17 Aralık 2024 Salı
Ana SayfaSektörden HaberlerEyüp Akbal, Fuzul Grubu Emlakdream.com'a anlattı

Eyüp Akbal, Fuzul Grubu Emlakdream.com’a anlattı

Fuzul Grup Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Fuzulev Genel Müdürü Eyüp Akbal grubun kuruluş hikâyesini, aile şirketi olmanın esaslarını, Fuzulev'in hedeflerini ve 24 yılda kamuoyunda oluşturdukları güvenin hikâyesini anlattı.
 
Fuzul Grup nasıl kuruldu?
Eyüp Akbal: Hikâyemiz, 1992 yılında İstanbul Fatih İskenderpaşa’da küçük bir dükkânda başladı. Sovyetler Birliginin dağılması sonucunda yeni bir pazar arayışı ile Balkan ülkeleri önem kazandı. O dönemde bu ülkelerle ticaret yapmak hem daha avantajlıydı hem de yeni bir pazar olması açısından potansiyeli yüksekti.  Fuzul Dış Ticaret olarak bir şirket kuruldu. İlk olarak Makedonya Üsküp şehrinde bir tekstil dükkanı ile başladık. Tabi yeni kurulan ülkeler olmaları sebebiyle ekonomik banka ve finans sistemlerinin altyapıları olmayınca uluslar arası ticarette başarılı olma şansı yoktu. Dünyada  ticaret kurallarla yürür. Eğer iş yapmak istediğiniz ülkede kurallar uluslararası standartlara uygun halde değilse sizin yapacagınız pek bir şey yok. Netice itibarıyla biz de oradaki çalışmalarımızı askıya aldık ve Türkiye’ye dönerek ülkemizde ne yapabiliriz diye düşündük. İlgi alanımıza giren ve üzerinde araştırmalar  yaptığımız otomotiv sektörü üzerine yoğunlaştık. Bu yapı, Anadolu insanimızın ve şehirli ev hanımlarının uygulamış oldukları altın gününe benzer şekilde, basit bir sistem. Bu sistem üzerine yapı kuruldu ve geliştirildi. İlk iki yıl bunun altyapısı ile uğraşıldı. Daha sonra finans ve yeni tekniklerle birlikte yeni projeleri de içıne katarak bu yapı işler hale geldi; reklam destegi ve medya vasıtası ile profesyonel bir yaklaşımla Türkiye’de hedef müşteri kitlesine duyuruldu. Biz, insanların birbirlerinin fikrini alıp bir dayanışma ve işbirliği içerisinde otomobil sahibi olabilmelerini hedeflemiştik ve kısa bir süre içerisinde ülkemizde bu sistem güzel bir karşılık buldu. 130’un üzerinde şubemizle Türkiye’nin her noktasında temsil edildik.
 
Otomotivde araç satışıyla ilgilenirken; kasko, trafik sigortası, ev sigortası, yangın ve hırsızlık gibi operasyonlar için  1994 senesinde Akva Sigorta’yı kurduk. 2000 yılında Fuzul Ev ve uluslararası alanda da sağlık sektöründe Afiyet Tıbbi Malzemeler ismi altında medıkal şirketimizi faaliyete geçirdik. 2003 senesinde Fuzul Autocity ikinci el araç merkezimizi kurduk. Türkiye’de kurumsal anlamda ilk ve en büyük 2’inci el oto merkezi olarak faaliyete girdik. 2014 yılında yönetim kurulu üyemiz Faruk Akbal başkanlığında kurduğumuz Nevita ile de körfez ülkelerine açılmaya başladık.
 
FuzulEv fikri nasıl ortaya çıktı, gelişim sürecinde neler yaptınız?
Eyüp Akbal: 2000’li yıllara geldiğimizde 1999 yılında yaşanılan büyük depremden sonra Türkiye’de artık bir deprem gerçeği ile yaşamaya başladık. İnşaat sektörü Gölcük depreminden sonra önem kazanmaya başladı. Esasında  müşterilerimizden gelen talep ve istekler de bizi bu noktaya yönlendirdi.
 
Araçlarını bizden aldılar. İkinci el araç olarak hizmet sağladık, “bir de ev alalım sizden” talepleri oluşmaya başladı. Biz de aklımıza yatan bu fikir sonrası neden olmasın diyerek inşaat yatırımlarına başladık. 2000 yılında Kiptaş’ın Başakşehir’de yapımına başlattığı Başakşehir Konutları projesi ile bu bölgede ilk özel firma olarak çalışmalara başladık.
 
Ülke nüfusumuz yılda ortalama % 1-1,5 seviyelerinde artış gösteriyor; dolayısıyla bu Türkiye için büyük bir potansiyel. Şu an 80 milyona yaklaştık, konut ihtiyacı hâlâ yeterli değil ve herkes ev sahibi olmak istiyor. Peşinatsız, faizsiz uygulamalar önem arz ediyor. Biz de bu prensiple dedik ki,'zaten bu alanda uzmanız o zaman bu projelerle beraber  dar ve orta gelir grubu içinde olan kişilere de hizmet sunalım'. Bu amaçlara dönük olarak da Fuzulev projesini yürürlüğe koyduk. Projede elbirliği sistemi ile ev sahibi olmak isteyenlerin kendilerinin belirlediği rakamlarla ödeme yapmalarına imkân sunarak evsahibi olma hayallerini gerçeklestiriyoruz. Bununla ilgili olarak da Türkiye genelinde bayileşme ve şubeleşme çalışmalarına ağırlık verdik. Doğru adımlar atarak 'konut edinme' alanında ülke gündeminde yer edindik. İstanbul başta olmak üzere bir çok noktada şubeler açtık.Anadolu’da; Bursa, Konya, Ankara, Kayseri, Kahramanmaraş, Tokat, Antalya, Afyon, Denizli ve Erzurum gibi şehirlerde çalışmalarımız sürüyor ve bu halkayı genişletiyoruz. Yıl sonuna kadar ülkemiz sınırları içinde her ilde bu sistem olacak şekilde organize edilecek ve her yıl binlerce aile bu sistemden ev sahibi olacak.
 
'Gurbetçilerimize de hitap ediyoruz'
Yurt dışı çalışmalarımızı Fuzul Yapı ve Fuzulev olarak iki şekilde yürütüyoruz. Fuzul Yapı, yurtiçi ve yurtdışı yatırımcılarından ciddi anlamda ilgi gördü ve iyi satışlar gerçekleştirdik.
 
Gurbetçi vatandaşlarımız daha ziyade Fuzulev’e ilgi gösterirken Ortadoğulu yatırımcılar ise Fuzul Yapı’yla ilgileniyor. Ortadoğulular yatırım amaçlı, gurbetçilerimiz ise ihtiyaç amaçlı ev alıyorlar. Çünkü yurtdışındaki gurbetçilerimiz Avrupa’da oluşan ekonomik belirsizligin ve krizin etkilerini ciddi şekilde yaşamaktalar ve Türkiye’deki gelişimi de yakinen takip ettikleri için Anavatana dönüp burada yaşamlarını sürdürmek istiyorlar. 
 
Aile şirketiniz var. Bu cepheden bakılırsa, size göre aile şirketi olmanın esasları neler?
Eyüp Akbal: Yapılan araştırmalara göre Türkiye’de bir şirketin varlığı ortalama 13 yıl sürüyor.  Dünyada aile şirketlerinin faaliyet ömrü 24 sene, Türkiye’de aile şirketlerinin payı ise yüzde 90. İkinci nesle geçiş yüzde 30 iken üçüncü kuşağa geçiş % 5’e düşüyor. 3’üncü nesilden sonra şirket kayboluyor. Burada çok önemli kritik noktalar var. Bize hep örnek gösterilen Avrupa’da aile şirketleri 2008’e kadar çok başarılıydı ama kriz sonrası bunun geçerliliği kalmadı diyebiliriz. Avrupa’da da yeni kuşak artık sanayi ile ugraşmak istemiyor. Herkesin önünde 24 yaşında milyon dolarlar kazanan Facebook’un kurucusu Zuckerberg örneği var. Yani katma değeri çok çok yüksek olan bir alanda başarı gösteriyor. Uzun yıllarda elde edilebilecek bir kazancı, bir senede veya  1 ayda elde edebiliyor. Zaman zaman yurt dışı seyahatlerim oluyor. Geçen yıl Almanya’da Avusturya’da birkaç görüşme yapmıştım. Sanayi fabrikalarının sahipleri üretim tesislerini satılıyordu. Bu firmaları yakından incelediğimizde, her biri marka değeri olan köklü birer kurum. İkinci ya da üçüncü nesil, yeterli büyüklüğe ulaştığına inandıkları fabrikalarını satıp kazanç elde etme düşüncesi  taşıyorlar. Dolayısı ile aile şirketleri bu nedenle uzun ömürlü olamıyor. Ülkemizde ise yeni başlayan bir süreç bu. Türkiye’de kuruluşları çok eskilere dayanan bir aile şirketlerinin sayısı çok değil.

Mehmet CANITATLI / Emlakdream.com

PROJE BİLGİ FORMU

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yapın

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen isminizi girin

Son Haberler

YAZARLAR

Ayla Özer
365 YAZI