Yerli Yabancı Uzmanlarla Kentsel Dönüşüm Projeleri Odağında İstanbul ve Paris tartışmaya açıldı: İstanbul Projesi için yol gösterebilecek pek çok noktaya işaret edildi…
Büyük Paris kentsel dönüşüm yarışmasında seçilen 10 projeden biri olan “Seine Métropole”ün sahibi Antoine Grumbach, “Büyük Paris: Projeler, Aktörler ve Müzakere Etapları” konulu tartışma-konferans serisinin ilkinde konuşmak üzere İstanbul’a geldi. Çağdaş metropollere yapılan büyük ölçekli müdahaleler ve ilgili konuların ele alındığı konferans YEM Etkinlik Salonu’nda gerçekleşti.
Konferansın ardından Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Nora Şeni moderatörlüğünde düzenlenen oturumda Antoine Grumbach’la birlikte Güzin Kaya, Hüseyin Kaptan, Korhan Gümüş ve Murat Güvenç, Grumbach’ın konuşmasını İstanbul perspektifinden değerlendirerek, İstanbul ve Paris metropolleri karşılaştırmasını tartışmaya açtılar.
Yapı dünyasının bilgi merkezi Yapı-Endüstri Merkezi (YEM) ve Fransa’nın Türkiye’deki bilimsel araştırma merkezi olan Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü (IFEA) tarafından düzenlenen “Büyük Paris: Projeler, Aktörler ve Müzakere Etapları” konferanslar serisinin ilki Fransız mimar Antoine Grumbach’ın konferansı ile gerçekleşti. Çağdaş metropollere yapılan özellikle büyük ölçekli müdahaleler, bu müdahaleleri hayata geçiren aktörler, işbirlikleri, projenin prosedürleri ve etapları, konsültasyon, kamuoyu yoklaması, katılım, şeffaflık gibi konuları tartışmaya açmak bu konferansların amacını oluşturuyor.
Açılış konuşmalarının ardından Antoine Grumbach “Büyük Ölçekli Metropol Projesi : « Büyük Paris » – Paris – Rouen – Le Havre” başlıklı konuşmasında Grand Paris projesini ve Le Havre senaryosunu kentsel ve mimari seçimlerin yanı sıra bu seçimlerin gerçekleşmesini mümkün kılan, yerel yönetimleri dahil eden demokratik prosedürleri, kent politikaları, ekonomik ve sosyo-kültürel altyapı başlıklarıyla birlikte irdeledi.
Şu anda Paris’i denizle birleştiren, Seine Nehri’ni bir ulaşım arteri haline getiren, ekolojiye dönüş “Büyük Paris” projesinin mimarı Grumbach, aynı zamanda Moskova’yı da planlayanlar arasında yer alarak Büyük Moskova “Grand Moscou” projesini, “Büyük Paris” modelinden yola çıkarak yürütmek için seçilen mimarlar arasında bulunuyor. Grumbach, parçalara ayrılmış kamu işlevleri ile çağdaş metropolleri yönetmenin imkansız olduğunu, kentleri planlamada esasın kamusal alanları muhafaza etmek ve geliştirmek olduğunu savunuyor.
Antoine Grumbach, konferansta yaptığı konuşmada "Mavi muz" olarak adlandırılan AB stratejik haritasında Paris'in çok izole bir konumda olduğuna dikkat çekti ve kentin, tarihi gelişim süreci içinde hep dar sınırlar içinde sıkışıp kaldığını ekledi. Dünya metropolü Paris'in, çeper (periferi) ile kurduğu ilişkiyi güçlendirmesi gerektiğini savunan Antoine Grumbach, esas büyüme sorunsalının çeperde yaşandığı söyleyerek, Paris Belediye Başkanı'nın son beş altı yıldır merkezdeki ve çeperdeki yerleşimler arasındaki ilişkiyi güçlendirmeye çalıştığını dile getirdi.
"Büyük Paris" için proje geliştirirken, kentin jeopolitik boyutunu göz önünde bulundurduklarını belirten Grumbach, "Coğrafi bir kimliğin, kentsel yoğunluk ve doğa ile nasıl eklemleneceğini sorguladık" dedi. Hareketlilik boyutundan bahsederken, dünya ekonomisinin yüzde 80'inin deniz taşımacılığı ile sağlandığına dikkat çeken konuşmacı, başlıca dünya metropollerinin de bu nedenle liman kenti vasfı taşıması gerektiğini vurguladı.
Konferansın ardından "İstanbul’daki Kentsel Projelere Karşılaştırmalı Bakış" başlıklı oturuma geçildi. Nora Şeni moderatörlüğünde düzenlenen oturuma Güzin Kaya, Hüseyin Kaptan, Korhan Gümüş ve Murat Güvenç konuşmacı olarak katıldılar ve Antoine Grumbach’a sorular yönelttiler. Nora Şeni tarafından yöneltilen “Paris örneği üzerinden kurumsallaşmış proje prosedürlerinden bahsettiniz, ülkenizdeki yönetişim modelini biraz daha açabilir misiniz?” sorusuna Grumbach, Fransa'da gerçekleştirilen büyük projelerin mutlaka kamunun tartışmasına sunulduğunu ve Kamusal Tartışmalar Komisyonu çatısı altında gerçekleşen bu tartışmalarda 200-300 temsilcinin bir araya geldiğini,bu toplantıların yaklaşık 1 yıl sürdüğünü, sonrasında da projenin ilgili komisyona havale edildiğini söyleyerek cevapladı.
Güzin Kaya ise Grumbach’a “Fransa'da planlar 1995 yılına kadar devlet tarafından yapılıyor. Daha sonra yetki yerel idareye geçiyor. Plan yerine şema yaklaşımının benimsendiği 2008 tarihli "Büyük Paris" projesinde ise yetki tekrar devlete geçiyor. Sizce bu proje, sürdürülebilirliği üst planda ele alması bakımından plan mıdır, proje midir? Metropoliten ölçekte plan-proje ilişkisini, hiyerarşisini nasıl görüyorsunuz?” sorusunu yöneltti. Soru karşısında, bölge (territoire) kavramının günümüzde çok değiştiğini söyleyen Grumbach “İnternet kullanımıyla birlikte istediğiniz plana ve hava fotoğrafına anında, ücretsiz erişebiliyorsunuz. Bu da size farklı araçlarla çalışma şansı tanıyor. "Büyük Paris" yarışması için geliştirdiğimiz projede Paris için hayal ettiğimiz vizyonu ortaya koyduk. Bizim işimiz, mekanın hangi koşullar altında, nasıl düzenleneceğini tayin etmek. Plan ise dinamik bir olgu. Biz, probleme nasıl noktasal bir çözüm getirebileceğimize odaklandık” şeklinde cevap verdi.
İstanbul'un nüfusunun 1950 yılında 1 milyon iken, bugün 14 milyona ulaşmış durumda olduğunu, İstanbul’un kentsel içe patlamaların çok yoğun olduğu; çok yavaş desantralize olan, tüketilmesi gereken mekanı tüketemeyen bir kent olması nedeniyle şu anda ellerindeki planların çalışmadığını ve metropolü etkin bir şekilde istemediklerini dile getiren Murat Güvenç, Grumbach’ın sunumunda gördükleri metropol ölçeğinden büyük bölgelerin tasarlandığı bir ölçeğe geçişi gördüklerini, bunun da yeni bir planlama etiği ve vizyonu getirdiğini söyledi. Bu çerçevede Grumbach’a “Yeni Paris şemasının 21. yüzyılın ilk 50 yılında gerçekleşeceğini öngörürsek, yeni aglomerasyonda ne gibi işlevler olacak?” sorusunu yöneltti. Grumbach soruyu, “Çeper (periferi) üzerine odaklanmalı ve bu alanlarda çalışmalıyız. Fransa'nın planlama alanındaki başlıca kurumlarından ANRU (Ulusal Kentsel Rehabilitasyon Ajansı), kentsel sistem içinde yer alan milyonlarca konutu yenileyerek yerinde dönüştürdü. Halihazırda sanayileşmiş olan kentsel çeperin bu bağlamda müthiş bir potansiyel sunduğunu düşünüyorum” diye yanıtladı.
Oturumda söz alan Korhan Gümüş, müzakere alanının daralmasıyla birlikte planlamanın da teknokratik bir hal aldığını ve kenti bir araç gibi planlamaya başladıklarını belirtti. Fikir üretiminin gelişiminin, katılımcılığın gelişimi için çok önemli olduğunu vurgulayan Gümüş, “merkezi idarenin "Büyük Paris" örneğindeki müdahalesi, yani yaratıcı sermayeyi devreye geçirmiş olması çok önemli bir karar. Türkiye'de ise yaratıcı sermaye ancak yatırımcılar aracılığıyla devreye girebiliyor” dedi ve Grumbach’ın Fransa'da, yaratıcıların devreye girmesi konusunu biraz daha açmasını istedi. Konuya ilişkin olarak Grumbach sözlerini şöyle sürdürdü: “Fransa'da yatırımcı denildiğinde ya devletten ya da topluluklardan bahsedilir. Kamusal bir alan söz konusu olduğunda kamu otoritesi mutlaka işin içindedir. Bugün plancının görevi, kamusal mekana (bu bir ulaşım altyapısı da olabilir) şekil vermektir. Bir proje hayata geçirilirken öncelikle onun "kamusal yaşam" anlamında bir getirisi olup olmadığına bakılmalıdır. Dünyada iyi mimarlar olduğu gibi kötü mimarlar da var. İyi ki de öyle, çünkü kenti kent yapan da bu. Ben kentsel alanı "sonsuz bir bitmemişlik" olarak niteliyorum. Mimarlar konuya sadece tasarımcı olarak bakmamalı”.
Oturumda son olarak söz alan Hüseyin Kaptan ise, Fransız kentleri ile iyi niyetimiz dışında hiç benzemediğimizi, Paris berrak bir limansa, İstanbul’un tam bir tsunami olduğunu söyledi. İstanbul nüfus projeksiyonun 30 milyon olarak görüldüğünü söyleyen Kaptan, “Kentin şu anki yapılaşmasının %70-80'i illegal yapılardan oluşuyor. Proje sadece sözle bile yapılabilir; bir stratejidir. Bizim esas meselemiz ise "ortak aklın" bulunması…” dedi.
Etkinliğe dair daha detaylı bilgi ve fotoğraflar için: www.yapi.com.tr ve www.mimarizm.com