Hayal gücünü zorlayan farklı eğim ve açıları ile nasıl oluyor da toprağın üzerinde bu kadar sağlam durabiliyor dediğimiz, bulutlara karışmış gibi duran yüksek katlı yapıların, güvenlik ve sağlamlığı sistem tasarımından geçiyor…
Çeyrek asırdır 2000’in üzerinde yapının depreme karşı dayanıklı olmasını sağlayan Yapı Teknik Proje, imzasını attığını projelerdeki hasarsızlığıyla Statik Projelendirme alanındaki üstünlüğünü gözler önüne seriyor.
Eskiden İstanbul denildiğinde akla her iki yakayı birbirine bağlayan Boğaz Köprüsü, Marmara Denizi, tarihi camiler ve pazar alanları gelirdi. Günümüzde ise Dubai, New York, Toronto gibi dünyaca ünlü şehirlerdeki yapıları aratmayan hatta çok daha etkileyicileri İstanbul’da görülüyor. Öncelikle dış görüntüsüyle cezbedici olan bu yapıların, özellikle şekliyle dikkat çekenlerin nasıl olduğu, o alana nasıl konumlandırıldığı merak ediliyor. Dünya çapında mimari yapılarla rekabet edecek kadar başarılı olan bu yapıların, tasarım aşamasında güvenlik yüksek önem arz ediyor.
Tasarımla Birlikte Güvenlik Göz Önünde Tutulmalı
Yapılarda güvenliğin zeminden başlayıp ömür boyu sürdüğüne değinen Yapı Teknik Proje’nin kurucu ortağı Şakir Teker, yüksek katlı alanların artmasıyla birlikte güvenliğin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguluyor.
Mimarların Hayal Gücünü Destekliyorlar
Yüksek katlı sosyal yaşam alanlarını bir araya getiren projelerin mimarlarına ve yatırımcılarına statik tasarım ve projelendirme çalışmaları yapan Yapı Teknik Proje’nin ortaklarından Şakir Teker, bu çalışmaların aşamalarından şöyle bahsediyor: “Çeyrek asırdır 2000’in üzerinde yurt içi ve yurt dışı projede yer aldık, bugüne kadar hiçbir projemiz hasar görmedi. Her geçen gün daha da dikkat ederek tercih ettiğimiz yollar, kullandığımız malzemeler ve uyguladığımız teknikler projelerimizin güvenliğini gün yüzüne çıkarıyor. Yapıların tasarımlarını gerçekleştiren mimarların hayal gücünü destekleyerek, onların projelerini gerçeğe dönüştürebilmemiz bizleri gururlandırıyor.”
Eski Binalar Güçlendirilirken İki Kere Düşünülmeli
Var olan yapılara “güçlendirme projesi” uygulamanın zaman zaman gerçekleştirilebilen, ancak çok fazla tercih edilen bir çözüm olmadığını belirten Şakir Teker; “Eski fakat tarihte yer edinen veya bulunduğu mekanla bütünleşmiş yapılar için şartlar oluşturulup güçlendirilmeye gidilmelidir. Ancak kişilerin ekonomik nedenler veya zaman kaygısından dolayı herhangi bir binada güçlendirilmeye gitmesi sağlıklı değildir. Çünkü böyle bir işlemin maliyeti tahmin edilenin çok daha üzerindedir. Bu yüzden böyle durumlarda binaların sökülüp yapılması hem daha güvenilir ve hem tahmin edilenden çok daha hızlı süreli ve kolay gerçekleşmektedir” diyerek güçlendirme çalışmalarının sanıldığı kadar verimli olmadığının altını çizdi.
Çeyrek Asırdır Gerçekleştirdiği Tüm Projeler Geniş Bakış Açısıyla Tamamlandı
2000’in üzerinde projeye hayat vermelerinin ve güvenliğin her zaman ön planda olduğunun altını çizen Teker, başarılarının sırrını ise oluşturdukları güçlü kadroya, dünyadaki değişikleri çok iyi takip etmelerine ve kendilerini güncelleyebilmelerine bağlıyor.
Görüntüleri ile kendilerine hayran bırakan Varyap Meridian, Hilton Double Tree Hotel, Sarphan Finanspark, Ağaoğlu My World, Ağaoğlu My Europe, I Tower Bomonti ve Torium Avm, Via Venezia, Ali Sami Yen Yapı Kompleksi, 42 Maslak projelerinde yer alan Yapı Teknik Proje, Türkiye’de ve dünyanın dört bir yanında en büyük yapıların oluşturulması aşamasında ilk tercihi oluşturuyor.