Konut Geliştiricileri ve Yatırımcıları Derneği (KONUTDER) Başkanı ve Sur Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Altan Elmas, gayrimenkul sektöründe durgunluğun biteceği ve satışların artacağı bir döneme girileceğini söyledi.
Hürriyet gazetesine röportaj veren Elmas, her yıl ocak, şubat aylarında mevsim etkisiyle satışlarda düşüş yaşandığını ancak bu yıl sürece kısmen Kasım ve Aralık aylarının da eklendiğini belirtti.
Bunun temel sebebinin faizler olduğunu anlatan Elmas, kredili satışların azaldığını, peşin ve kampanyalı satışların arttığını ve doğan boşluğu doldurduğunu aktardı.
“Alımlar erteleniyor”
Elmas, konut talebinin her zaman güçlü olduğunu dile getirerek, “Sadece dönem dönem alım erteleniyor. Bu erteleme dönemi bazen üç, bazen beş ay oluyor. Daha fazla olmuyor hiçbir zaman. Erteleme döneminin bitiminden itibaren ise hızlı bir ivme ile satışlar artıyor. Şimdi önümüzde kısmi durgunluğun biteceği ve satışların yukarı ivmeleneceği bir dönem var. Bunu kendi satışlarımızdan da görüyoruz.” dedi.
Konutta “balon” söyleminin on yıldır hiç bitmediğini ifade eden Elmas, “Konut balonu patlayacak şeklinde hep yazılır ve çizilir. Ama bu söylemlerden etkilenenler kaybetti, konut alanlar kazandı. Sektör alternatif finansman modelleriyle ya da kampanyalarla zor zamanları da fırsata çevirmeyi biliyor. TÜİK tarafından açıklanan Ocak 2018 rakamları bunu açıkça gösteriyor. Düşen kredili satışların yerini peşin veya firma vadeli satışların doldurduğunu ve bir miktar da arttığını net bir şekilde gördük.” diye konuştu.
“Bankalar konut kredisi vermek istemiyor”
Altan Elmas, mevduat faizlerinin yükselmesi sebebiyle bankaların aylık yüzde 1 seviyesinde konut kredisi kullandırmak istemediğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Sektörün nakit temininde konut kredileri önemli bir yer tutuyor. Ekim ve kasım aylarından itibaren sert bir yükseliş olunca konut kredi faizleri satışlara olumsuz yansıdı ve elbette ki konut alıcısını bir miktar yavaşlattı. Ancak, sektör de yaptığı peşin indirimli ve sıfır faizli ödeme planlarıyla bu süreci tersine çevirdi. Benzer süreçler geçmiş 15 yılda çok kez yaşandı. Önümüzde kentsel dönüşüm kapsamında her yıl yenilenmesi gereken en az 300 bin konut var. Nüfus artışı, evlenme ve boşanmalara dayanan yıllık talebi de eklediğimizde bu rakam ortalama 1 milyon. Ortalama nüfus yaşı 32, yani daha 20 yıl sektörde canlılık sürecek. Kısa vadeli düşünemeyecek kadar büyük bir ihtiyaç var. Bu nedenle köpük ya da balonun olduğunu düşünmüyorum. Bunu üretilen ürün, satılan ürün arasındaki dengeden, alınan yapı ruhsatlarından ve nüfus artışından da çıkarıyoruz.”
“İstanbul’da stoktaki ürün pahalı”
İstanbul’da stokta olan ürünlerin yüksek fiyatlı olduğunu kaydeden Elmas, arsa maliyetleri ve diğer inşaat maliyetlerinin yüksek olması sebebiyle firmaların uygun fiyatlı ürün üretmekte zorlandığının altını çizdi.
Elmas, devreden KDV’nin iade edilmesine dönük düzenlemeyi çok önemsediklerini aktararak, şu değerlendirmede bulundu:
“En yüksek KDV alacağı olan sektörlerden biriyiz. Konut alıcılarımızın kullandığı konut kredi faizini gelir vergisinden mahsup edilebilmesi imkânı çok önemli ve sosyal devlet anlayışının gereği olarak değerlendiriyoruz. Yabancıya konut satışının beklenen faydayı vermesi için Exim Bank imkanlarından gayrimenkul sektörünün faydalanması da önemli taleplerimizden birisidir. Ayrıca tüm dünyada olduğu gibi konut kredileri ve inşaat sektörü konusunda ihtisaslaşmış bir bankanın sektörün gelişimine katkı vereceğini, orta ve orta alt gelir seviyesinin konut edinimini kolaylaştıracağını düşünüyoruz. Faizlerin yüksek olması talebi olumsuz yönde etkiliyor. Konut alıcısı için faizlerdeki aylık yüzde 1 seviyesi psikolojik sınır olarak görülüyor. Faizler yukarı çıktıkça talep azalıyor. Ters bir orantıdan söz etmek mümkün. Bugün batıda yıllık yüzde desteği ile mümkün olabilir.
“Konutta doğru zaman”
Konut yatırımı için ideal bir dönemdeyiz. Cebinde parası olan için cazip fırsatlar sunulan bir dönem içerisindeyiz. Çünkü maliyetlerde yüzde 22’lik bir artış olmasına rağmen, bu maliyetler hala fiyatlara yansıtılamadı. Bu durum sonsuza kadar sürmez. Satışların yeniden yükselişe geçtiği bir döneme giriyoruz. Yükselen satışlar haliyle geliştiricilere fiyatlara maliyetleri yansıtma fırsatı verecektir. Ayrıca firmalar sıfır faizli çok cazip ödeme imkânları sunuyor. Kredi faizlerinin düşmesini beklemenin 5 ya da 10 yıllık bir kredide çok anlamlı olmadığını vurgulamalıyız. Daha sonra faizler düşerse tekrar yapılandırma istenebilir. Faiz oranlarını bir gösterge olarak okumalıyız, sadece psikolojik bir etkisinin olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin 1.17 den kredi kullandınız, yarın faizler yüzde 1 seviyesine düştüğünde daha önceki kredinin yapılandırılması mümkün. Tüketici bu hakkını çok fazla bilmiyor. Bu konunun altını kalınca çizmekte fayda var.”