Reklam
11 Mart 2025 Salı
Reklam
Ana SayfaManşetEnerji verimlilik odaklı yatırımların gayrimenkul değerine etkisi..

Enerji verimlilik odaklı yatırımların gayrimenkul değerine etkisi..

Geçtiğimiz hafta sonu “İklim Değişikliği ve Çevresel Sürdürülebilirlik: Finansman Bo­yutu” başlıklı bir eğitim içerisinde konu konuyu açınca, eğitim başlıklarımızı bir yazıya taşımak şart oldu… İklim değişikliği ve sürdürülebilirlik, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de gayrimen­kul sektörünün geleceğini şekillendiriyor.

Özellik­le enerji verimliliği yüksek binaların artan değeri ve finansman imkanları, bu alandaki dönüşümü hızlandırıyor. Uluslararası Değerleme Standart­ları (IVS)’nın Ocak 2025 tarihindeki son düzen­lemeleri, gayrimenkul değerleme süreçlerinde enerji verimliliği, karbon salınımı ve sürdürüle­bilirlik gibi faktörlerin dikkate alınmasını teşvik ediyor. Türkiye’de de bu sürece uyum sağlamak için önemli adımlar atılmış olsa da, henüz tam an­lamıyla oturmuş bir model bulunmadığını söyle­yebiliriz.

Yeşil binalar ve değerleme süreçlerinde değişen dinamikler

IVS’nin uluslararası standartları, gayrimenkul değerleme süreçlerinde enerji performansı ser­tifikalarını (EPC – Energy Performance Certifi­cate), karbon emisyonlarını ve sürdürülebilirlik faktörlerini dikkate almayı öneriyor. Değerleme uzmanları artık sadece lokasyon, bina yaşı ve kul­lanım alanı gibi geleneksel kriterleri değil, aynı za­manda bir binanın enerji verimliliğini, yenilene­bilir enerji kullanımını ve karbon ayak izini de göz önünde bulundurmak zorunda. Hatta, ilerleyen süreçlerde değerleme şirketleri (bugün denetim firmalarının yapmaya çalıştığı gibi) bünyelerinde çevre mühendisi de istihdam etmeye başlarlarsa şaşırmamak gerekiyor.

Türkiye’de mevcut durum ve eksiklikler

Türkiye’de Binalarda Enerji Performansı Yö­netmeliği (BEP-TR) çerçevesinde 2011 yılından bu yana yeni binaların enerji kimlik belgesi (EKB) alması zorunlu hale getirildi. Ancak, mevcut yapı stokunun büyük bir kısmı C veya daha düşük ener­ji sınıfına sahip olduğundan, enerji verimliliğinin gayrimenkul değerleme süreçlerine entegrasyonu halen sınırlı. Türkiye’de enerji verimliliği ve bu­nun değerleme sürecindeki eksiklikleri konusun­da aklıma gelenleri aşağıda sıralamaya çalıştım:

1- Sektörde hazırlanan değerleme raporların ço­ğunda, enerji kimlik belgelerinin etkisi yeterin­ce vurgulanmıyor.

2-Bankalar ve finans kuruluşları, enerji verimli­liği yüksek projelere özel kredi koşulları sunsa da değerleme raporlarında bu kriterlerin ağırlığı sınırlı kalıyor.

3-Avrupa ve ABD’de yapılan araştırmalar, yeşil sertifikalı binaların piyasa değerinin %5-10 oranında daha yüksek olduğunu gösteriyor. Türki­ye’de ise bu oran net bir şekilde belirlenmiş değil.

4-Türkiye’de milyonlarca konutun dönüşmesi gereken kentsel dönüşüm projelerinde enerji verimliliği kriterleri genellikle ikinci planda ka­lıyor.

5-Düşük maliyetli konut üretme baskısı, ener­ji dostu malzemelerin kullanımını sınırlıyor.

6-Avrupa’da “Yeşil ipotek” (Green Mortgage) uygulamaları yaygınlaşırken, Türkiye’de bir­kaç banka hariç genel anlamda bankalar henüz ge­niş çapta enerji verimliliği temelli kredi modelleri sunmuyor.

Peki ne olmalı, ne yapmalı?

Türkiye’nin AB Yeşil Mutabakatı ve küresel sür­dürülebilirlik hedefleri doğrultusunda ilerlemesi için aşağıdaki adımlar kritik önem taşıyor:

-Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği (TDUB), IVS standartlarına daha fazla uyum sağ­layarak enerji verimliliğinin değerleme süreçle­rindeki ağırlığını artırmalı.

-Enerji sınıfı A veya B olan binaların piyasa de­ğerinin belirgin bir şekilde farklılaşması için yeni ölçütler belirlenmeli.

-Bankalar ve kamu kurumları, enerji verimli konutlar için özel düşük faizli kredi modelleri ge­liştirmeli.

-Kentsel dönüşümde yeşil dönüşüm fonları oluşturulmalı.

-Sadece yeni projeler değil, mevcut binaların enerji verimli hale getirilmesi için vergi indirimle­ri ve teşvik mekanizmaları sağlanmalı.

-Avrupa’daki gibi “Yeşil Yenileme Kredileri” sunularak, eski konut sahiplerinin enerji dostu ye­nilemelere yönlendirilmesi sağlanmalı.

-Deprem riski kadar, iklim riski de kentsel dö­nüşüm politikalarına dahil edilmeli.

-Çatı üstü güneş panelleri, yağmur suyu topla­ma sistemleri ve yalıtım uygulamaları zorunlu ha­le getirilmeli.

Sonuç…

Türkiye’de gayrimenkul sektörünün enerji ve­rimliliğini merkeze alan bir modele evrilmesi artık kaçınılmaz. Değerleme süreçlerinde enerji perfor­mansının belirgin bir kriter haline gelmesi, hem yatırımcıları bilinçlendirecek hem de finansal sis­temin bu dönüşüme daha fazla destek vermesini sağlayacaktır diye düşünüyorum. Son söz; yeşil bi­nalara yatırım yapan kazanır, enerji verimliliğini görmezden gelen kaybeder. Gayrimenkul piyasa­sının bu dönüşüme hızla adapte olması gerekiyor.

(Haber kaynağı: Dünya Gazetesi – Prof. Dr. Ali Hepşen’in 6 şubat 2025 tarihli köşe yazısı)

PROJE BİLGİ FORMU

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yapın

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen isminizi girin

Son Haberler

YAZARLAR

Ayla Özer
365 YAZI