Van depreminin ikinci yıldönümünün anıldığı şu günlerde, aynı acıların yeniden yaşanmaması için kentsel dönüşüme dahil edilen binalarda her ayrıntının düşünülmesi istendi.
23 Ekim 2011’de meydana gelen ve 604 kişinin ölümüne 4 binden fazla kişinin yaralanmasına neden olan Van depreminin üzerinden iki yıl geçti. Deprem kuşağında bulunan Türkiye’de aynı acıların yeniden yaşanmaması adına yürütülen kentsel dönüşüm projesi ise son sürat devam ediyor.
Kentsel dönüşümün Cumhuriyet döneminin en büyük projesi olduğunu ifade eden İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu (İMKON) Genel Başkanı Tahir Tellioğlu, Van depremiyle Türkiye’nin deprem gerçeğiyle çok acı şekilde yüzleştiğini hatırlattı.
Depremleri engellemenin mümkün olmadığını ancak depremdeki mal ve can kayıplarının önüne geçilebileceğini ifade eden Tellioğlu, yapılacak sağlam yapılarla Van Depreminde yaşanan acılara son verileceğini söyledi.
Bu anlamda kentsel dönüşümün önemli bir fırsat olduğunu anlatan Tellioğlu, Türkiye’nin 20 milyona yakın yapı stokunun yaklaşık 7 milyonunun kentsel dönüşüm çerçevesinde ele alındığını hatırlatarak, “Türkiye’deki binaların daha sağlam hale getirilmesi anlamında önemli bir fırsat olarak değerlendirdiğimiz kentsel dönüşümde her ince ayrıntı düşünülmeli. Çünkü bugün ihmal edilecek sorun yarın çok ciddi sıkıntılara neden olabilir. Hiç istemeyiz ama belki de yıllar sonra çok daha büyük acılarla karşılaşabiliriz. Bu yüzden kentsel dönüşümde her kesimlerin fikrine başvurulmalı, bugünün değil yarının ihtiyaçlarına cevap verecek sağlam, depreme dayanıklı binalar inşa edilmeli” dedi.
Kentsel dönüşüm kapsamında 1950 ile 2000 yılları arasında yapılan binaların bugün yıkılmak üzere olduğunu dile getiren Tellioğlu, şöyle konuştu:
““7 milyon yapının yenilenmesi çok önemli bir süreç. Bu noktada ciddi ve titiz çalışma yapılması gerekiyor. Aksi takdirde 500 milyar dolarlık israf ve emek kaybının yanı sıra, 50 yıl sonra çeşitli sebeplerle yeniden dönüştürülmek istendiği takdirde riskli bir durum da ortaya çıkabilir. Kentsel dönüşümle birlikte inşa edilen binalar bir deprem anında sallansa da içinde yaşayanları korkutmayacak şekilde sağlam bir şekilde yapılmalı. Tıpkı Japonya’da olduğu gibi. Bu anlamda artık 7-8 şiddetindeki depreme dayanıklı beton sistemler mevcut. Yani artık babadan kalma ucuz yöntemleri bir kenara bırakıp çocuklarımızın daha güvenli yarınlara ulaşması için teknolojinin nimetlerinden yararlanması lazım. Bugüne kadar Türkiye’nin yaşadığı acılardan müteahhitler olarak bizler dersimizi aldık ve eksiklerimizi gidermek için çaba sarf ediyoruz. Bu anlamda içimizdeki çürük elmaları ayıklamak adına sertifikasyon çalışmalarına hazırlanıyoruz. Sertifika programını Çevre ve Şehircilik Bakanımız Erdoğan Bayraktar’ın da katkılarıyla en kısa sürede hayata geçireceğimize inanıyoruz. Ama sıkıntının çözümü için bizim tek başına adım atmamız yeterli değil, tüm siyasilerin ve yerel yönetimlerin de Van’daki acıyı kentsel dönüşüme ders olarak algılaması lazım.”