Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, "Taraflar arasındaki sözleşmenin iptal edildiği iddia ve ispat edilemediğine göre davacı emlakçının tellallık ücretine hak kazandığı kabul edilmelidir." denildi. Türkiye Emlak Müşavirleri Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi, Bursa Emlak Müşavirleri Dernek Başkanı Ahmet Gür ise kiralık ev işlemlerinde de aynı hak edişin geçerli olduğunu hatırlatarak, "Kendini uyanık zanneden insanlar, sözleşme imzaladıktan sonra komisyonu ödememek adına mülk sahibiyle irtibata geçiyor, ama 6 ay içerisinde emlakçının gösterdiği evi ne kendisi ne de yakın bir akrabası alamaz." dedi.
Mersin'de ikamet eden bir vatandaş, 1 Aralık 2010'da daire satın almak için emlakçıya müracaat etti. Emlakçının gösterdiği evi beğenen vatandaş, emlakçıyla "Emlak Komisyoncusuyla Müşteri Arasında Ön Akit" başlıklı sözleşme imzaladı. İddaya göre, emlakçıya komisyon ödemek istemeyen vatandaş, dairenin sahibiyle irtibata geçerek satın alma işlemini gerçekleştirdi. Vatandaşın tellaklık 'hak ediş’ ücretini ödemeyerek sözleşmeye aykırı hareket ettiğini öne üren emlakçı vatandaş hakkında icra takibi başlattı. Vatandaş ise emlakçının bu girişimine icra takibine itiraz ederek cevap verdi.
Mersin 4. Sulh Hukuk Mahkemesi'ne müracaat eden emlakçı itirazın iptali ile daireyi sahibinden alarak kendisine komisyon ödemeyen vatandaşın kötü niyetle takibi durdurması nedeniyle yüzde 40'dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini istedi. Mahkemede savunma yapan davalı vatandaş ise dava konusu evi satın almak üzere davacı ile görüştüğünü, ancak fiyatı yüksek bulduğu için vazgeçtiğini ve bunu telefonla davacıya bildirdiğini belirterek, "15 gün sonra internetten evi sahibinden satın aldım. Davacının dava konusu evle ilgili yetkisi yoktur. Davanın reddini talep ediyorum" dedi. 2013'te kararını açıklayan Mersin 4. Sulh Hukuk Mahkemesi, davalının satış bedelini ve tellal ücretini fazla görerek davacı ile aralarında düzenlenen ön sözleşmeden vazgeçtiğine dikkat çekerek, davacının tellallık hizmeti için davalıdan ücret isteme hakkı bulunmadığına hükmetti. Mahkeme, davacının dava konusu meskeni satmak üzere davalıdan önceki sahibinden yetki de almadığı gerekçeleri ile davanın reddine karar verdi. Mahkemenin kararını davacı emlakçı temyiz etti.
TARAFLAR ARASINDA İMZALANAN SÖZLEŞME GEÇERLİDİR
Dava dosyasını yeniden değerlendiren Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, taraflar arasında imzalanan 1 Aralık 2010 tarihli "Emlak Komisyoncusuyla Müşteri Arasında Ön Akit" başlıklı sözleşmesine dikkat çekti. 13. Hukuk Dairesi kararında, sözleşmedeki, "Komisyoncu tarafından gösterilen veya sözle tarif edilerek beyan edilen taşınmazların herhangi birini satın aldığım veya kiraladığım taktirde emlakçılar odasından düzenlenen tarife gereği ödemem gereken tarife ücretini ödeyeceğimi kabul ve taahhüt ederim" ibaresinin yazılı olduğunu hatırlatıldı.
Sözleşmede dava konusu taşınmazın davacı tarafından davalıya gösterildiğinin yazılı olduğunun vurgulandığı Yargıtay 13. Hukuk Dairesi kararında, "Taraflar arasında düzenlenen bu sözleşme geçerlidir. Bunun aksinin davalı tarafça aynı mahiyette bir delil ile ispatlanması gerekir. Üstelik davalı bu sözleşmeyi imzaladığını ve dava konusu evi gördüğünü kabul etmektedir. Davada dayanılan sözleşme düzenlendikten sonra 17 Aralık 2010 tarihinde davalı tarafından evin tapuda satın alındığı konusunda da ihtilaf yoktur. Taraflar arasındaki sözleşmenin iptal edildiği iddia ve ispat edilemediğine göre davacı tellalın tellallık ücretine hak kazandığı kabul edilmelidir. Hal böyle olunca, mahkemece işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Mahkeme kararı davacı yararına bozulmasına oybirliği ile karar verildi." ifadeleri yer aldı.
AYNI SÖZLEŞME KİRALIK EV İÇİN DE GEÇERLİ
Türkiye Emlak Müşavirleri Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi, Bursa Emlak Müşavirleri Dernek Başkanı Ahmet Gür, satın alma işlemlerinde geçerli olan uygulamanın kiralamalarda da geçerli olduğunu hatırlattı. Emlakçının gösterdiği daireyi 6 ay içerisinde sahibinden kiralayan vatandaşın da komisyon ödemek zorunda olduğunu vurgulayan Ahmet Gür, şunları kaydetti: "Öncelikle vatandaşların dikkat edecekleri şey; emlak müşavirinin oda derneğe kayıtlı olması. Yasa tasarısına göre, emlakçılar kesinlikle sözleşmeli çalışmak zorunda. Sözleşme imzalanırsa katma değer vergisi de devreye giriyor. Yargıtay'ın emsal nitelikteki kararında bahsi geçen emlakçıyı tebrik ediyorum. Emlakçıların, kendilerini uyanık zanneden insanlar tarafından mağdur edilmelerini önleme adına çok önemli bir karar verilmiştir.
Zaten son yıllarda bu tür davalarda hem yerel mahkemelerde hem de Yargıtay kararlarında benzer kararlar çıkıyor. Vatandaş, yaptığı sözleşme gereği emlakçının gösterdiği evi alamadığı gibi akrabası da 6 ay içerisinde o evi alamaz, alırsa komisyon ödemek zorunda. Hem vatandaşların hem emlak müşavirlerin hakkını alma adına sözleşme imzalanmak çok önemli. Sadece komisyon ödeme anlamında değil, emlakçının gösterdiği yer ile sattığı yer arasında farklılık olduğu durumda da sözleşme hükümleri geçerlidir. Vatandaşlarımız sözleşmeden kaçınmasın. Sözleşme dürüst insanlar için geçerlidir, dürüst olmayan için zaman kaybıdır. Satın alma işlemlerinde bedelin yüzde 3'ü oranındaki miktar hem satıcıdan hem alıcıdan emlakçıya ödenir. Kiralamalarda ise bir kira bedeli emlakçıya ödenir."
(Cihan)