Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın fikir babası olduğu, Türkiye ve Odalar Borsalar Birliği’nin (TOBB) projesi olan Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nın açılışı 27 mayıs 2020 çarşamba günü gerçekleştirildi.
Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nın müze, peyzaj ve anıtsal tasarım çalışmalarını tamamlayarak kısa zaman zarfında ziyarete hazır hale getiren Outdoor Factory tasarımcı ortağı Sinan Turaman ve ekibi, geçmişten bugüne gelen sayısız doküman, belge, mektup ve resimleri gazeteci Özay Şendir ile inceleyip değerlendirdi. Şirket, 2 bin 236 metrekare alan içerisinde 13 salondan oluşan, Osmanlı döneminden günümüze kadar geçen sürede yaşanan demokrasi hareketlerinin anlatıldığı müzenin tasarımı ve uygulamasını yaptı. Diğer yandan modern yaklaşımlar ve günümüz teknolojileriyle içerik çalışmaları, diorama sahnesinin tasarımı ve uygulaması, dönemlere ait askeri araçların replikaları, müze içerisinde bulunan hologram, dokunmatik ekranlarla teknolojik donanım ve içerikleri de tasarlayıp üretti.
CANLANDIRMALI TASARIMLAR
Bizans döneminden, 1960’a dek hapis, sürgün ve zulüm yeri olarak öne çıkan Yassıada’daki dönüşüm için müze, anıt ve tasarımları hayata geçiren Outdoor Factory’nin Kurucu Ortağı Toygar Yedigöz, son derece etkileyici ve canlandırmalı tasarımlar sayesinde ziyaretçilere o dönemi yaşatıp, tarihe ışık tutulmasında etkin bir çalışma gerçekleştirdiklerini söyledi. Toygar Yedigöz, “1960 darbesi sonrası Yassıada’da Adnan Menderes’in kaldığı 795 metrekarelik Subay Yatakhanesi’nin, 17 Şubat 1959 yılında Adnan Menderes’in sağ kurtulduğu uçak kazasının ve aynı zamanda İmralı Adası’ndaki darağacının bulunduğu bölümlerin de canlandırmasını gerçekleştirmiş bulunuyoruz” dedi.
ADNAN MENDERES, FATİN RÜŞTÜ ZORLU VE HASAN POLATKAN’IN ANİMATRONİK HEYKELLERİ
Bunun yanında ‘Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nın 103 bin 757 metrekarelik alanında 66 bin 952 metrekare yeşil alan ve peyzaj çalışmalarını yaptıklarını da hatırlatan Toygar Yedigöz şu bilgileri paylaştı: “Müzede 100’ün üzerinde ve açık havada 18 adet enstalasyon çalışması yaptık. Bu enstalasyonlar içerisinde 592 sanığın bavulu, yazılamayan mektuplar, düşünen eller, dönem radyosu, aydınlatma ve tematik dinlenme üniteleri ve animatronik heykelleri de 18 ay gibi kısa sürede tamamlayarak açılışa hazır hale getirmiş olduk. Sektörde teknolojik gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Bu kapsamda dünya modern müzecilik anlayışını kendi kültürümüzle harmanlayarak özel sanatsal sergileme alanları oluşturduk. Bundan sonra yapacağımız müzelerde bu disiplinden ayrılmayacağız. Ziyaretçileri müzeye fiziksel anlamda dahil eden interaktif bir yaklaşımla, onların o zamanlarda neler yaşandığını hissetmelerini; anı en yoğun biçimde deneyimlemelerini sağlıyoruz. Önümüzdeki dönemde de bu yaklaşımla çalışmayı sürdüreceğiz.”