Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin, ilk çeyrek büyüme rakamlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, “Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından bu sefer iki farklı rakam açıklandı. Biri, bildiğimiz, 2018 yılının ilk çeyreğine göre büyüme, bir de 2019’un son çeyreğine göre. Bu da kafa karışıklığına neden oluyor. Doğrusu 2018 birinci çeyreğine göre yapılan hesaplamadır. Büyüme rakamları bir yıl öncenin aynı dönemine göre karşılaştırılarak açıklanır. Amaç mevsimsel etkilerden bağımsız bir sonuç elde etmektir” dedi.
“Böyle bir hesap tarzı olmaz”
Prof. Dr. Emre Alkin, TÜİK’in iki farklı büyüme rakamı ve buna ilişkin kullandığı ifadeler konusunda şu değerlendirmelerde bulundu:
“Şöyle ilginç bir şey yapılmaya çalışılmış. Normalde uluslararası kabul edilmiş istatistik metotlarına göre (biz yüzde 2.6 daralmışız) diyor. Ama geçen senenin son çeyreğine, ki çok kötü bir veriydi, ona göre biraz, yani (yüzde 1.3 toparlanmışız) diyor. Uyarıyorum, böyle bir hesap tarzı olmaz. Bunda bir yanlışlık var. Ben bir ekonomist olarak böyle bir yaklaşımı kabul etmiyorum. Türkiye ekonomisi üst üste iki çeyrek daralmıştır. Gerçek bu. Bu daralma büyüme rakamlarına etki eden sektörlerden de çok net şekilde anlaşılmaktadır. İmalat sanayi, inşaat vs. Ama tarım sektöründe bir toparlanma olması yüreklere su serpmiştir.”
“Dipten toparlanma başladı ama…”
Çok kötü bir performans olarak nitelendirdiği geçen senenin son çeyreğinden geriye düşülmediğine dikkat çeken Emre Alkin “Yani ekonomide dipten biraz toparlanma başladığını da gözlemliyoruz. Ama bu toparlanmaya bakarak cesur söylemlerde bulunmak doğru değil. Çünkü beklenti anketleri bize gösteriyor ki, iş dünyasının, sanayicinin ticaret erbabının morali hala düzelmemiş ve geleceğe de olumlu bakmıyorlar” ifadelerini kullandı.
“İnandırıcılığımızı korumalıyız”
Ekonomi yönetiminin, beklentilerin yönetimi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Emre Alkin, sözlerini şöyle tamamladı:
“Ama beklentileri yönetmek için rakamları farklı yorumlamak değil, geleceğe dair güven verici adımların atılması şarttır ve gereklidir. Dolayısıyla yüksek enflasyonla birlikte ekonominin resesyon yaşadığını kabul edelim. Ancak dipten toparlanmanın başladığını da görüp, bu toparlanmanın güçlenmesi için var gücümüzle çalışalım. Eğer algıyı yöneteceksek böyle yönetelim. Aksi takdirde rakamları yorumlamada bazı marifetler sergilemeye başlarsak inandırıcılığımızı kaybederiz.”