17 Ağustos yaklaşırken, son dönemde Marmara / İstanbul depremi için uyarılar artıyor.
Alman Bilim adamları ve yeni nesil deprem tahmincisi Frank Hoogerbeets deprem olasılıklarını gündeme getirirken son dönemde yazılı ve görsel basın olası depreme dikkat çekmektedir.
1999’dan- 2019’a o karanlık gecenin üstünden 20 sene geçti. O gün doğanlar delikanlı oldu, ama o günün zihniyeti değişmedi ve yapıların öldüreceği gerçeği anlaşılamadı. Bugün bile değişime – dönüşüme direnen rant uğruna canını tehlikeye atanlar İstanbul gerçeği ile kendi gerçeklerini yaşıyor.
Sektörel tespitlerimiz Son 1 ay içinde müstakil yaşam döngüsüne yönelen talebin olası deprem tehdidine önlem amaçlı olduğunu göstermektedir.
Örneğin İstanbul’da mevcut genel konut adetinin %5’ ini oluşturan Müstakil yerleşim, yönelen talebi karşılamakta zorluk çekmektedir.
20 yıl önce, deprem ile İstanbul’dan kaçış noktası olarak konumlanan “Büyükçekmece Göl Vadisi“ gibi bölgelerin, bugün merkezi noktalara geldiğine şahit olunmaktadır.
Deprem korkusu; yatay mimari ve az katlı apartman tercihine talep oluşturabilmekte, Bu yapılarda 1. tercih 99 deprem yönetmeliği şartını beraberinde getirmektedir.
99 yılı deprem sonrası gayrimenkul pazarında yaşanan en büyük değişimler;
- Çok katlıdan, az katlıya geçiş
- Apartmandan, villaya yönelim
- Deprem etki alanlarında ve yüksek yapılarda %50’ye yakın değer kaybı
- Depremden en az etkilenen bölgelerde ve Yatay yerleşim alanlarında değer artışı olarak gözlenmiştir….
Ancak gözlem ve yönelimler aradan geçen birkaç yıl içinde unutulmuş İstanbul Dikey yapılaşmaya teslim olmuştur.
Dikey yapılarda belli yaş gruplarında “deprem psikolojisinden“ kaynaklı tercih etkisinin olduğunu gözlenmektedir.
Ne yazık ki bugün gerçekleri görmek istemeyenler olası deprem gündeme getirildiğinde ““Deprem ile Pazarlama/Satış” ilişkisini kurup uyarıları “yer satabilmenin“ yöntemi olarak değerlendirebilmektedirler…
Takdir ve değerlendirme sizin; gündeme taşıma bizim sorumluluğumuz.
Bilge ÖZDEMİR
Danışılan & Stratejist