Kiralar aldı başını gitti. Kiracı olanların Allah yardımcısı olsun. Enflasyon ile sabit gelirlilerin alım gücü düşerken, ev fiyatları artmaya devam ediyor. Yani geliriniz ile almak istediğiniz ev fiyatı arasında makas her geçen gün artıyor. Faizler yüksek, faizler düştükçe ev fiyatları artıyor, sabit gelir yerinde sayıyor. Faizler düşse dahi enflasyon karşısında değerini koruyamayan ücretler ile aylık kredi taksitlerini ödemek imkansızlaşıyor.
Özel sektörde çalışanlara işten ayrılırken şartları uygun ise kıdem tazminatı, memurlara ikramiye ödenir.
Yıllar içinde sabit geliri olan memur, SSK, Bağ-Kur, memur emeklisi, asgari ücretli, diğer ücretlilerin gelirleri enflasyon nedeniyle alım gücü değerini kaybetti. Sadece emekli aylıkları ve maaşlar değil aynı zamanda yıllarca çalışma karşılığında işten ayrılırken alınan ikramiyeler de değerini kaybetti.
Devlet memuru olarak 25 yıl çalışan ve emekli olanlara verilen son güncel ikramiyelere bakarsanız ne dediğimi anlarsınız.
Devlette unvanlara göre 25 yıl için ikramiye tutarları:
Lise mezunu bir memur 620 bin TL,
Üniversite mezunu bir memur 722 bin TL,
Öğretmen, hemşire, avukat, din görevlisi, şube müdürü 886 bin TL,
Hekim, başmüfettiş, mühendis, mimar, genel müdür yardımcısı 901 bin 855 TL,
Kaymakam 980 bin TL, 1.sınıf mülki idare amiri kaymakam, 1.sınıf vali yardımcısı 1 milyon 5 bin TL,
Genel müdür 1 milyon 92 bin TL,
Vali 1 milyon 161 bin TL
Bu ikramiyeler ile ikinci el, eski bir araba alınabilir. Ya da torununun eğitim masraflarını karşılamak istiyorsa sadece bir yıllık özel okul masraflarını 25 yıllık ikramiyesi ile karşılayabilir.
Ev almak, artık imkansız!
Bir de memurlar emekli olduklarında emekli aylıkları çalışırken elde ettikleri ücretin yarısına kadar düşer. Hatta çalışırken aldıkları ücretin yaklaşık yüzde 40-45’i gibi emekli aylığı alırlar.
Emekli olan memur, emekli aylığı ile sadece geçim derdine düşer, emekli aylığının bir kısmı ile kredi ödeyerek ev sahibi olayım derse, bu durum mevcut ekonomik koşullarda çok mümkün olmayacaktır. En düşük tutarda bir ev alsa, ikramiyesinin tamamını verse dahi, kalan tutar için kredi çekse aylık kredi taksitlerine yetmeyecek bir emekli aylığı aldığından kredi taksitlerini ödeyemez.
Bir de emekli aylıklarına bakalım,
Devlette unvanlara göre emekli aylıkları:
Lise mezunu bir memur 20 bin 590 TL,
Üniversite mezunu bir memur 23 bin 958 TL,
Öğretmen, hemşire, avukat, din görevlisi, şube müdürü 29 bin 417 TL,
Uzman hekim 59 bin 37 TL
Başmüfettiş 41 bin 120 TL
Mühendis, mimar 29 bin 921 TL
Genel müdür yardımcısı 43 bin 359 TL
Kaymakam 45 bin 963 TL,
1.sınıf mülki idare amiri kaymakam,
1.sınıf vali yardımcısı 46 bin 803 TL,
Genel müdür 63 bin 138 TL,
Vali 71 bin 5 TL
Bu emekli aylıkları ile emekliler emekli aylıklarının bir kuruşuna dokunmadan yani yemeden, içmeden dahi kredi taksitlerini ödeyemez.
Özel sektöre baktığımızda asgari ücretli çalışan bir kişi 25 yıl çalışma karşılığında 650 bin TL kıdem tazminatı hak eder.
Özel sektörde brüt ücret üzerinden hesaplanan kıdem tazminatının bir tavanı vardır bu nedenle bir yıla bir brüt ücret şeklinde hesaplanan kıdem tazminatı bir yıl için 46 bin 655,43 TL’den fazla olamaz.
36 bin 867 TL’ye kadar maaşı olanlar bürüt ücretlerine göre 36 bin 867 TL’den fazla ücret ile çalışanlar da ise kıdem tazminatı kıdem tazminatı tavanına göre hesaplandığından net 36 bin 867 TL’nin üzerinde kaç TL emekli aylığınız olursa olsun kıdem tazminatınız 25 yıllık süre için 1 milyon 166 bin 385 TL olur. Görüldüğü gibi özel sektörde yüksek ücretlerle çalışanların, devletin en üst makamlarında görev yapan kişilerin toplu alacakları ikramiyeler enflasyon karşısında değerini koruyamadı.
Memurların ve özel sektör çalışanlarının ev sahibi olmaları genellikle ikramiyelerini, özel sektörde tazminatlarını aldıklarında mümkün olmaktadır. Çalışırken birikim yapıp ev alamayan memurların ve özel sektör çalışanlarının bu ikramiye tutarları ile ev sahibi olmaları hayal gibi gözüküyor. İşte bu durum ve nedenlerle dünyada ev almanın en zor olduğu ülkeyiz.
(Haber kaynağı: Dünya Gazetesi – Özgür Erdursun’un “Memur ve sabit ücretliler ev sahibi olabilir mi?” başlıklı köşe yazısı)