Gayrimenkul fiyatlarındaki artış bir süredir sektörün en önemli gündem maddelerinden birini oluşturuyor. Büyük veri analizi ve yapay zeka yöntemlerini kullanarak gayrimenkul değer hesabı sunan ve bu sayede kullanıcıların güvenle gayrimenkul satışı yapmalarına imkan sağlayan Endeksa’nın verilerine göre; Türkiye genelinde konut satış fiyatlarında yıllık değer artışı yüzde 109 seviyesinde, ortalama konut metrekare satış fiyatı 20 bin 706 TL, ortalama konut fiyatı ise 2 milyon 691 bin 780 TL.
Gayrimenkul fiyatlarındaki bu artış tartışılırken Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’ndan (BDDK) finansal istikrarın güçlendirilmesi ve barınma ihtiyacının karşılanmasına katkı sağlayacak yeni düzenleme geldi. BDDK’nın yeni düzenlemesiyle ikinci ve sonrası konut alımında tüketicinin kendisinin, eşinin veya 18 yaş altındaki çocuklarının malik olduğu en az bir konutunun bulunması halinde konut kredisi değer oranı yüzde 75 daraltılacak. İlk konut alımlarında ise kredi değer oranlarında bir değişiklik olmayacak.
Karar kapsamında; ikinci tapulu evini sıfır konut olarak alacak olanlar 5 milyon liraya kadar olan konutların yüzde 22,5’i kadar kredi kullanabilecek. 5 ila 10 milyon lira arasındaki sıfır konutlar için ise bu oran yüzde 20 olacak.
İkinci ev alımında ikinci el konut almak isteyenler için de kredi oranları düşürüldü. Karara göre, 1 milyon liranın altındaki ikinci el konutların yüzde 22,5’ine kadar; 1 ila 2 milyon lira arasındaki ikinci el konutların ise yüzde 17,5’ine kredi alınabilecek.
BDDK tarafından alınan karara ilişkin değerlendirmelerde bulunan sektör temsilcileri, ikinci evini alacaklara yönelik uygulanacak kısıtlamalar sayesinde daha istikrarlı piyasa oluşumu sağlanabileceği görüşünde birleşti.
“İlk konutunu alacak vatandaşlarımızın önünü açmaya yönelik bir karar”
Gayrimenkul Pazarlama ve Satış Profesyonelleri Derneği (GAPAS) Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Özcan, BDDK tarafından alınan kararlara ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
“Konut kredilerine yönelik kısıtlama kararları, Türkiye’de genelde yüzde 60’lar düzeyinde olan ve son birkaç yıldır yüzde 50’lere inen konut sahiplik oranını artırmaya, ilk konutunu alacak vatandaşlarımızın önünü açmaya, finansmana erişimlerini kolaylaştırmaya yönelik olarak olumlu bir adımdır. Söz konusu kararlar, konuta talebi belli bir seviyede tutmak, satış fiyatlarının yukarı yönlü seyrini engellemek ve enflasyonist etkiyi azaltmak anlamında da uygun olarak değerlendirilmektedir.”
Özcan, sıfır konut alarak buraya taşınan ve elindeki dairesini satılığa ya da kiralığa çıkaran varlıklı kesime işaret ederek, “Kredi kısıtlaması nedeniyle yatırımcıların ikinci konutunu alamayacak olması kiralık konut veya uygun fiyatlı ikinci el ev arzını olumsuz etkileyebilecektir.” şeklinde konuştu.
Sahil beldelerinde ikinci evini alarak şehirlerdeki konutunu kiraya vermek isteyenlerin de önünün kapanacağını dile getiren Özcan, bu durumun kiralık piyasasına negatif etki edebileceğini vurguladı.
“Konut üretim hızı düşebilir”
İsmail Özcan, kredi kısıtlamasının konut yatırımını azaltabileceğine ve satış döngü hızını yavaşlatabileceğine dikkati çekerek konut üretim hızının düşebileceğini söyledi. Bu karardan inşaattan etkilenen alt sektörlerin yanı sıra gayrimenkul danışmanlarının da olumsuz etkilenebileceğini savunan Özcan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Kur korumalı mevduattan çıkacak kişilerin sıfır ve yeni gayrimenkul projelerinden alımlarında; ikinci konutunu ikamet ettiği farklı bir ilden satın alan kişilere; ikinci konutunu satın alan, elindeki konutu 1 yıl içinde satmayı ya da kiralamayı taahhüt eden kişilere; satın alacağı konutu kiraya vereceğini taahhüt eden kişilere ya kredi limitlerinde iyileştirme yapılmasının ya da eski sistemin kendileri için devam ettirilmesinin uygun olacağını düşünüyoruz.”
“Daha istikrarlı piyasa oluşumuna yönelik bir adım”
İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım, BDDK’nın konut alımlarında kullanılan kredilere yönelik sınırlama kararını, “daha istikrarlı piyasa oluşumuna yönelik bir adım” olarak algıladıklarını söyledi.
Bu kararın bankalardan kullanılan konut kredi miktarını daha da düşüreceğini dile getiren Durbakayım, “Ayrıca ikinci ve üçüncü evini almak isteyenleri firma bünyesinde kredi kullandırmaya yöneltecektir. Finans sektöründe artan kredi faiz oranlarına bağlı olarak firma bünyesinde uygulanan faiz oranları da BDDK’nın artırdığı risk primi oranından dolaylı olarak etkilenecektir. bunlar olumsuz olarak değerlendirilebilir.” dedi. Durbakayım, “Bu kararın yatırım amaçlı konut edinimini zorlaştıracağı bir diğer sonuç olacaktır. Diğer bir ifadeyle, güvenli bir liman olarak bilinen gayrimenkulü, alternatif yatırım araçları arasında bir adım geriye düşürecektir.” diye konuştu.
“Keşke birkaç yıl önceden alınabilseydi”
İstanbul Emlak Brokerleri Kulübü İşletme Kooperatifi (İstebKOOP) Yönetim Kurulu Başkanı Ulvi Özcan ise söz konusu kısıtlamalara ilişkin, “Kesinlikle doğru bir karar, keşke birkaç yıl önceden bu karar alınsaydı. Benim onlarca tanıdığım bile COVID-19 döneminde cazip kredi fırsatını değerlendirip ikinci ve üçüncü dairelerini aldılar. Sosyal devlet olmanın gereği bu hamleleri yapmaktır.” şeklinde konuştu.
Bu kararın etkili olabilmesi için “bütünsel bir konut politikası” olması gerektiğini vurgulayan Özcan, “Yapılan iş doğru, önemli ve gerekli ama yeterli değil. Umarım çağdaş ülkelerdeki benzer olumlu örnekler de dikkate alınarak fayda getirecek başka düzenlemeler de çoğalır.” açıklamasında bulundu.
“Konut sahipliği oranını artıracak bir adım”
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Gayrimenkul Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Hakan Akdoğan, Türkiye’de son yıllarda yüksek talep nedeniyle konut fiyatlarında yaşanan artışa değinerek, söz konusu kararların ilk evini alacaklara yönelik pozitif ayrımcılık tanıdığını söyledi.
Akdoğan, “Bu sayede konut sahipliği oranı artacaktır. Pazarda yüzde 25-30 oranında bir kiracı var. Bunun azaltılması ve piyasanın normalleşmesi adına atılan adımlar olarak görüyoruz.” diye konuştu.
“Finansal istikrarın güçlendirilmesi amaçlanıyor”
MasterTürk Grubu Başkanı Gökhan Taş ise ikinci evini alanlara yönelik konut kredisi değer oranının yüzde 75 daraltılmasıyla “finansal istikrarın güçlendirilmesinin” amaçlandığını söyledi.
Taş, “Elbette bu konut satışlarını etkileyecektir. Dikkat edin, ev sahipliği oranı son 10 yılda gerilemeyi sürdürüyor fakat ev satışı ise sürekli rekor tazeliyor. Bu, ev talebini oluşturanların önemli bir kısmının ikinci evini aldığını ortaya koyuyor. Bu anlamda talepte düşüş mutlaka olacaktır ama bir planın parçası diye düşünmek lazım. Ekonomiyi daha iyi hale getirecek, bizi gerçekle yüzleştirecek tedbirlerin bir an önce alınması lazım.” açıklamasında bulundu.