitiyor ama atı alan da Üsküdar'ı geçiyor. Arabamızın antika değeri var ama yarışta bize tur üstüne tur bindiriyorlar. Gelin bu yorgun sistemi değiştirelim. Yeni bir Anayasa hazırlayalım. Böylece Başkanlık Sistemi'ne geçelim. En geçerli sistem bu. Bu sistem bizim yönetim geleneğimizin de yabancısı değil. Başkanlık Sistemi'nde mevcut parlamenter sistemden de güçlü. Meclis, yasal denetim güçlü. Milletin denetimi de çok güçlü. Her seçim döneminde Başkan gidecek millete hesap verecek. "Partim şunu yaptı" da diyemeyecek. Göreve gelince de bakanlarını parlamento dışından da atayacak. Sonra da millete hesabını verecek. Muhalefet yeni Anayasa ve bu sistemi niye istemiyor biliyor musunuz? İşin sonunda ülkenin geleceğine dair projelerimizi anlatmak var. Proje, çalışma, hesap verme gibi şeyler bizim muhalefeti bozabilir. Oturdukları yerden hükümete hakaret etmekten başka bir şey istemezler. Ben "Koşan, terleyen bir Cumhurbaşkanı" olacağım dedim. Onlar görüntüden ibaret bir siyaset anlayışı istiyor. Ben buradan tüm Türkiye'ye sesleniyorum. 7 Haziran ülkemiz için iyi fırsat. Bir sonraki seçimler 4 yıl sonra. Bu 4 yıl çok önemli. Ben Türkiye'nin başkanını da seçme iradesini göstereceğine inanıyorum.
Akşam