Türkiye’nin aile şirketlerindeki ‘kurumsallaşamama’ sorunu genellikle trajik sonlara yol açıyor. Türk şirketlerinin sadece yüzde 10’u üçüncü kuşağa intikal edebiliyor. İşte bu sorunu aşan ve ikinci kuşağa geçtikten sonra daha sağlıklı bir yönetim yapısına kavuşan şirketlerimizden Beşerler Grup, 2010 yılından bugüne cirosunu 17 milyon liradan 37 milyon liraya taşımayı başardı. Üstelik bu cironun yüzde 20’si ihracattan geliyor. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Karaman, 2010’da eğitim mobilyalarına odaklandıklarını belirtiyor ve proje bazlı tefrişlerle de hızlı büyüme yakaladıklarını anlatıyor. Karaman, şirketin kurucusu babası Zeki Karman’ı 65 yaşında re’sen (zorunlu) emekli ettiklerini ve ikinci kuşak olarak daha kurumsal bir şirket yönetimi uyguladıklarını anlatıyor. Mehmet Karaman şöyle konuşuyor:
ERZİNCAN’DAN KOCAELİ’NE
Erzincanlıyız. 5 erkek 2 kız olmak üzere 7 kardeşiz. Babamız Zeki Karaman, 1960’da Erzincan’da metal eşya, masa sandalye, banyo kazanı, soba kovaları üretip satarak başlamış. O yıllarda, Sivas, Gümüşhane, Bayburt, Erzurum gibi illerimize ürün gönderirmiş. Belli bir ölçeğe ulaşınca da 1982’de Kocaeli İzmit’e taşındık. İstanbul’u düşünmüş ama 7 çocuğu olan bir baba olarak biraz da endişe etmiş ve Kocaeli’ne yerleşmiş. Evimizi ve atölyemizi oraya taşıdı. İşlerini de bölgenin ihtiyaçlarına göre yeniden yapılandırdı. Bu defa Kocaeli’nden Marmara Bölgesi’ne satışa başladı. Ankara’dan İzmir’e, Edirne’ye kadar geniş bir pazar imkanı çıkmıştı. Masa, sandalye, ütü masaları, ofis mobilyaları, dolaplar, koltukları üreterek işi büyüttü. Ev mobilyasına hiç girmedik.
İKİ FABRİKA’DA ÜRETİM
1993’te Gölcük Yolu üzerinde 5 bin metrekare kapalı alanlı fabrikamıza taşındık. Üretimimiz büyüdü ve 5 bin metrekare kapalı alana sabih bir fabrika daha kurduk. Şu anda üretimimiz çok yoğun ve iki vardiya halinde devam ediyor. Hem iç piyasa hem de ihracat iyi gididyor. Balkan ülkeleri, Kafkas ülkeleri Orta Asya ve Orta Doğu’da çok iyi ürün satıyoruz. Beşgen markamızla okul, eğitim ve ofis mobilyaları yapıyoruz. Ayrı bir markamızla inşaat proje bazında tefriş hizmeti veriyoruz. Bir de Laborty markamız var ki onunla da laboratuar sistemleri üretip kuruyoruz. Bu şekilde yeniden yapılanmayı ve bir alana odaklanmayı 2010 yılında gerçekleştirdik. Ciromuz 17 milyon liradan 37 milyon liraya çıktı.
TASARIMLA ÖNE GEÇTİ
Tasarıma odaklandık ve bu konuda sektörde öne çıktık, Design Turkey yarışmasında 2012’de okul sırası tasarımımızla birinci olduk. Türkiye’de eğitim sektöründe çok yüksek ivme var ve bu konuda iddialı olmak istedik. Zincir kolejler, üniversiteler, diğer eğitim kurumları var. Birçok kolejle çalışıyoruz. Yurt dışında da bu konuda önemli fırsatlar yakaladık. Şu anda Kuzey Irak’ta devlet üniversitesi işini yapıyoruz. 4 yeni tasarımımızla yine yarışmalara katılacağız. Şu anda bizde 120 kişi çalışıyor. Tamamen bize bağımlı çalışan işletmeler de var. Onlarda da 50 kadar çalışan var.
Yeni yatırım Sakarya’ya
BEŞERLER Grup Yönetim kurulu Başkanı Mehmet Karaman, Kocaeli’ndeki fabrikanın yanında 10 dönümlük bir arsaları olduğunu ancak, bölgedeki mobilyacılar olarak Sakarya’da bir Mobilya İhtisas OSB’si kurmak için harekete geçtiklerini anlatıyor. Karaman, “Orada 29 parsel var ve biz de orada yatırım düşünüyoruz. 30 dönüm yer aldık. 15 bin metrekarelik bir yeni üretim tesisi düşünüyoruz. Hedefimiz 4-5 yıl içinde 80-100 milyon lira ciro yapan bir mobilya sanayicisi olmak. Almanya’da da proje alıyoruz. 50 mağazalık bir tefriş işini yeni tamamladık. Yurt içind ede 650 Avea mağazasını tefriş ettik. 250 civarında da yeni sipariş var onları da yapıyoruz” diye konuştu.
"Baba önce küstü sonra kabullendi"
BEŞERLER Grup Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Karaman, şirketin kurucusu Zeki Karaman’dan ikinci kuşak olarak yönetimi nasıl devraldıklarını da şöyle anlatıyor: “Biz babamızı re’sen emekli ettik. Bir yıl kadar bize küstü, konuşmadı. Kendisi hiperaktif bir yapıya sahipti ve ustaya, satıcıya, muhasebeciye herkese karışıyordu. Biz ise ikinci kuşak olarak kurumsallaşmaya çalışıyorduk. Bir süre çatışma oldu. Sonra bir gün ‘baba sen artık emekli ol, biz işi büyütürüz’ dedik. Küplere bindi. Aleyhimizde çok konuştu ama rahmetli annemiz bizi destekledi. ‘Çocuklar işi biliyorlar ve sarılmışlar neden karışıyorsun bırak artık’ dedi. Babam da sonucu kabullendi.”
(Hürriyet)