Fuar ve zirvenin ana gayesi inşaatçıların elindeki projelerin tanıtılması ile ihtiyaç sahiplerinin, ilgililerin bu projeleri bir arada ve daha rahat görebilmesi olduğunu söyleyen Bayraktar sözlerini şöyle sürdürdü:
“Piyasaya ve dünyadaki mali değerlendirme kuruluşları ile özellikle genç nüfustaki işsizlik rakamlarına baktığımızda ekonomik durumumuzun iyi olmadığını görüyoruz. Hal böyle olunca bazı kesimler, bazı kimseler inşaat yaparak, her tarafı beton yığınına sokarak ekonomiyi bozdunuz diyor. Bu ifadeyi saf olarak vitrine koyarsanız çok taraftar bulur. Hatta bizler de bu cümlelerin altını çizeriz. Zira bizler de betonlaşmaya karşıyız, karşı olmalıyız. Aynı şekilde aşırı yapı yoğunluğuna da karşıyız. Hal böyleyken ülkemizde barınmaya ihtiyacı olup ta ev alacak parası olmayanlara şefkatle yaklaşılmalıdır. Bunu önce devlet yapmalıdır. Devlet, evlenmek isteyen, ev almak isteyen, barınmak isteyen, şehirlere taşınmak zorunda kalan fakat barınacak yeri olmayan, ev alacak parası olmayan kişilere şefkatle bakmalı. Dünyada yoksul insanlar belli bir standarda kavuşmadıkça dünyaya huzur ve mutluluk gelmez. Afrika’daki insanlar açlıktan ölecek, 13 yaşındaki bir kız çocuğu 9 kilogram gelecek, sen öbür tarafta mutlu yaşayacaksın, yok öyle bir şey. Bu kendi ailenizde ve akrabanızda da böyle, şehrinizde kasabanızda da böyle, ülkenizde de dünyada da böyle. Dünya bunu görüp bilmek ve gereğini de yapmak zorundadır.
Biz de TOKİ’de görev yaptığımız 8 yıl içinde 500 bin konut yaptık ve bu konutların yüzde 85’inin alt gelir grubuna yönelik olarak ürettik. Bu rakam o tarihlerdeki konut ihtiyacının yüzde 8-9’una tekabül ediyordu yani devlet hepsini yapmayacak, devlet regülatör görevini görecek, piyasayı düzenleyecek.
Ülkemizin şartlarına göre, insanlarımızın alım gücüne göre yoğunluklarına, sosyal donatılarına ve çevre düzenlemelerine dikkat ettik. Ormanlara, parklara, yeşil alanlara dikkat ettik. Yapmış olduğumuz evlerin, sitelerin alt yapılarını ve ulaşımlarını tamamladık. Bu konutları yaparken ve modern hayatın gerektirdiği sosyal donatılarla bezenmiş siteleri yaparken ülkemizde kişi başına milli gelir 3 bin dolarla10 bin dolar arasında seyrediyordu. Bu konutları ürettiğimiz dönemlerde İstanbul’daki yoğun yapılaşmaları bizim yapmadığımız çok aşikardır. TOKİ ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı o günlerde de bugün de halen bu yoğun yapılaşmanın içinde yok.
“İstanbul’daki gökdelenleri de biz yapmadık”
“Gerçi ben yüksek yapılaşmaya karşı değilim ama bu yapılaşma gerekli yerlerde doğru şekilde yapılmalıdır. Gelir seviyesi yüksek refah toplumlarında az katlı ve bahçeli evlerde oturmak çok daha keyifli oluyor, bizim de ana idealimiz budur.
Gayrimenkul sektörünün, inşaat sektörünün ekonomideki yeri nedir? Etkisi ne kadardır? İnsan hayatındaki rolü nedir? Diyecek olursak herkesin bildiği gerçekler olan, inşaat sektörü kendisi ile ilintili olan 200 sektörü tetikliyor ve vasıfsız eleman istihdamında önemli rolü var.”
Dünyada büyük ekonomik buhranlardan çıkış yolu için hep inşaat sektörü kullanıldı
“Dünyadaki büyük ekonomik krizlere baktığımızda dünyadaki en büyük kriz 1929’daki büyük buhrandır. Nasıl çıkıldı bu buhrandan? Devlet politikalarıyla gayrimenkul sistemlerini tetikliyerek, mortgage sistemini ortaya koyarak, konut satışlarını artırarak bu krizden çıkıldı. Daha sonra dünyadaki büyük ekonomik krizlerin hepsinin büyük devletlere yansımaları oldu, 1954 büyük krizi, 1974’te, 1979’da, 1991’de, 2001’de ve 2008’de yaşanan krizlerden çıkış yolu olarak hep inşaat sektörü kullanıldı. Önce inşaat sektörü canlandırıldı, inşaat sektörü argüman olarak kullandırıldı, daha sonra ekonomi canlandırıldı.
İçinde bulunduğumuz dönemde inşaatçılar ve sektör zor durumda. İnşaat malzemelerinin fiyatları artıyor, işçilikler ve diğer giderler artıyor, maliyetler artıyor. Diğer yandan üretilen, inşa edilen konut, işyeri, ofis gibi mamüllerin fiyatları düşüyor yine de satılamıyor. Oysa gayrimenkul en sağlam güvencedir, barınma en temel ihtiyaçtır. Siyasi irade tedbirler alarak sektörü canlandırmak istiyor ancak mevcut finansal koşullar bunu desteklemiyor. Faizler yüksek, dövizde artış beklentisi var. Ben şahesen seçimlerden sonra bir hareket bekliyorum çünkü bu dönemde insanlar taleplerini konut, iş yeri gibi gayrimenkul alımlarını baskılıyorlar ancak ben seçimlerden sonra yavaş yavaş bu baskının kalkarak konut satışlarına yansıyacağını düşünüyorum.
Gayrimenkul ve inşaat sektörü olarak bulunduğumuz nokta itibarıyla daha iyi organize olmamız, daha ileri derecede yoğunlaşmamız gerekiyor. Araştırmaya, geliştirmeye, inovasyona çok daha fazla önem vermemiz, pay ayırmamız, yatırım yapmamız gerekiyor.”