Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, 6 Şubat Depremleri Sempozyumu’nda seferberlik anlayışıyla çalıştıklarını söyleyerek deprem bölgesinde şu ana kadar 75 milyar doları aşan bir yatırım yapıldığını bildirdi.
Bakan Kurum’un açıklamalarından öne çıkan başlıklar şu şekilde:
“Seferberlik anlayışıyla çalışıyoruz sözlerimizi tutacağız.
Böyle bir yıkımın üstesinden gelmek güçlü bir kurumsal yapı, sağlam bir siyasi irade, kararlı bir liderlik ve yüksek dayanışma duygusuna sahip olmayı gerektiriyor. Şu anda elimizde bu dört gücün tamamı mevcuttur. 11 ilimizde artık kritik aşamayı geride bıraktık.
Onların (depremzedelerin) mutluluğu bizim için her şeyden öte. Onun için seferberlik anlayışıyla çalışıyoruz. Onlara verdiğimiz sözleri tutmak için bu mücadeleyi kararlı bir şekilde sürdürmeye devam edeceğiz.
Hatırlayın, ‘sizleri deprem bölesinden uzaklaştıracağız’ diye dezenformasyon yaptılar. Biz şunu söyledik, ‘Hataylılar yine Hatay’da yaşayacak, komşularıyla birlikte yaşayacak’
Hak sahibi vatandaşlarımız için yapılması gereken konutların ve iş yerlerinin inşası başlamıştır. 11 ilimizde sadece yuva değil bölgedeki tüm tarihi ve kültürel mekanları da hem mimari geleneğimize hem de bölgenin ihtiyaçlarına uygun bir şekilde ihya ediyoruz.
Sizleri deprem bölgesinden uzaklaştıracağız diye bir sürü dezenformasyon yaptılar. Biz hiç kimseyi mahallesinden, evinden uzaklaştırmayacağız dedik ve hamdolsun bu anlayışla çalışıyoruz.
Bir haftadır AFAD’ımızın, bakanlığımızın takip ettiği Ege’deki sarsıntıları izliyoruz. Bu durdurulamayan sarsıntılar mesajdır, bu mesaj açıktır.
İstanbul’umuzun yeni bir depremi kaldıracak gücü yok. İstanbul’daki 7,5 milyon konut ve iş yerinin 1,5 milyonu yüksek risk altında. İstanbul’da başlatmış olduğumuz dönüşüm uygulamalarını daha da hızlandırmak zorundayız.
Milletimize çağrımızı yineliyor, gelin artık riskli binalarda oturmayalım diyoruz. Kentsel dönüşümden sorumlu olan belediyelerimizden de artık tüm gereksiz tartışmaları bırakmalarını istiyoruz.
Ayağa kaldırılmamış tek bir tarihi emaneti, yeniden ihya edilmemiş tek bir kültürel değeri bırakmayacağız.”
