PROGRAMI İZLEMEK İÇİN RESMİ TIKLLAYABİLİRSİNİZ
-Güçlü portföyü ve mali yapisiyla sektörün önde gelen firmasi İş GYOyeni bir karma projeye başlıyor. Projeyi konuşmaya başlamadan önce İş GYO’nun faaliyetlerini sizden dinleyelim.
İş GYO olarak konut, ofis, alışveriş merkezi ve otelden oluşan güçlü bir portföye sahibiz. Portföyümüz kapsamında satış ve kiralama faaliyetleri yürütmekteyiz. Bu faaliyetlerden elde ettiğimiz kira gelirleri ve kar ile yeni projeler geliştirmekteyiz. Bildiğiniz gibi İş GYO halka açık bir şirket. Dolayısıyla, temettü dağıtarak yatırımcısına karşı sorumluluğunu her zaman yerine getiren bir şirkettir.
-İstanbul’un hızla değişen ve gelişen bölgesi olan Kartal'da yeni bir projeye başlıyorsunuz, projeden bahsedebilir misiniz?
Kartal Anadolu yakasında çok merkezi bir konumda yer alıyor. Eski bir yerleşim bölgesi olan Kartal İstanbul’un yükselen değeri olarak yeniden karşımıza çıkıyor. İstanbul’da ya da Türkiye’nin herhangi bir yerinde 5 ulaşım imkanına birden sahip olan bir bölge mevcut değil. Kartal’a sahilden, temden, metro-Marmaraydan, deniz otobüsüyle, e5. 5 yerden ulaşılabilir.
İstanbul’da Ataşehir’in gelişim sürecini, yarattığı değeri hep birlikte izledik. Biz kartalın yeni Ataşehir olacağını hatta bunun da ötesine geçeceğini düşünüyoruz, kattığı ekstra değerler itibariyle.
Oluşturulan projede 3’ü konut, 2’si ofis olarak değerlendirilecek toplam 5 adet kule ve cadde mağazaları yer alacak.
-Projenin 36.000 metrekare üzerine inşaa edilmesi planlanıyor. Bu alanı nasıl değerlendireceksiniz?
36.724 m2 arsası üzerinde; emsal teşkil edecek çevre arsalar ve projeler dikkate alınarak; konut, ofis ve ticari alanlardan oluşan karma bir proje geliştiriyoruz. Çevreyle bütünleşecek, yeşil alanların ve sosyal donatıların yoğun olduğu bir yapı olacak.
– Proje lokasyon açısından nasıl bir yerde?
Öncelikle denize çok yakın bir konumda yer alıyor. Yaklaşık 1,5 km. Projenin en önemli özelliklerinden bir tanesi deniz ve adalar manzarasına sahip olması.
Ayrıca ulaşım açısından çok avantajlı bir konumda yer alıyor. Karayolu, metro, hava ve deniz yolu gibi bir çok ulaşım aksına yakın konumlanıyor.
Örnek vermek gerekirse;
• E-5 Karayolu – 4 dk.
• Kartal Metro İstasyonu – 4 dk.
• Metrobüs Uzunçayır İstasyonu – 18 dk.
• Boğaziçi Köprüsü – 22 dk.
• FSM Köprüsü – 25 dk.
• Sabiha Gökçen Havaalanı – 19 dk.
-Projeye lokasyon açısından bakıldığında kentsel dönüşüm alanları içinde yer alıyor. Projenizi bu çerçeveden nasıl değerlendiriyorsunuz? Projenizin bölgeye nasıl bir hareket getirmesini ön görüyorsunuz?
Biz İŞ GYO olarak, proje geliştirme konusunda üzerimize düşen görevi yalnızca belli bir bölgede bir gayrimenkul değeri yaratmaktan ibaret görümüyoruz. Aynı zamanda her projemizle bölgesel kalkınmada payımız olmasını hedefliyoruz. Dolayısıyla, proje çevresinde kentsel kalkınmaya dokunuşlarda bulunuyor ve hatta bölgenin çehresini değiştirmeyi hedefleyerek projelerimizi şekillendiriyoruz. Gerek İstanbul-Levent bölgesinde Kanyon, gerek Tuzla bölgesinde Çınarlıbahçe benimsediğimiz bölgesel kalkınma hedefinin güzel birer örneğidir. Başka bir deyişle projelerimiz geliştirildiği bölgenin ‘çapa yapısı’yani o bölgenin değişim gücü haline geliyor.
Kartal çok eski bir yerleşim bölgesi, dolayısıyla bölgedeki şehir kültürü çok eskiye dayanıyor. Bunun yanısıra bir dönemin en önemli sanayi bölgelerinden biri. Bölgenin kentsel dönüşüm alanına dahil olması var olan kültürünün çehresine yeni yapılar ve modern çizgiler eklenecek anlamına geliyor. Bölgesel kalkınmaya verdiğimiz önem ile biz kentsel dönüşümü hem yapısal bir dönüşüm olarak hem de standartları daha yüksek daha çağdaş bir yaşam tarzına atılan bir adım olarak algılıyoruz. Bu bağlamda, Kartal projemiz kentsel dönüşümden ziyade bölgenin yeni, çağdaş yüzünü belirleyecek öncü projelerden olacaktır.
Projemizle bölgenin zamanla geri planda kalmış cazibesini tekrar yükseltecek, unutulan değerlerine hakkettiği ilgiyi tekrar canladıracak katkıyı sağlayacağımızı düşünüyoruz.
-Birazda projede konut alacakların sahip olacağı imkanlarından bahsedelim. buradan konut alanlar nasıl bir mimarinin içinde yaşayacaklar?
Söz konusu arsa üzerinde gerçekleştirilecek proje için dört ayrı yabancı mimarlık firmasından teklif ve konsept çalışması yapıldı. Sunulan konsept çalışmalar neticesinde dünyaca ünlü Perkins and Eastman firması ile anlaştık. Firma tarafından projenin mimari plan ve stili oluşturuldu. Ayrıca arazinin kendisine has doğal yapısı ile uyumlu ünite ve yaşam tiplerinde tasarım yapıldı.
Bugüne kadar her projede sunmuş olduğumuz mimari anlayışı Manzara Adalar Projemizde de devam ettiriyoruz. Sosyal donatıların bölgenin ve müşterilerin ihtiyaçlarına göre yer aldığı, her türlü ihtiyacınızı karşılayabileceğiniz, huzurlu ve güvenli bir yaşam alanı yaratmayı hedefliyoruz.
-Sahil şeridinde yeni bir dünya kurmayı planlıyorsunuz. Peki projedeki evler kaç odalı tasarlandı. Alternatifleriniz neler?
1+0’dan 5+1’e kadar farklı tiplerde toplam 975 dairenin yer aldığı projede teraslı dubleks ve tripleks üniteler de yer alıyor. Tasarlanan projenin en önemli özelliklerinden biri 3 kat platform üzerinde konumlanan kulelerin sahip olduğu deniz ve adalar manzarası. Üniteler geniş balkonlu, geniş ve ferah yaşam alanlı olarak tasarlandı.
7. Bu projede sosyal alanlar ve imkanlar neler?
Projemizde yaklaşık 2.500 m2’lik sosyal alan mevcut. Bu alan açık yüzme havuzu, çocuk havuzu, fıskiye ve botanik süs havuzları, fitness center ve spa alanı, çok amaçlı spor kompleksi şeklinde değerlendirilecek. Ayrıca yaklaşık 32.000 m2 peysaj alanı yer alacak.
8. Projede konutların yani sira ofis ve ticari alanlarda olacak. Bu alanlari nasıl değerlendireceksiniz?
Konutların yanı sıra yaklaşık 46.000 m2 kiralanabilir 2 adet ofis kulemiz mevcut. Ayrıca yaklaşık 7.500 m2 karlanabilir ticari alanımız yer alıyor. Ofis bloklarını şirketimizin portföyünde tutmayı ve kira geliri elde etmeyi planlıyoruz. Ticari üniteler de projede yaşayacak kişilerin ihtiyaçları doğrultusunda şekillenecektir.
-Bu projenin yatırım değeri nedir, yatırımcılar nedenİş GYO kartal’ı tercih etmeli?
Projenin yatırım değeri yaklaşık 305 milyon $. Bildiğiniz gibi İş GYO olarak güçlü bir portföyü yönetmekteyiz. Projelerimizden konut satın alan kişiler proje bitiminde yüksek prim oranları elde etmektedir. Örneğin Tuzladaki Çınarlı Bahçe projemizde teslim tarihinden itibaren 1 sene içerisinde %60 primle gerçekleşen satışlar mevcut. Projelerimizde fiyatlama yaparken, 5 yıllık 10 yıllık primi de içerecek şekilde, aşırı fiyatlama çalışmalarıyla ilerlemiyoruz. Yatırımcımızın da kazanacağı önden belli olan fiyat seviyeleriyle piyasada yer almayı tercih ediyoruz. Bunu da önceki projelerimizdeki primlerle ispatlıyoruz.
İş GYO olarak bakış açımız her zaman doğru lokasyonda doğru proje geliştirmek.
– Satışı devam eden projeleriniz hangileri ?
Satışı devam eden projelerimiz;
Çınarlı Bahçe Tuzla. 2013 Ağustos ayında teslim ettiğimiz projede 16 adet konutun satışı devam etmektedir.
İzmir Ege Perla projemizin satışına bildiğiniz gibi Kasım 2012’de başladık. Satışa çıktığımız günden bu yana Projenin yaklaşık %68’i satıldı. Planlandığı şekilde devam eden Ege Perla Projemizin inşaatı da yükselmeye başlamış durumda. 2015 Aralık sonunda Projenin tamamlanmasını hedefliyoruz.
-Önümüzdeki dönemde planlanan projeleriniz hangileri?
Bildiğiniz üzere, İş GYO ve NEF 2013 yılı içinde ortak projeler geliştirmek amacı ile stratejik bir ortaklığa imza attı. Bu birliktelik sektörde bir ilktir. Normalde tek bir projeyi gerçekleştirmek için firmalar bir araya gelmekte, proje bitiminde ortaklıkları sona ermekte.
İŞ GYO VE NEF Topkapı projesi sonrasında da projeler geliştirmeye devam etmeyi hedefliyor.
Yeni oluşumun öncelikli hedefi kentsel, sanayi dönüşüm alanları ve bu alanlarda geliştirilecek yeni projeler olarak belirlendi.
Bu kapsamda İstanbul ili Zeytinburnu İlçesi'nde bulunan eski Şişecam Topkapı Fabrikası arazisi, % 50 İş GYO adına, % 50 NEF adına satın alınarak, ortak proje geliştirilmesine yönelik ilk adım atıldı.
Projenin lansmanının 2014 yılı içinde olmasını planlıyoruz.
-. 2015 yılına yaklaşıyoruz, yeni yılda gayrimenkul sektörünün gelişimini nasıl görüyorsunuz ?
2013 yılının Aralık ayından bu yana Türkiye’de ciddi siyasi gelişmeler yaşandı. Bu dönemde özellikle Mart 2014 yerel seçimleri ve Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminin ekonomiyi etkilemesinin kaçınılmaz bir durum olduğunu hepimiz biliyoruz. 2014 yılının ilk yarısında diğer piyasalara olduğu gibi gayrimenkul sektörüne de bekle-gör havası hakimdi. Nitekim, 2014 Ağustos ayına kadar konut satışlarında önceki sene aynı aylara göre düşüş gerçekleşti. Bu noktada konut talebinin verilere gecikmeli olarak yansıdığını hatırlatmak isterim. Dolayısıyla, siyasi gündemin belirsizliği ve seçim sonucunda istikrarın devam edip etmeyeceği endişesi yadsınamaz bir şekilde verilere yansımıştır. Bu duruma ek olarak, gayrimenkul sektörüne aşina olanların da gayet iyi bileceği gibi yaz aylarında konut satışlarında mevsimsel bir düşüş yaşanması olağandır.
Ağustos ayında Türkiye genelinde konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre %25 arttı. Böylece, 2014 yılının ilk yarısında tedbirli davranan talebi, Ağustos ayı verilerinde ertelenmiş olarak görmeye başladık. Eylül ayında da bu yükseliş sürdü ve konut satışları bir önceki yılın Eylül ayına göre 115 bin konutla %13.2 artış gösterirken aylık bazda tüm zamanların en yüksek seviyesinde gerçekleşti.
Dolayısıyla konuta ilişkin balon var, ciddi daralma var gibi sötylemlerin aslında gerçeği yansıtmadığı da ispatlanmış oluyor. Bu sektör her daim gerçek ihtiyaçlara karşılık verdiği için ancak geçici daralmalar yaşar diye düşünüyoruz.
Yükselen bu talep dalgasının 2014 yıl sonu ve 2015 yılında gerçekleşecek asıl talebin habercisi öncü dalgası olduğunu düşünmekteyim. Ülke içindeki siyasi gelişmelerin durularak yerini tekrar istikrara bırakması ile beraber yabancı yatırımcının da Türkiye’ye olan ilgisi katlanarak artıyor. Özellikle Türkiye gayrimenkul sektörü, Ortadoğulu yatırımcının odağı haline gelmiş durumda. Elbette önümüzde bir genel seçim var. Uluslararası konjonktürdeki hareketlilik de sürüyor. Ancak, Türkiye gayrimenkul sektörünün 2014 gibi zor bir yıldan son derece güçlü çıkarak kendini kanıtladığını düşünüyorum. 2015 yılında da sektörün daha da canlanacağına ve Türkiye’nin lokomotif sektörü olma özelliğini koruyacağına inanıyorum.