Genel olarak gayrimenkul ticaretinde aracılık faaliyetlerini yasal bir alt yapı eşliğinde ilerlemesini amaçlayan, aynı zamanda işlemlerin güven içinde yapılmasını ve nitelikli insan kaynağı yaratılmasını da hedefleyen Gayrimenkul Ticareti Hakkındaki Yönetmelik taslağı hakkında değerlendirmeler yaparak görüşlerini paylaşan Özhan Atalay, düzenlemenin iyi niyetli olsa bile bazı eksik ve hatalar içerdiğini belirterek, “yapılan düzenleme bu haliyle hayata geçerse, mevcut firmaların gelirlerini yarı yazıya azaltacaktır. Dolayısıyla gelir seviyesi düşen sektöre hem nitelikli iş gücü talep göstermeyecek hem de var olan kalifiye, eğitimli danışmanlar sektörden çıkacaklardır” dedi.
Ofislerin ayakta kalabilmesi için gereken kazanç kalmıyor!
Sektörde gelenekselleşmiş bir hizmet bedeli standardı olduğunu da belirten ERA Türkiye Genel Müdürü Özhan Atalay, danışmanlık hizmeti verilen mülkiyetin büyüklüğüne, zorluğuna ve işin yapısına göre değişen bedelin birçok paydaş tarafından paylaşıldığını ve bu bedelden pazarlama ve reklam gideri gibi pek çok farklı kalemin dahil olduğunu sözlerine ekledi. Danışmanların elde ettikleri gelirin nerelere gittiği ile ilgili detaylı açıklamalarda bulunan Atalay, “Hizmet bedeli içinden öncelikle merkez firma, kendi hizmet bedelini ve pazarlama katkı payını alıyor, ardından gayrimenkulü sisteme getirmiş danışman, bedelin en az yarısını alıyor ki bunu satışı yapan danışman ile referral adı verilen bir sistem içerisinde paylaşıyor. Kalan kısım ofise kalıyor. Bahsi geçen düzenleme bu haliyle yasalaşırsa, Gelir ve kurumlar vergisi çıktığında ofislerin yaşayabilmesi için gerekli rakam maalesef kalmıyor. Gayrimenkul danışmanlığı, üretilen hizmetin ne yazık ki fark edilmediği bir sistem. Çoğu kişinin gözünde ev gösterip ücret alınan, herkesin kolaylıkla yapabileceğini düşündüğü bir sistem olarak görülüyor. Oysa danışman o networke ulaşabilmek için bölgede aylarını harcıyor. Tek bir gayrimenkulü yüzlerce kez tanıtıyor ve defalarca tapudan ya da noterden satış geri dönüyor. Hatta bazı işlemlerde satış sonrası, taraflardan komisyon bedelini tahsil edemiyor” dedi.
Ofislerin yüzde 10’u işine devam edebiliyor!
Bu düzensiz ortamda şirketlerin ayakta kalmakta hayli zorlandığını belirten Atalay, Türkiye ölçeğinde ayakta kalabilen ofis ortalamasının yüzde 10’lar düzeyinde olduğunu belirtti. Serbest piyasa ekonomisinin bir gereği olan ve rekabeti artırarak müşteri menfaatine çalışmayı sağlayan sistem yerine sınırlandırılmış bir bütçe ile çalışmanın işin ruhuna aykırı olacağını belirten Atalay, sisteme geçilmesi halinde sektörün birçok problemle karşı karşıya kalacağını sözlerine ekledi.